Daha çok küçüktüm. Babam çalışmaz annem ise oturduğumuz apartmanın merdivenlerini silerdi. Akşam babam eve geldiğinde zil zurna sarhoş olurdu. Sessizce odama geçer, annemle babamın kavgalarını dinler, hıçkıra hıçkıra ağlardım. Bütün günümüz böyle geçerdi. Babam, abimlerin çalışıp alın teriyle kazandıkları paranın hepsini içkiye verirdi. Küçüklüğüm hep annemle babamın kavgalarını izlemekle geçti. Bir sabah yine annemle babamın kavga seslerine uyandım. Tam yorganı kafama kadar çekiyordum ki annem ağlayarak yanıma geldi ve
"Kalk kızım gidiyoruz." Dedi.
Ben daha nereye bile diyemeden evden çıktık, mahallemizdeki bakkalın dükkanına girdik. Annem polisi arayacaktı ki babam annemin kolundan tuttuğu gibi dışarıya çıkardı. Annem korkuyla bana dönüp,
"Su eve gidip abilerini çağır hadi kızım."
Ben ne yapacağımı şaşırdım tam eve doğru gidiyordum ki abimlerin koşa koşa bana doğru geldiğini gördüm.
"Abi polis! Polis çağıralım."
"Sen burda bekle su." Der demez yunus abim babamın iki yakasından tutup duvara yapıştırdı. Salih abim annemi sakinleştiriyordu. Ben, bense bir kenara pusmuş gelen geçen arabalara "polis! polis! Ne olur yardım edin!" Diye bağırarak hıçkırıklara boğuluyordum. Sonrası karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN EKSİKLİĞİ
Randomhayatını küçücük bir kıza zindan eden bir baba işte daha ne olsun