Yıllardır aradığım o kayıtlar onların şatosunda mıydı yani? Gerçekten öyle miydi? Eğer bunu öğrenmek istiyorsam yapacağım tek şey oraya girmek olurdu ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Evet, tonlarca kayıt arasında annemin ve babamın kayıdını bulduğumda anlaşılması zor olurdu ama başıma bela almak istemiyordum.
Bu yüzden kendim gitmek yerine oraya davet edilmem gerekiyordu. Ancak yapabileceğim iki şey vardı. Ya davet edilir o şatoya girer kütüphaneyi bulurdum, ya da görünmez bir şekilde içeriye sızmayı denerdim.
İki daha makul görünüyordu ama çoğu vampirin ve kurt adamların evlerine bile sınır çizdiklerini biliyordum. Bu yüzden sınırı geçersiz kılıp içeriye girdiğimde kısıtlı zamanım olurdu ve muhtemelen sınırın kırıldığını anlayan büyücüler bildirir, kütüphaneye girdiğimi anlarlardı.
Henüz öyle bir yer olup olmadığını bilmesem bile tek bildiğim bir şekilde oraya girmem gerektiğiydi.
Taehyung'a her şeyi anlattığımda çoktan harekete geçmişti.
''DAVET EDİLDİK!'' çığlıklar içerisinde içeriye girdiğinde ağzım açık kalmıştım. Bu kadar kolay mıydı gerçekten amına koyayım? Nasıl becermişti bu siki?
''Yolda yürürken o küçük kediye rastladım ve biraz konuştuktan sonra beni davet etti.''
''O kim amına koyayım ya? bu kadar kolay mıydı?'' gülerek yatağıma atladı.
''Saçları mavi olandan bahsediyorum.'' neydi adı..? Yoonmi? Yoongi?
''İyi de, siz flörtleşmişsiniz amına koyayım. Ben ne alaka?''
''Öyle değil işte güzelim.'' dedi diklenirken.
''O çağırmasa zaten NamJoon büyücüler için ziyafet düzenlemek istiyormuş. Her şekilde davet edilecektik zaten.''
''Ne zaman?''
''Hemen bu akşam.'' bu dediğiyle gözlerim pörtlerken kafamı iki yana salladım. Daha plan bile yapmamıştım.
''Bu akşam olmaz! Oraya nasıl gireceğimi falan bile öğrenemedik henüz Tae.''
''Orası öyle ama bugün olmazsa başka ne zaman davet ediliriz bilmiyorum Jimin. Hazır bu şansı bulmuşken yapman gerekiyor.'' haklıydı. Ya bugün yapardım ya da uzadıkça uzardı.
''Hangi katta olduğunu bile bilmiyorum ama deneyeceğim senden tek istediğim şey ben ortadan kaybolmuşken müzik açman.'' kendine kıyafet seçerken bana döndü.
''Beni hiçbir şekilde duymamaları gerekiyor Taehyung, müziğin sesini iyice aç ve o hybride göz kulak ol.'' tek sıkıntım o idi. Diğerleri müzik sesinden belki duymazdılar ama o it herif duymasa bile bir şekilde kokumu alır yine beni bulurdu.
Evet, kendimi gizleyecektim hatta beni duymamaları için büyü bile yapabilirdim ama sonrasında bir şekilde ortaya çıkarsa boku yerdim. O yüzden işe büyü karıştırmamak en mantıklısı geliyordu her yoldan.
''Onun için bir söz veremem, nasıl bir herif olduğunu iyice gördüğünü düşünüyorum.'' haklıydı. Onu nasıl işten çıkaracağımızı bilmesemde şimdilik sadece bundan ibarettik.
''Onu bir şekilde halletmen gerekiyor Taehyung, yoksa iş tamamen yatar. Oraya girdiğim öğrenilirse, batarız. Bir kütüphane bile olup olmadığını henüz bilmiyoruz.'' mırın kırın yapsa da en sonunda dediğimi kabul etmişti.
Ve akşam oldu.
Arkadaşlarımın hepsi yemeğe güzelce hazırlanmıştı. Bende genel olarak spor görüntümün aksine altıma kumaş bir pantolon geçirmiştim. Üzerime de siyah transparan bir gömlek giyerek her zamanki gümüş takılarımı takmıştım ve saçlarımı da ortadan ayırdığımda artık okey gibi duruyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood, Sweat and Tears ℘ JiKook
FanfictionBüyücüler, kurt adamlar, ve vampilerin olduğu New Oearlans şehrinde herkes barış içindeyken vampirlere ve kurt adamlara katlanamayan tek bir kişi vardı. O da nesli tükenmesine rağmen tek sağ kalan cadı türünden, büyücülerin en güçlüsü Park Jimin'di.