"Ve," dedi Jean gözlerini kısarak.
"Sonuç?"
Derin ve kederli bir nefes bıraktı Eren. Başına koyduğu soğuk içeceği indirdi.
"Ben öyle sorunca bana kafa attı ve ondan uzak durmazsam ayaklarımı kıçıma sokacağını söyledi..."
"Hak etmiştin..."
Connie'nin açık sözlüğü üzerine başını salladı Jean. İkisi oldukça acımasızdı. Armin ikisine nazaran daha yumuşak bir şekilde bakıyordu, babacan bir eda ile elini yıkık gencin omzuna koydu.
"Bilirsin Eren... Bazen pes etmek en iyisidir."
Ona iyi bir konuşma yapma niyetindeyi. Onun durgun modu her zaman karşılaşılacak bir an değildi ve bu fırsatı kaçıramazdı.
"Sen şıpsevdi bir insansın. Aşık olduğunu söyledin fakat bilirsin, yarın başka bir kız göreceksin ve ona da aşık olduğunu söyleyeceksin. Mikasa senin için uygun birisi olmayabilir. Belki de ondan uzak durman gerekir. Ayrıca sana kız mı yok? Elini sallasan ell-"
"Zeke ile konuşmam lazım!"
Eren, onu dinlendiğini alakasız bir şey söyleyerek belli etmişti. Umursamadı Armin, hafifçe kaşlarını çattı.
"Neden?"
"Belki Zeke ikisinin sevgili olup olmadığını biliyordur. O ikisi arkadaş ya, bir şeyler bildiğine eminim!"
Dediği hiçbir şeyi dinlememişti... Bıkkın bir nefes, sarışının dudaklarından çıkarken Jean gözlerini devirdi.
"Bırak gitsin, Armin. Gitsin ve dünyanın kaç bucak olduğunu görsün enayi."
Zeke bu plajda bir yerlerdeydi. Onu bulmak zor değildi, herkes onun kayalıkların tepesinde bir sensei gibi davrandığını ve kendi kendine triplere girdiğini tahmin ederdi. Ve evet, Eren hemen bulmuştu onu bu sayede. Arkadaşları da peşinden gelmişti.
"Ne yapıyorsun?"
Tek kaşını havaya kaldı Eren, kendini bir çin filmlerindeki sensei sanan ağabeyine baktı. Zeke, tek başına kayalığın dibinde oturuyor ve hiç ses çıkarmıyordu.
"Sessiz ol Eren, odaklanıyorum..."
"Ne için?"
Bir adım öne gitti ve ona yaklaştı.
"İnanıyorum. Su elementine hükmedeceğim..."
Zeke yakın zamanda Avatar serisini bitirmişti. Üstüne bir de elementler ile ilgili fantastik romanlar okumuştu ve o, ilgilendiği serilerin etkisine fazlaca kapılan bir tipti. Bir süre bu şekilde devam edecekti, bu duruma Eren gözlerini devirdi. Onu iyi tanıyordu.
"Peki, biraz mola versen ve küçük kardeşine biraz yardımcı olsan, onii-chan?"
"Şeytan..." Dedi arkadan Connie.
Zeke, onii-chan kelimesine zaafı olan bir adamdı ve Eren, bunu çok iyi biliyordu. Küçüklüğünden beri kurnaz bir çocuktu. Ağabeyini sürekli ona sevimli davranarak istediği gibi yönetiyordu.
Şimdi de Zeke, sevimli kelimeler karşısında parıldayan gözlerle kardeşine döndü. Arkadan gelen homurdamalar, iki kardeşin umrunda değildi.
"Söyle, onii-chanın sana dünyayı versin!"
Kıkırdadı Eren, yanına gidip yere oturdu. Jean, Connie ve Armin ayakta durmayı tercih ediyordu. Zeke, bir onlara bir de kardeşine baktı.
"Zeke sana hayat memat meselesi olan bir soru soracağım tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
summer's glory, eremika✓
Fanfic[ mini fic ] Eren sahilde gördüğü kıza kendini gösterebilmek için türlü türlü numaralar yapıyordu. [Eren Jaeger ×Mikasa Ackerman] © litabule