Chapter Two | Weak point

376 57 31
                                    

Üzgün arkadaşıma sarılırken ''Özür dilerim.'' demiştim. Sinirliyken bir yaptığım diğerini tutmazdı ve sonrasında genelde pişman olurdum.

''Kendimi kaybettiğimde hiçbir şey düşünemediğimi biliyorsun, gerçekten özür dilerim Tae.'' yanaklarına öpücüklerimi kondururken onun da düşen suratının yerine geldiğini fark ettim.

''Biliyorum Jimin biliyorum ama kendini kontrol etmen gerek biliyorsun değil mi? Karşımızdaki vampirler arızalı tipler olsaydı çoktan savaş başlardı, ben sadece baş büyücü olduğun için ani hareketlerle bir şey yapmanı istemiyorum.

Çünkü sana ne olacağını yarın bilemeyiz.'' beni düşündüğünü biliyordum ama bana hiçkimse hiçbir şey yapamazdı.

''Biliyorum benim için yaptığını ama onlardan ne kadar haz etmediğimi biliyorsun, o da yetmemiş gibi bizi yemeğe çağırdığını söylüyorsun o sikik herifin.'' beni delirtiyordu. Bilerek yaptığını biliyordum, bizi bilerek onların inine çağrıyordu. Pişman  olduğunu falan hele, kesinlikle zannetmiyordum. 

Çünkü o adamı şatoya girdiğinden beri kokusundan tanımıştım. Savaş çıkacağını dahi bilse egosunu kırmazdı.

''Belki gerçekten pişman olmuştur ve özür amaçlı düzenliyordur bu yemeği Jimin. Gitmezsek korktuğumuzu düşünürler.''

''Zaten gideceğiz.'' dedim kendimden emin sesimle. Gidecektik, asla geri adım atmayacağımı görmesini istiyordum. 

''Mark'ı, Woody'i ve Jisoo' yu da çağır, onlarla gidelim.'' demiştim oturduğum koltuktan kalkarken. O da peşimden kalkıp hızla şatodan çıktı. Eğer oyun istiyorsa o Victor denilen herif, oyununa kesinlikle katılacaktım.

Kendimi odama attıktan sonra güzel bir duş aldım. Cilt bakım rutinimi de uyguladıktan sonra kendime biraz makyaj yapıp en sevdiğim siyah dar pantolonumu altıma geçirdim. Üzerine de beyaz bir gömlek bulup içine sokarken birkaç tane düğmesini göğsüme kadar açmıştım. Sallanan gümüş bir kolye taktım ve geri kalan yüzüklerimi.

Küllü sarı saçlarımı ortadan ikiye ayırıp şekillendirdim ve artık tamamdım. Madem savaş çıkmayacaktı, o zaman bende kaleyi alttan fetederdim. 

**** 

Görünümü saray gibi olan o eve geldiğimizde herkesi önceden uyardım.

''Eğer herhangi bir sorun çıkarsa olayı kapatmadan benimle birlikte arkamda durmanızı istiyorum sizden. 

Bu benim için çok önemli Taehyung, anlıyor musun?'' hepsi kafasını salladığında bakışlarımı önümdeki kapıya çevirip çalacaktım ki kapı çoktan açılmıştı.

Doğru ya, sikik vampiler ve onların koku alışları.

Gri kafalı kapıyı açmıştı.

''Hoş geldiniz çocuklar.'' dedi geçmemiz için geriye çekilirken.

''Hoş bulduk.'' kısa bir konuşmanın ardından, aynı bizim gibi olan şatoda herkesin toplandığını gördüğümde gözüm tek birisini aramıştı ama ortalıkta olmayan birisini.

Salona boylu boyunca serilmiş olan masaya ve üzeri türlü yemeklerle kaplı olan yere baktım. Komikti, sanki normal yemeklerle besleniyorlarmış gibi.

Sürünün geri kalanı da bizimle selamlaşırken herkes yerlerine oturmuştu, hala tek bir yer vardı boş olan. O da tam masanın en baş kısmıydı.

O sikik için olmalıydı. Madem beni davet ediyordu kendisi ne bok yiyordu? Sonunda merdivenlerden aşağı inen bedene gözüm takıldığında elinde yine o aptal sigarası vardı. Bu adamdan kesinlikle nefret etmeye başlamıştım. Her hareketi batıyordu.

Blood, Sweat and Tears ℘ JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin