İyi okumalar... Önceki bölümleri okumayı unutmayın, bugün üç bölüm yayınlandı.
4. Bölüm;
"Masal yok mu bu gece, yine mi ?"Otobüs boyu müzik dinlemiş en sonunda da her zaman ki gibi erkenden inmiştim. Okula kadar yürüyerek sallana sallana gitmiş ve okula girdiğimde kulaklığı kapatmıştım. Şarjı bitmemeliydi. Telefonumu alıp sınıftan çıktım, alt kata iniyordum... Bazı 11. sınıfların katı dördüncü kattaydı, 12. sınıflar ile aynı katı paylaşıyorduk, haliyle en berbat kattaydım. İkinci kata, yani kantinin olduğu kata indiğimde en köşede karanlığa kalan masaya oturdum. Başımı masaya koydum ve etrafı boş boş izledim, dakikalar geçmişti. Erken geldiğim için acele etmiyordum...
Telefonu alıp ekrana baktım, hiçbirşey yok... Kullanmama da gerek yoktu, tamamen kapatıp cebime koydum ve ayaklandım. Yanımdan geçerken kızlar beni süzmüş, bir tanesi "Şuna da bak" demişti... Duymazdan gelip sınıfa çıktım ve telefonumu öğretmen masasının arkasında duvara sabitli olan küçük dolaba koydum. Bu sene telefonları toplamaya başlamışlardı.Lavaboya gitmiş öylesine ellerimi yıkamak istemiştim. Oysa ki yine aynı kızları görmüştüm. Beni beğenmedikleri hakkında konuşuyor ve çirkin benzetmeler yapıyorlardı. Yine... Tuvaletten çıktığımda gülüşme seslerini duymuştum ama gözlerimi devirmekle yetinmiştim. Sırama oturup başımı sıraya koymuş öylece bekliyordum, o süre içerisinde de sıra arkadaşım geldi. Kalkıp geçmesine izin verdim ve tekrar oturdum, o ise soluklanıyordu. Sorgularcasına baktım yüzüne, "Ferhan'ı gördüm, sırıtarak baktı bana koşa koşa geldim. Iy pis sapık." dedi. Derin bir nefes aldım, baymıştı bu konu ve açıkçası bu konuyla ilgili çok belirgin düşüncelerim vardı. "Dün onu umursamadığını söylememiş miydin ?" dedim. Öyle söylemişti. "Umursamıyorum zaten, buna değecek biri değil." dedi sanki gerçekten öyle davranıyormuş gibi...
İlk iki ders geçmişti, üçüncü dersin sonlarında ise nöbetçi öğrenci duyuru yapmak için gelmişti. Beşinci derste, yani öğle arasından önceki derste yangın tatbikatı olacağını ve sonra da küçük bir ateş gösterisi yapılacağını söylemişti. Zamanı geldiğinde ise sıra halinde ince ve dar merdivenden aşağı inmiş, bahçeye çıkmıştık. Aşağı inene kadar tutunmak zorunda kalmıştım çünkü hem dar ve uzundu hem de kalabalık ve gürültülüydü... Bahçede her sınıf daire şeklinde dizildiğinde ders hocamız kapalı olan sınıf arkadaşımızla şakalaşmıştı. "Bir üfle de sağ salim çıkalım." demişti, sınıf arkadaşımız da "Tabii hocam" diye karşılık verdiğinde bazı kişiler gülüştü. Hep böylelerdi. Başımı yere eğdim ve ellerimi dizlerime yasladım, o merdivenler etki bırakmıştı. Yanımdaki çocuk bana dönüp eğildi, "İyi misin ?" diye sormuştu. Cevap vermedim, nasılsa kendi işine bakacaktı tekrar, dediğim gibi de olmuştu ve önüne dönmüştü. Nefes darlığıö bittiğinde dikleştim ve diğerlerinin toplandığı yere geçtim, ateş yakacaklardı. Aslında umurumda değildi ama boş durmaktan iyidir diye düşünmüştüm. Çemberin arkalarına geçtim, neredeyse hiçbirşey görünmüyordu. Adam o kadar beceriksizdi ki yere düşürdüğü ateş bir eldiveni yakmıştı ve rüzgarın yönünü ayarlayamadığından bazı öğrencilere duman gitmişti. Yanımda ise üç tane erkek sınıf arkadaşım vardı, arada sırada göremediğimiz ile ilgili şikayet ediyorduk. Sıra arkadaşımı ise bulamıyordum, Ferhan'dan kaçıyor falan olmalıydı.
Boşverip önüme döndüğümde belimde bir el hissettim. Yavaşça arkama baktığımda bunun Ferhan olduğunu gördüm, benimle ne işi vardı bu çocuğun ? Arada sırada elini ve kolunu yanlışlıkla olmuş gibi koluma ya da sırtıma değdiriyor ve bir yandan da yanındaki kız ile konuşuyordu. Sinirlerim bozulmuştu, biraz daha öne ilerleyip sınıf arkadaşıma yanaştım. Zaten bir süre sonra da gitmişti ve sıkıntı kalmamıştı. Normal şartlarda kolunu bacağını falan kırmam gerekirdi ama ne yapacağımı şaşırmıştım. Artık taciz ya da dokunma gibi olaylarda tepki veremiyordum çünkü donup kalıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Higanbana Çiçeği
De TodoOkudukça anlayacaksınız. Gerçek hayattan alıntılar vardır fakat tamamı gerçek değildir. Kaç kişisiniz siz ? Ben mi bölündüm, ayrı mıyız yoksa kafayı mı yedim ? Gerçek misiniz ? Sorular, sorular, sorular... Doğum günleri... Belki de doğum günümde...