Aragon geldiğimizi söylediğinde az da olsa kendime geldim etrafıma baktığımda havanın karardığını gördüm
Tüm gün uyumuştum aragonun teninin sıcaklığı uyumamı sağlamıştı arabadan indiğimde etrafı incelemeye başladım büyük ama eski evler vardı etrafta irili ufaklı birçok ev vardı önünde durduğumuz ev evlerin içinde en büyük olandı dışarıdan karanlık eski ve kasveti görünen ev saraydan çok harabeyi andırıyorduEtrafı incelediğimde oldukça kalabalık olduğunu gördüm etrafındaki insanların kurt olduğunu biliyordum ben onlara onlar bana merakla bakıyordu bazıları sevinçle birbirleriyle konuşurken bazıları iğneleyici bakışlar atıyordu
Yanıma gelen 4 erkekle dikkatim dağıldı hepsi birlikte bağlılığımızı sunarız alfam dediler biri öne çıkıp ben Jack size hizmet etmekten şeref duyarım alfam
Bir diğeri ben seem emrinizdeyim Alfam ben Arthur size hizmetten onur duyarım alfam sonuncu da ben deen emrinizdeyim alfam teşekkürler dedim hepsine bakarak
Jack öne atılıp alfa biz sizi dışarıda korumakla görevliyiz istediğiniz an emrinizdeyiz sizi korumak bizim için onurdur bir isteğiniz olursa söylemeniz yeterli
Bakışlarım aragon kaydı beni izliyordu
Adamlara dönüp hizmetiniz için şimdiden teşekkürler şimdilik gidebilirsiniz deyip onları gönderdim
Adamlar gittiği gibi bir anda arkamdan bana sarılıp kendisine çeken Aragon sayesinde korktum kulağıma eğilip korkma beni mucizem iyi misin sen diye sordu?
Ona kötü bir bakış attıktan sonra korumam var hem de 4 tane erkek
Aragon evet dedi kendinden emin bir şekilde bu şu an için küçük bir önlem bu kadar eğer istemezsen söylemen yeterli ruhum
Sinsi gülüşümü yüzüme takıp sıkıntı değil Jack ve deen oldukça yakışıklılar yanımda olurlar neden olmasınlar ki yakın koruma olarak da alabilirim yanıma dedim
Aragon bir an elini kafasına götürüp ben bunu nasıl hatırladım düşünemedim dedi içinden bu defa ben onun aklını okumuştum sanırım geç kaldın korumalarımı istiyorum dedim zihninde ona o da hemen gözlerime baktı aklını okumam hoşuna gitmişti üstelik cevap vermiştim ne kadar hoşnut olmasa da bana bakıp güldü
Ben de hazır gülüşümü takılıp yürüdüm aragonsa ters ters bakmaya devam ediyordu
Şu an onu bırakıp omuz çektim sonra da evin içine yürüdüm oldukça kalabalık bir grup saygıyla eğilip selam verdiler onları geride bırakıp evin içine girdim aragonu
Arkanda bırakmıştım doğruca eve girdim içeri girdiğimde evin ihtişamı pırıltısı beni şaşırttıDışarıdan eski görünen ev içeriden gayet ihtişamlıydı sarı varaklı eşyalar çeşit çeşit tablolar her yerde dikkat çeken Savaş malzemeleri bu kadarını beklemiyordum bir an
Aragonun arkamdan sarılıp beni kendisine çekmesinden korksam da hemen kendimi topladım çok güzelmiş evin dedim
O hemen burası senin de evin mucizem hatta ikimizin sonradan kulağıma eğilip evimize hoş geldin ruhum deyince kendimi tutamayıp hafif güldüm
Aragonun kolları bedenimi sararken arkamı yavaşça döndüm şu an yüzümüz neredeyse birbirine değecek kadar yakındı
Gözlerim o orman yeşili gözlerle birleşti hiç bu kadar güzel bir orman görmedim dedim onun orman yeşili gözleri benim Kehribar rengindeki gözlerimle birbirinin oldu
Sanki zihnimde
Aragon yine zihnimi okumuştu hafif bir tebessüm edip eliyle çenemi tutup yüzüğü ile sabitledi yavaşça yaklaşıp
Dudaklarını dudaklarıma değdirdi sonra da yavaş yavaş öpmeye başladı ben daha ne olduğunu anlamadan öpüşünü derinleştirdi bu defa ben de karşılık verdim hatta onu tutup kapıya doğru götürüp sırtını yasladım kapıya
Öpüşüne aynı sertlikle karşılık veriyordum dudakları dudaklarımın arasındayken ağzıma gelen metalik kan tadı durmamıza engel olamamıştı dudağını hafif ısırırken tüm bedeninin kasıldığını hissedebiliyordum şu an beni deli gibi arzuluyordu bunun farkındaydım
Birbirimizden ayrılırken nefesimiz kesilmek üzereydi ben onun gözlerine bakarken o da bana orman yeşili gözleriyle bakıyordu orman yeşili gözleri koyulaşmıştı bana hissettirdiği sıcaklık çok fazla olmuştu biraz sersemlerken beni kucağına aldı
Ayağım yerden kesilirken beni kucakladı ve götürmeye başladı onun yüzüne bakarken zihnimde sen gerçek misin eğer bu gördüklerim bir rüyaysa uyanmak istemiyorum dedim o ise sadece beni dinliyordu
Bu defa yüzüne yaklaşıp hep böyle yanımda kal orman gözlüm hep böyle yüzüne bakayım
Bir an durup bana baktı
Yüzüne bakarken o orman gözlerinde gezintiye çıkayım dedim
Başımı göğsüne yasladım kalp atışı sanki damla damla'ya huzur veren Yağmur gibiydi kendimi o huzura bırakırken hep böyle beni tutsun ben de bu sesi dinleyeyim istiyordum
Yavaşça beni yatağa bıraktı yüzümü okşayıp başıma sıcak bir öpücük bıraktı tam geri çekilirken ellerini tutup biraz doğruluk gözlerinin içine baktım
Benim yanımda kalsan beraber sadece uyusak olur mu dedim
Evet diyeceğine ihtimal vermeyerek bana bakıp güldü sonra da yatağın etrafından dönüp yanıma uzandı ben de yine başımı az önce dinlediğim o huzura yasladım dinlerken uykuya daldım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mühür gerçek mucize
Loup-garoubu hikayeyi yiniden yazmak güzel olucak bazı eklemeler şartı lütfen okumadan geçmeyin oy kullanmadan geçmeyin