26. bölüm

26 3 1
                                    

1 ay sonra...

Vücudumda sayamayacağım kadar yara vardı. Kimisi kırbaç kimisi jilet iziydi. Ayaklarım'ı hissetmiyordum. Sanki kesmişlerdi. Kollarımda ise asla geçmeyeceğini düşündüğüm morluk izleri. Yüzümü göremiyorum. Etraf loş bir ışıkla aydınlatılmıştı. Güçlerimi kullanacak en ufak bir gücüm bile yoktu. Artık ateşi kullanamıyordum. Ve sanırım sebeplerinden biriside günde yaklaşık 7 saat boyunca buzlu suda bekletildigimdendi. Öleceğimi biliyordum ama bu kadar acı dolu olacağını bilmiyordum. Lozanya'yı hiç görmemiştim ancak Waylor'u sık sık görüyordum. Bana yapılan işkenceleri izliyordu. Ancak zevk alıyormuydu bilmiyorum. Üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı ve nefes almakta zorlanıyordum. Etrafta ki rutubet kokusuna alışmak 3 günümü almıştı. Şu an yanımda kimse yoktu. Herkesi çok özlüyordum. Nick'in ve Arion'un sesi ni hala hatırlıyordum. Ancak diğerlerinin sesini burada gördüğüm işkenceler yüzünden unutmaya başlamıştım. İşkenceler sırasında çektiğim acı yüzünden sık sık bayılıyordum. Ve sanırım buraya geldim gelesi en korktuğum şey oluyordu.

Acıya bağışıklık kazanıyordum.

Kolyemi ve yüzüğümü çıkarmışlardı. Guçlerimi doğru düzgün kullanamıyordum.

Kendimle gurur duyuyordum. Çünkü işkenceler sırasında ne tek bir damla göz yaşı; ne tek bir haykırış nidası; ne de yalvarma gösterdim. Çoğu zaman işkence bitmeden önce acı dan bayıldığım için uyandığımda hıçkıra hıçkıra ağladım.

Dışarıdan sesler gelmeye başlamıştı. Büyük ihtimalle yemek getirecekler di. Ölmemem için yemek yediyorlardı. Nedeni ise tartışılırdı. Kapı açıldı ve içeri benim boylarimda kahverengi gözlü, bana olan nefreti gözlerinden okunan, siyah saçlı dalgalı saçları beline kadar gelen, esmer tenli bir kız girdi. Elinde ki yemeği yere koydu ve elimi açmaya başladı. Ama elinin hareketleri korku doluydu. Nedenini hatırladığım da sırıttım.

"Benden korkuyor musun? Hadi ama o kadar işkenceye uğradım. Sana zarar vermem. En azından şimdilik..."

Eli sırtımdaki jilet kesiğine gitti ve oraya baskı uyguladı. Dişimi çenemi sıktım ve en ufak bir acı göstergesi göstermedim.

"Nasıl hâlâ ölmedin tartışılır.ama benim kafamı attırma seni şuracıkta öldürürüm ve kimsenin ruhu duymaz."

Daha geniş sırıttım.

"Hatırlıyor musun küçük vampir? Buraya geldiğim ilk gün 21 tane vampir öldürdüm. Ve 13 tanede yaraladim. Hemde tek başıma. Şimdi o elini ordan cekmezsen 21'i 22'ye çevirmekte çekinmem. Elimi çöz ve defol."

O günü hatırlamış olcak ki eli bir anlığına titredi ve bunu hissettim. Elini hızlıca oradan çekince elimi de seri hareketler ile çözdü.

Yemeğimi yememiştim. Midem bulanıyor du. Sadece suyu içmiştim. Kapı aniden açıldı ve içeri Azura girdi. Bana işkence eden adam.

🔮🔥

Arion'dan:

Telefonuma gelen posta ile yatağımdan doğruldum ve komodinnin üzerinde duran telefonumu elime aldım. Ve gelen e baktım. Bir fotoğraf atılmıştı. Bilinmeyen numara atmıştı. Hızlıca baktığımda kalbim atmayı bırakmış haldeydi. Gördüklerime inanmak istemiyordum. Karşımda ki resimde Carla vardı. Her tarafı yara bere içindeydi. Sanırım baygındı. Vücudunda ki jilet izleri, kırbaç izlerini gördüğümde delirdigimi bile düşündüm. Ellerim titremeye başladığında ne yapacağımı bilmiyordum. Kahretsin! Ne yapacağım. Hızlıca gruba girdim, ve mesaj yazdım.

KAYIP MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin