Öğrendiğim şeyleri hazmetmek her ne kadar benim için zor olsa da, artık geçmişe bel bağlayarak yaşamak istemiyordum. Bunu yapmak zorundaydım çünkü her yeni bir şey öğrendiğimde hayat benim için bir sonraki günü yaşamak için çok zorlaşıyordu.Bunun olmasını istemediğim o evreye gelmiştim. Her ne kadar kabul edemesemde ben buydum ve bunun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Cadı olmakta sanırım benim sınavım gibi bir şeydi.
İyi yönlerini keşfedip kötülerini ortadan kaldırmam gerekiyordu. Çünkü başka hiçbir şekilde devam edemeyecek gibiydim, evet olacaklardan ne kadar korksam da..
Etrafımdaki şeylerden, en önemlisi de onlara zarar vermekten çok fazla korksam da bunun için yapabileceğim bir sürü şey vardı.
Örneğin, her şeyi kafamdan silip yeni bir düzene başlamak gibi.
Bu yüzden bende bu yolu seçtim. Vampirlere ve kurt adamlara olan nefretimi bir kenara çekip onların da canavar olmadıklarını kabullenmeye çalıştım.
En azından bunu yapmak baş büyücü olarak benim görevimdi.
Bu yüzden önümde uzun kaslı bacaklarını yayarak oturmuş, gri gözlü o herife baktım.
''Sinirlerimi bozuyorsun, siktir git evimden.'' diye tıslamıştım yüzüne doğru.
Bir gün ne kadar iyiyse ertesi gün beteriydi. Anı anını tutmuyordu sik kırığının. Histerikçe güldü.
''Bu egoyu ve ukalalığı nerede görsem tanırım, Kim Violet.'' kaşlarım hızlıca çatılırken derin bir nefes aldım.
Şimdi de beni o kadına mı benzetiyordu? ona biraz uzakta olan vazoyu kaldırıp büyümle tam ona doğru fırlatacakken hızlı bir şekilde vazoyu kavradı.
''Bir hybridin reflekslerini ölçmek mi?'' gerçekten sikik herifin tekiydi ve konuşmaya ne kadar devam ederse etsin beni delirtiyordu.
''SİKTİR GİT EVİMDEN!'' deli gibi attığım çığlığın sonucu kulağını tıkarken yüzünü buruşturdu.
''Bağırma amına koyayım, her şeyi çok iyi duymam yetmiyormuş gibi bir de cırtlak sesin yankılanıyor.'' sinirle oflayıp olduğum yerde debelendim.
''Emri geri çek, bende siktir olup gideyim. Nasıl fikir?''
''Asla.'' dedim ellerimi göğsümde bağlarken. Asla o emri geri çekmezdim.
''Büyücüler ve vampirlerin düşman kesilmesini istemeyiz değil mi ufaklık? O emri ya geri çekersin, ya da çektiririm.'' dediği şeye koca bir kahkaha attım.
Asla öyle bir şey yapmazdım.
Bekleyin, siz tabiki de neyden bahsettiğini bilmiyordunuz değil mi? Büyücülerin diğer sürülerin sınırına geçmemesi için emir vermiştim.
Biliyorum, boktan bir fikirdi ama ölen büyücülerden sonra ne olacağı hiç belli olmazdı.
''Hadisene.'' dedim bacak bacak üstüne atarken.
''Lütfen emri geri çekmemi sağla.'' bunun üzerine oturduğu yerden kalkarken bomboş bakıyordu.
Tam önüme geldiğinde, uzun parmaklarıyla bacağımın üstüne attığım bacağımı kavrayarak sertçe ittirdi.
Bacaklarım bir anda açıldığında önce bir dizini oraya yerleştirerek üzerime eğildi.
Eli çenemi bulup yukarıya kaldırırken, diğer elini de arkamdaki koltuğa yasladı.
''Eğer emri geri çekmezsen, şehrin kütüphanesine girdiğini mahkemeye bildiririm.'' sikik herif.
Gözlerine nefretle bakarken çenemdeki eline sertçe vurarak elimi kaldırarak onu kendimden olabildiğince en uzak yere gönderdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat and Tears ℘ JiKook
FanficBüyücüler, kurt adamlar, ve vampilerin olduğu New Oearlans şehrinde herkes barış içindeyken vampirlere ve kurt adamlara katlanamayan tek bir kişi vardı. O da nesli tükenmesine rağmen tek sağ kalan cadı türünden, büyücülerin en güçlüsü Park Jimin'di.