Pazar
Jeongyeon birden uyandı, ani uyanışından dolayı gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Odasının kapkaranlık olduğunu anlayana kadar gözlerini açık tuttu ve sonra kapattı.
Uykunun sıcaklığını hala hissedebiliyordu, o hisse geri dönmek istiyordu ama bir şey onu uyanık tutuyordu. Uyandığı zamanı düşünmeye çalıştı.
Uyanmasına ne sebep olmuştu?
Yorgana daha sıkı sarıldı, alnına değen yumuşak doku hoşuna gidiyordu. Kokusunu içine çekti, kısa bir süreliğine yumuşatıcısını ne zaman değiştirdiğini merak etmişti.
Neden uyanıktı?
Uyanıklığı vücudunun geri kalanına da yayılmaya başlayınca onu örten yorganın ağırlığını ve kolunun yatağın kenarından, soğuk havaya maruz kalmış bir şekilde sarktığını hissetti. Kaldırmaya çalıştı ama birkaç saniye sonra pes etti. Kolu çok ağırdı.
Sadece geri uyumak istiyordu.
Bacağının ağrıdığını fark edince zihninden yaptığı taramayı durdurdu. Jeongyeon hafifçe ayağını oynattı, bacağına yayılan acıyı hissedince suratını buruşturdu.
Oturmaya çalıştı, endişe uykusunu açmıştı.
Dün kendini incitmiş miydi?
Düşündüğü kadar kolayca oturamayınca durdu. Yorganı normalden daha fazla ağırdı. Jeongyeon gözlerini açıp başını salladı.
Karnındaki kolu görünce anında kendini yatağa geri bıraktı, düşüşü ile beraber ağır bir iç çekti.
Yavaşça bacağını hareket ettirdi, kendine ait olmayan bir ayağa çarpınca şüphelerini onaylamış oldu.
Şimdi hatırlamıştı. Dün gece Jihyo'ya Nayeon'dan hoşlandığını söylemişti ve sonra da Jihyo'nun yatağına uzanıp onun futbol takımı için bulduğu yeni alıştırmalar hakkında konuşmasını dinlemişti.
İyi hissettirmişti, Nayeon'u düşününce bile avuçlarının terlemesi gerçeği dışında bir şeylere odaklanmak. Öylece uyuyakalmıştı, Jihyo'nun sesi kulaklarında ve en iyi arkadaşı olarak seslendiği kıza sonsuza dek minnettar olarak.
Onları durdurmadan görüntüler beyninde oynamaya başladı.
Nayeon'u ilk görüşündeki sertliği ve güzelliği.
Belirsiz bir bulanıklık ve dalga geçen bir kahkaha.
Alaycı bakışmalar ve kalabalık bir odanın karşısından atılan göz kırpmalar.
Nayeon'un sokak lambası tarafında aydınlatılması, akşam soğuğundan dolayı kızaran yanakları, saçındaki elleri ve boynuna doğru ilerlemesi ve şey gibi gözükmesi--
Sanki şey yapacak gibi gözükme--
Jeongyeon oflayarak yanına döndü, sert bir patlamayla bitebilecek düşüncelerinden kendini çekmişti.
Nayeon onu öpmek istememişti. İçtiği içeceklerden dolayı hafifçe yerinde sallanıp duruyordu. Nayeon yürürlerken de sallanmıştı. Bu yüzden öne doğru eğilmeye başlamıştı.
Nayeon'un bakışlarının dudaklarına kayması birden aklına geldi.
Geriye itti.
Nayeon onu öpmek için eğilmiş olsaydı bile, bu futbol takımının maskotunu öpmek içindi, aksi laboratuvar partneri için değil.
Nayeon'un eli kendininkine çok iyi uymuştu ve--
Jeongyeon yorgana daha sıkı sarılmak için öne doğru hareket etti, alnında bir acı hissedince anında geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mascot
FanficNayeon'un laboratuvar partneri gülümsediğinde çok güzel oluyordu ve güldüğünde ise daha da güzelleşiyordu, ve okulun maskotunun yumuşak elleri ve güzel bir sesi vardı, ve cidden Nayeon'un kafası berbat bir şekilde karışmıştı. Bu %100 Chaeyoung ve Da...