1

271 20 85
                                    

Odamın girişinde durmuş babalarımın benim için görevlendirdikleri dokuzuncu Altın Muhafızla bakışıyordum. Daha doğrusu maskesiyle.

"Maskeni çıkart."

Şözümü ikiletmeden maskesini çıkardı. Pelerininin kapüşon kısmı bu hareketiyle düştü. Sarı küllü saçları geriye doğru taranmış fakat bir tutamı gözlerinin hizasına yüzünün ortasına düsmüştü. Yüzünün sağ tarafındaki çentik izi ve duygusuz yüz ifadesi ondan tırsmama sebep olmuştu.

Bir insan hiç mi duygu belirtisi göstermez?

"Pekala sen yeni Altın Muhafızsın. Adın ne?"

Yüz ifadesini hoç bozmadan duygusuzca cevap verdi "Hunter Noceda."

"Ah demek Luzla kardeşsin? Senden hiç bahsetmemişti. Kaç yaşındasın?"

Cevap vermedi. Aynı ifadesiz yüzünü korudu.

"Hey? Hiç duyguların yok mu?"

Tekrar sessizlik. Doğru benimle konuşması yasak.

İç çektim "İlla bunu yapmak zorundayım. Hunter Noceda sana emrediyorum soruma cevap ver."

"Olabilecek en duygusuz muhafız olarak yetiştirildim efendim. Yirmi yaşındayım"

"Hiç mi duygun yok."

"Yok."

"Bana kendini anlat." Konuşmamızdan bu yana ilk kez gözlerinde derinlerde bir yerde bir duygu gördüm. Şaşkınlık.

Fakat hemen toparlandı. "Bağışlayın efendim fakat sizinle konuşmam yasak."

"Emirlerime karşı mı geliyorsun?"

Tereddüt ettiğini hissettim. Cevap verdi "Dört yaşımda kale önüne bırakıldım. Hizmetli Camila Noceda beni almayı kabul etti. Muhafızlık eğitimi aldım. Eğitimde duygularımı kaybettim. Olabilecek en duygusuz ve yetenekli muhafızım."

"Ah bu hüzünlüydü. Hiç gülmüyor musun?"

"Hayır."

Kaşlarımı çattım. O neredeyse benimle yaşıt bir genç. Ve gülmeyi bilmiyor? Yeni Altın Muhafız çok ilgimi çekti.

Eğer ben Willow Park isem sana gülmeyi öğreteceğim Hunter Noceda.

♤♤♤

Sabah Luz'un bana kahvaltımı getirmesiyle beraber kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra günlük sohbetimize başladık.

"Hunter'dan neden hiç bahsetmedin?"

"Evet o konu şey... aslında hiç bir bilgim yoktu yani o Hunter. Benle pek konuşmuyor fakat özünde çok iyi diğerleri gibi olmayacağının sözünü veririm."

Güldüm "Peki o hep mi böyle duygusuzdu?"

"Hayır aslında çocukken hiç böyle değildi fakat artık duygusuz olması gerekiyor. O Altın Muhafız."

"Biliyorum." Sohbetimizin geri kalanında Hunter hakkında konuşmadık. Luz gittiğinde üstüme yeşil kısa kollu ve hafif kabarık elbisemi giyip odamdan çıktım. Odamın girişinde bekleyen Hunter tekrar o altın maskesini takmış ve pelerininin kapüşonunu takmıştı. Babalarımın çalışma odasına gideken peşimden geldi.

Ne çok yakın ne çok uzak.

Kapıyı tıklatıp içeri girdim "En sevdiğim babalarım bu gün nasılsınız?"

"Kasabaya inmek mi istiyorsun Willow?"

"Umm evet?" Diyerek gülümsedim. Babalarım izin verince odadan çıktım.

Huntlow Kraliyet Au / One ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin