"...dinliyor musun Taehyung?" ismini duyduğunda kafasını kaldırıp öğretmenine baktı. Kafasıyla onaylasa da öğretmeni de o da defterinin köşelerine küçük çizimler yapıp, dersle zerre alakası olmadığını biliyordu.Taehyung'un ailesi okulun ve dershanenin üstüne bir de evde ders vermesi için özel öğretmenler tutuyorlardı. Bu durum ve ailesinin bu kadar baskıcı olması onun çok canını sıkıyordu ama Taehyung'un başarılı olmaktan başka çaresi yoktu.
Her derste sınıftaki en yüksek notları alsa da, denemelerde derece yapsa da, 7/24 ders çalışsa da ailesine yaranamıyordu.
Sınıftakilere göre Taehyung'un ders çalışmasına gerek yoktu sonuçta babası oldukça varlıklı bir adamdı. Taehyung düşük notlar alsaydı bile babasının yanında yeri hazırdı ama ailesi için öyle değildi işte.
Taehyung'a küçüklüğünden beri bir sürü enstrüman çalmayı, bir çok dil konuşabilmeyi, dans etmeyi ve çoğu spor dalını öğretmişlerdi.
Tabii Taehyung da zeki bir çocuktu her şeyi anında kapardı. Bu kadar çok çalışmasına gerek yoktu.
Ama ailesi Taehyung'u çok çalıştırdığı gibi bir çok şeyden de uzak tutuyordu. Mesela liseye geçtikten iki yıl sonra telefonuna uygulama indirme izni alabilmişti, çünkü ailesine göre sosyal medya Taehyung'un derslerini etkileyebilirdi. Doğru düzgün arkadaşlıklar bile kurmasına izin vermiyorlardı.
bütün bunlar yüzünden yalnız takılan, sürekli ders çalışan, hiçbir şeyden haberi olmayan saf bir çocuk olmuştu.
"Ben buraya sen defterine resim çiz diye gelmiyorum Taehyung." Taehyung başını öne eğdi. "Bugünlük bu kadar çalışmak yeter o zaman, Yarın görüşürüz verdiğim testleri çözmeyi unutma!" sözlerini bitirip Taehyung'un odasından çıktı öğretmen.
Sonunda yalnız kalabilmişti, bu öğretmen neredeyse her gün Taehyung ile beraberdi.
Kendini yatağına attı, biraz kestirecekti ama annesinin sesini duydu "Hadi Taehyung üstünü giyin bu akşam önemli bir yemeğimiz var!" ahhh doğru bu akşam babasının yeni iş arkadaşı ve ailesi yemeğe gelecekti.
Aslında bu Taehyung'u pek ilgilendirmezdi ama annesi onun da masada olmasını istiyordu. Hem babası bütün aileyi masada görmezse çok kızardı.
Değişik adam.
Siyah pantolonunun üstüne beyaz bir sweat geçirdi ve odasından çıkıp merdivenlerden inmeye başladı.
Koltuğun üstünde gezen Yeontan'ı görünce keyfi yerine geldi. Hemen onu kucağına aldı ve oynamaya başladılar. Taehyung Yeontan'ı çok seviyordu. Bu evde onu anlayan tek kişi tatlı köpeğiydi.
Kapı zilini duyduğunda zamanın hızlı geçtiğini anlamıştı. Annesi hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlerken Taehyung ve babası Minjun ayağa kalktı. Kapı açıldığında içeri gülücükler saçan ele ele tutuşmuş bir çift girdi çok tatlı gözüküyorlardı, ardından çiftin aksine çatık kaşları ve keskin bakışları olan bir oğlan girdi.
Bir kolu tamamen dövmelerle kaplıydı, kaşında da piercing vardı. Beyaz tenliydi ve saçları siyahtı. Bu oğlan asla Taehyung'a benzemiyordu, birbirlerine zıtlardı.
Aileler selamlaştıktan sonra Taehyung'un annesi Seoyeon misafirleri masaya davet etti.
Masadaki oturma düzeni Taehyung'u germişti çünkü dövmeli oğlanın yanında oturuyordu. Minjun masanın başında iş arkadaşı da masanın diğer ucunda oturuyordu, Seoyeon da tatlı kadınla yan yana oturmuştu. Sonuç olarak Taehyung da dövmelinin yanına düşmüştü.
Babası yaklaşık 10 dakikadır iş konuşuyordu. Taehyung sıkılmıştı, ama acıkmıştı da. Birden Minjun'un telefonu çaldı, kimin aradığına baktı ve masadakilerden müsaade isteyerek telefonu cevapladı. Geri döndüğünde bakışlarını Taehyung'a çevirdi ve söze başladı "Taehyung öğretmenin yaklaşık 3 hafta boyunca burada olmayacak. Ailesi ile ilgili sıkıntılar olmuş." Taehyung bu duyduklarına o kadar mutlu olmuştu ki masadan kalkıp bağırmak, dans etmek, koltukların üstünde zıplamak istedi fakat yaptığı tek şey gülümseyip "Peki baba, bende öğretmenim dönene kadar kendi başıma çalışırım." demekti.
Babası kafasını olumsuz anlamda salladı "Hayır Taehyung bir rehbere ihtiyacın var. Kendi başına düzgünce çalışamazsın. Yarın ilk işim yeni bir öğretmen bulmak olacak." Minjun yine şaşırtmamıştı. Araya güler yüzlü adam girdi "Oğlum Jungkook da daha bu sene üniversiteye geçti, lisede dersleri oldukça iyiydi. Öğretmene harcama yapmayın, eğer sizde isterseniz Jungkook derslerinde Taehyung'a yardımcı olur." Taehyung bu duyduğuna şaşırmıştı. Dövmeli oğlan ise ifadesizdi, tepki vermemişti.
Annesi söze girdi "Aslında belki de Taehyung'un yaşlarında olan biri ona daha iyi gelebilir, denemekten zarar gelmez." Minjun'un yüz ifadesinden istemediği belliydi ama belki de Seoyeon haklıydı. Tatlı kadın da oğluna dönerek "Ne dersin oğlum?" dedi. Jungkook yana dönüp Taehyung'a baktı. Yüzünü süzdü, Taehyung bu bakışlardan dolayı garip hissetti. Jungkook bunu anlamış olmalıydı ki hemen önüne döndü. "Tabii anne yardımım dokunsun isterim." Jungkook'un bu lafı üzerine Taehyung nedense biraz heyecanlandı. Parmak uçlarıyla oynamaya başladı.
Sohbet eşliğinde yemeği bitirdiler ve salona geçtiler. Seoyeon "Taehyung, Jungkook ile odana çıkın hangi günler ne dersleri çalışacağınıza karar verirsiniz." dedi. Taehyung Jungkook'a bakıp ayağa kalktı ve merdivenlere doğru yürüdü. Arkasından Jungkook'un geldiğini hissediyordu.
Yukarı vardıklarında Taehyung odasının kapısını açıp Jungkook'un girmesini bekledi. Jungkook odayı süzdü, evin diğer odalarında siyah, altın ve beyaz renkler baskınken bu oda tamamen pastel renklerden oluşuyordu. çoğunlukla pembe ve mor vardı. Çalışma masası büyüktü, üzerinde bir sürü farklı renk ve markalarda kalemler vardı. Kitaplığı da tamamen doluydu.
Ama kitaplıktaki bir raf Jungkook'un dikkatini çekmişti. Rafta pembe defterler vardı. Aynı pembe defterden 3 tane vardı. Diğer raflar tamamen dolu olmasına rağmen o rafta bu defterlerden başka bir şey olmamasını garipsemişti.
Taehyung sordu "Bir sorun mu var? Neden içeri gelmiyorsun hyung?" Jungkook Taehyung'un tatlı sesini duyunca hemen ona döndü ve içeri adımını attı. Yatağın ucuna oturdu. Taehyung düşündü, galiba Jungkook bu oda için fazla siyah kalıyordu. Bu Taehyung'un kıkırdamasına sebep oldu.
Karşısındaki tatlı çocuk neden gülmüştü bilmiyordu ama Jungkook'un hoşuna gitmişti.
" Öhm Taehyung hangi günler çalışmak istersin?" diye sordu Jungkook. " Benim için farketmez hyung. Sen karar ver sonuçta vaktini harcayacaksın." Taehyung haklıydı, Jungkook vaktini harcayacaktı ama bu güzel oğlanı görmek için değerdi. " O zaman haftanın üç günü pazartesi, çarşamba ve cuma günleri çalışalım Taehyung. Eğer senin için de uygunsa." " Tabii uygun hyung teşekkür ederim." gülümsedi. " rica ederim." dedi dövmeli oğlan.
Yarım saat geçmişti ve misafirler gitmişti.
Jungkook Taehyung'a numarasını vermişti. Taehyung ilk kez annesi ve babası dışında birilerini kaydetmişti. Bu akşam verilen kararlar biraz ani olmuştu ama Taehyung bunları düşünemezdi çünkü gözleri kapanıp duruyordu. En iyisi uyumaktı.
Selam
İlk kez fic yazmaya çalıştım umarım iyi gidiyorumdurCanım sıkıldığı için muhtemelen sık sık bölüm atarım
kendinize iyi bakın görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teach me
FanfictionSıkı bir ailede büyüyen, derslerine her şeyden daha çok önem verilen lise öğrencisi Taehyung ve ona özel dersler veren Jungkook.