2. Bölüm : Cevapsız Sorular

46 5 8
                                    


Merhaba ballı çöreklerim!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir, beni soracak olursanız çok da iyi olduğum söylenemez. Bildiğiniz üzere şu sıralar çok fazla grip salgını var ve bende yakalandım. Onun haricinde bomba gibiyim. Bu bölüm aslında biraz her şeyin başlangıcı gibi olacak tüm olay döngüsü bu bölümden sonra şekillenmeye başlayacak. Ayrıca şunu söylemek istiyorum; bölümün adını çok sevdiğim bir şarkının ismini koydum.

Lafı çok uzatmadan sizleri bölüme bırakıyorum, iyi okumalar...

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. Bölüm : Cevapsız Sorular

Kapıyı açtığımda şoka girmiştim çünkü mavi gözden beklemeyeceğim bir şekilde çok pis bir dayak yemişti ve ayakta zor duruyordu. Ne kadar iyi geçinemesek de o kadarda vicdansız değildim.

"Tuna," dedim dehşetle. Adını kafeme geldiğinde öğrenmiştim ancak ona daha hiçbir zaman adıyla hitap etmemiştim ama şuan büyük bir dehşete kapıldığımdan dolayı bir anda söyleyivermiştim. "geç çabuk içeriye." Dedim telaşla ve ona yardım etmek için kolunu omzuma attım. Onu zorlukla da olsa içeriye sokabildiğimde bir yandan da ayağımla kapıyı kapatıyordum.

"Acaba bu kadar dayak yiyebilecek ne yapmış olabilirsin de aklına ilk benim kapım gelebiliyor?" diye bir yandan da söyleniyordu.

"Ben bu durumdayken bile bana düşmanca davranabiliyorsun." Dedi ve kızgınlıkla ona doğru baktım. "Düşmanca davranmıyorum, ayrıca senin için endişelendim bile!" diye çıkıştım.

"Pekala öyle olsun o zaman Haziran Hanım." Dedi ve gözlerini hafifçe kapatarak yine koltuğa yayılarak rahat bir biçimde oturdu.

"Soru sormuştum sanki ben sana." Dedim ve mavi göze baktım. "Evet seni dinliyorum, anlat." Dedim ve gözlerini şu an göremesem de onun gözlerine gözlerimi diktim ve ardından bende rahat bir biçimde kendimi yere atarak oturdum.

"Ben belalı bir adamım canım," kafasını geriye doğru yasladı ve devam etti. "alıştım artık bu vız bile geliyor bana." Dediğinde hayretle ona bakıyordum. Nasıl yani her gün dayak mı yiyordu bu manyak herif.

"Nasıl yani her gün dayak mı yiyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla. Eğer cidden öyleyse evden kovardım ve kendi haline bırakırdım, sonuçta her gün benim kapım yoktu. "Denilebilir ama daha çok ben atıyorum onlar yiyordu. Bu sefer işler biraz ters köşe oldu." Bu adam beni kalbime indirecekti.

"Ay kalpten gideceğim şimdi, deli misin sen? Bunları çok normal bir şeymiş gibi anlattığının farkında mısın?" diye sordum hiddetle. Çoktan ayağa fırlamış ve oturma odamın içinde turlar atıyordum.

"Çoğu kadın beni görünce kalpten gidiyor zaten." Dedi çapkın bir edayla. "Ama sende çirkin değilsin bence gayet güzelsin." Çapkınca gülümsediğinde dudağı acımış olacaktı ki çenesi seğirdi.

Sana Bu Kadar UzakkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin