bölümde daha açık sahneler olacaktır rahatsız olacaklar geçebilirler<3
İçeri girdiğimiz zaman ortamı etkisine almış mekanın kalite odunsu koku ister istemez insanı kendisine mest ediyordu.
Gözlerim Barış'ı ararken cam kenarında lacivert takımı ile parladığını görmüştüm, Vedat'a hemen geleceğimi bi arkadaşımı gördüğümü söyledikten sonra omuzlarımı dikleştirip sakin adımlar eşliğinde Barış'a yönlendirdiğim gibi Barış'ın da bana dönen bakışları ve sıcak gülümsemesi istemsiz kendimi daha rahat hissettirmişti.
Masaya vardığım zaman o da hafifçe ayaklanıp kollarını açtığın da hiç bozmadan yavaşça sarılmıştım ve aynı sakinlikle de geri çekilmiştim. Masadaki insanlara ufak bi kafa hareketi ile merhabalaştıktan sonra yeniden odak noktam Barış olmuştu."Nasılsın Lara?" Demir Korhan'ın aksine çok yumuşak bi sesi vardı, belki mesleğinden belki de karakterinden kaynaklıydı.
"İyiyim Barış, sen nasılsın?" ikimizin de samimi ama resmi ses tonuyla konuşurken masadaki insanların odakları bizden ayrılmış ve kendi aralarındaki muhabbetlerine dönmüştü.
"İyiyim ben de, sana geri dönüş yaptım bu arada bana attığın mail üzerinden ama kader demek ki hemen bizi karşılaştırdı ki bunu sana söyleme imkanım oldu." bir kaç gündür maillerimi kontrol edemediğim için Barış'a karşı mahçuplansam da çok geçmeden yüz yüze gelip bunu söylemiş olması içimi rahatlatmıştı yoksa kim bilir kaç gün sonra görecektim.
"Kusura bakma cidden, bakamıyordum maillere bir kaç gündür de. Eve geçer geçmez bakıp sana geri dönsem senin için uygun olur mu?" geniş bi gülümseme ile beni onayladığında daha fazla Vedatı bekletmek istemediğim için ufak bi vedalaşma yaşamıştık.
Barış gerçekten karşı tarafa inanılmaz güzel enerji veren bir insandı ve insanın konuştukça konuşası geliyordu. Mesleğini gerçekten yaşıyordu.
Vedatı cam kenarında telefonuyla ilgilenirken gördükten sonra yavaşça sandalyemi çekip karşısına oturmuştum, kafasını kaldırmadığına göre iş ile alakalı önemli bi mesele olmalıydı ki ben de bu sırada Vedat'ı inceliyordum
Korhan'a göre daha yumuşak olan yüz hatlarına eşlik eden kumral hafif dağınık saçları ve hafif seyrek kaşları ile çevreli badem gözleriyle gerçekten güzel bi uyum yakalıyordu, bir erkeğe göre düzgün burnu ile uyumlu çok az geniş olan dudakları birleştiğin de gerçekten çok yakışıklı bir görüntü oluşturuyordu. Ne var ki gördüğüm belki de görebileceğim en yakışıklı erkek benim için Korhandı.
"Birazdan portremi çıkaracaksın peri kızı." telefonu ile ilgilenirken bana takılması ile içten gülümsemiştim, insanları izlemeyi çok severdim ama bir şeylerle uğraşırken ya da kendi doğal hallerinde iken olmasına ekstra dikkat ederdim zira mimikleri ile birinin güzelleşeceğine dair inancım yüksekti ya da bir şey ile uğraşırkenki doğal hali en çok kişiyi yansıtan haldi sanki.
"Senin portreni çizmekle uğraşacağımı sana düşündürten nedir acaba?" benim munzur çıkan ses tonumla o da yarım ağız gülümsemişti.
"Bir şey senden rica etsem yapmaz mısın ki?" masum sorusu ile vereceğim cevabı ikimiz de iyi biliyorduk, yapardım ama bunu asla itiraf edecek değildim.
"Delinin zoruna bak, ne münasebet canım senle mi uğraşacağım ya." hafif burun kıvırdığım da gözlerini devirip telefonunu cebine koymuştu.
"Nasıl gidiyor şaka maka, iyi misin?" Vedat'ın sorusuyla duraksamıştım. Gerçekten iyi miydim?
Yapayalnız hissediyordum,
Yeme bozukluğum yeniden gündeme geliyordu,
Korhan canımı yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değnek Şövalyesi
Proză scurtă0537...: yanında olsaydım eğer ki 0537...: telefona bakacak vaktin dahi olmadan odanda olurduk(: