6.• BÖLÜM•

89 7 0
                                    

Carla'dan

Günün ilk ışıklarıyla uyanmış, fakat kalkmamak için biraz nazlanıyordum. Uyandığımda üzerimde bir yorgunluk vardı. Gözlerimi avuşturdum. Avuşturur ken aklıma dün olanlar geldi. Anında koluma baktım. Gördüğüm şeyle irkildim. Cidden rüya değilmiymiş. Bunu ispatlamak için dün aldığım kitaba baktım. O'da aynı şekilde dün koyduğum yerdeydi. Önce ılık bir duş almak istiyordum. Çünkü dünün yorgunluğunu daha atamamıştım. Fazla beklemeden banyoma girmiş ve duşumu almıştım. Saçımı kurutmaya üsendigim için ıslak saçlarla çıkmıştım. Üzerime ise siyah bir t-shirt altıma ise siyah bir eşofman giyindim. Çalışma masasına oturdum. Şimdi o kitabı okuyabilirim. Kitabı elime aldım ve üzerindeki tozları elimle sildim. Şimdi daha iyi görünüyordu. Telefonumu elime aldım ve cadı alfabesine baka baka okumaya başladım.

🔮

Hikaye de yazanlar

Kraliçe Alanor ve soyu: kraliçe Alanor cadılar aleminde gelmiş geçmiş en iyi kraliçelerden biridir. Öyleki bir çok kraliçenin yapmaya cesaret edemediği şeyleri yapmış. Haksızlık karşısında hiç susmamıştı. Kraliçe Alanor bir yandan da adeleti ile bilinir. Öyleki adalet sistemi çoğu kraliçe den daha iyidir. Kraliçe Alanor, narin ve asıl bir cadıydı. Öyleki görünüşü dokunsan kırılacakmış gibiydi. Ama görüntüsünün aksine çok iyi bir savaşçıydı. Bir çok kişinin yenemediği gladyatörleri yeniyordu. Halkı huzur içinde yaşıyordu. Kahverengi saçları ve deniz mavisini andıran gözleri onu bir melek gibi gösteriyordu. Bu güzelliği bir çok hükümdarı kendine aşık etmeye yetmişti. Bir çok teklif almış ama reddetmişti. Red ettiği kişiler nedenini sorduğunda ise gerçek aşkı aradığını söylüyordu. Bazıları ona olan aşkından ve saygısından dolayı aşkını kalbine gömüyor, bazıları ise ona saplantılı aşık oluyordu. Bunlarda biride vampir kralı Wattson'dı. Kraliçe alanor, çok zeki bir kişiliğe sahipti. Öyleki yeni büyüler bile bulmuştu. Bu yeni bulduğu büyüler , yüksek risk taşıyordu sadece bir denemede bile binlerce kişinin ölümüne sebep olabilecek türdendi . Bu hikayeleri ise bir deftere not almış ve onu saklamıştı. Ama sanmayın hepsi böyle ölümcül bazıları ise hayat veriyordu.

Kraliçe alanor halkıyla arasına asla mesafe koymazdı. Onlara sanki arkadaşıymış gibi davranırdı...
Bir gün yine halkının yanına çıkmak için hazırlanıyordu. Üzerinde siyahın her tonunu anlatan bir elbise , başının üstündeyse sanki sadece elbiseye uyum sağlamak için yapılmış bir siyah taç takmıştı. Yüzüne ise asla solmayacakmış gibi olan gülümsemesini takmıştı. Son olarak kraliyet hanedanından geldiğini gösteren zümrüt yeşili bir yüzük taktı ve yola koyuldu. Etrafında ne olur ne olmaz diye şövalyeler vız dönüyordu. Aradan fazla bir zaman geçmeden neredeyse tüm cadıların alış veriş yaptığı yere Sanyoni meydanına gelmişti. Oraya geldiğinde küçük büyük farketmeden herkes önünde saygı manasında eğildi. Kraliçe Alanor ise aynı incelikle onların önünde eğildi. Bütün halk ise tekrardan işine döndü. Etrafta oyun oynayan çocuklar Alanor'un kalbine huzur getiriyordu. Bu huzurunu dile getiriyormuş gibi halkına içten bir şekilde gülümsemesini bahşetti. Fakat halkı o sırada başka şeylerle uğraştığı için Alanor'un o güzel gülümsemesini göremedi. Bir kişi dışında. Üzerinde siyah bir gömlek altında ise yine aynı siyahlıkta keten bir pantolon vardı . Bu kişiyi daha önce ne görmüştü ne de duymuştu. Halkına çok ilgili olan Alanor'un bu kişiyi göz ardı etmesi mümkün değildi. Gözlerini o kişi üzerinde gezdirirken onun bir erkek olduğunu anladı. Gözleri kahve renginin en eşsiz renklerine bürünmüştü. Saçları ise kömür siyahı. Normal cadıların saçı genellikle sarı ve kızıl renkte olur kraliyet ailesinden gelenlerde sadece kahverengi ve siyah saçlar bulunur. Kraliçe Alanor bunu fark etmiş ve onun yanına ağır adımlarla ilerliyordu. Ona her yaklaştığında farkında olmasa bile kalbi daha da hızlı atıyordu. Alanor adama doğru yürüyen adam Alanor un gözlerinden gözlerini çekmemişti. Alanor yanına geldiğinde ona,

KAYIP MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin