"S*ktir!"
İki kız çürümeye ve kurtlanmaya başlamış bir erkek cesedi ile birlikte köhne bir evde sıkışıp kalmışlardı. Dışarıda elleri silahlarında onların çıkışını bekleyen bir düzineden fazla adam vardı ve bir ceset ile beraber ne yapacaklarını bulmaya çalışıyorlardı. Bunun basit bir muhbirden bilgi edinme işi olması gerekiyordu. Oysa öldürüleli günler olmuş bir cesedin başında durmuş, ne olduğunu anlamayı, bulabilirler ise ölü muhbirin vereceği bilgiye dair bir işaret bulmayı umuyorlardı.
***
Tomris, bakır rengi dalgalı saçlarının alnına düşen perçemlerini geriye attı. İki karanlık mağaranın içindeki zümrüt taşları anımsatan gözleri kısılmıştı. Düşünceli yüzü geldiği hızda geçti. "Yapmalıyız! "
Evin'in gri teni lambanın titrek ışığı altında daha da koyulaşmıştı. Başını, arkadaşının fikrini reddeder şekilde salladı. "Sadece muhbirden bilgiyi alıp geleceğiz."
İhtiyar adam bağdaş kurduğu hasırın üzerinde kıpırdandı, elindeki nargileden bir nefes daha çekti. Başı ile genç kızı onayladı.
Tomris heyecanla arkadaşını ikna edebilmek umudu ile "Kolay para." dedi.
"Neden?" diye sordu Evin.
"Bize ne." Tomris elini Evin'in omzuna attı. "Tereyağından kıl çeker gibi."
***
Evin yeşil salopet eteğinden kopardığı bir parça ile ağzını ve burnunu kapattı. "Tereyağından kıl çeker gibi, ha?"
Tomris, bilmiyorum dercesine avuçlarını yukarı kaldırdı.
Evin parçalanmış tahta sandalyenin bacağını eline aldı. "Ne bulabiliriz bakalım." Tomris'de arkadaşının adımlarını bakışları ile izledi. Dışarıda onları pusuda bekleyen adamları yok sayarak dikkatlerini sadece önlerindeki cesede verdiler.
Ölü adam sırt üstü odanın kenarında yatıyordu, aldığı darbelerden dolayı yüzü tanınmayacak şekilde deforme olmuştu. Duvarda kızlara ölünün kafasını vurarak oluştuğunu düşündükleri kanlı bir delik vardı. Oda da çok fazla eşya yoktu. Perdeleri açılmamış pencerenin önünde duran masa parçalanmıştı. İki duvarı boydan boya kaplayan kitaplıkta olması gereken kitaplar yerlere saçılmış, bazıları parçalanmıştı. Sandalyenin parçaları kapının etrafına dağılmıştı.
"Ev diğerlerinden uzakta bir çöplüğün ortasında olduğu için şanslılar." diye mırıldandı Evin. Tomris, mırıldanarak onayladı. Ev bir çöp sahasının yanında ve en yakın komşusuna birkaç kilometre uzakta, hurdalarla dolu bir bahçenin ortasında tek başına duruyordu. Yaşanan boğuşmanın ve yeni yeni yayılmaya başlayan kokunun kimse tarafından fark edilmemesini buna bağladılar.
Evin hassas koku alma yetkisinin sınırlarını zorlayan cesede tekrar ama bu defa tüm dikkati ile baktı. Altın rengi gözleri koyulaştı, dik bir çizgi halindeki göz bebekleri kısıldı. Elindeki tahta sandalye bacağı ile cesedin üzerindeki birkaç beden büyük duran, yırtık ve kanla kaplı tişörtü yukarı sıyırmaya çalıştı.
"Bu çok uzun sürecek." Tomris kapşonlu ceketinin cebinde taşıdığı bordo eldivenlerini çıkardı. Ölü adamın yanında diz çöktü. "Kafası ile duvarda delik açılmış ve bir manyak tarafından beyni patlatılmış bu ölüden ne bulmayı umuyoruz?" Tomris tişörtü yukarı doğru sıyırırken sormuştu.
Evin cesedi bakışları ile göstererek "Adamı kitapların içinden çıkardık."
"Yani?"
"Kitaplar öldükten sonra dağılmış, muhtemelen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONRUL (ARA VERİLDİ)
FantasiaBurada insanlar ikiye ayrılır: sıradan olan insanlar ve güçle doğan insanlar yani nevadirler. Dünyaysa daha fazlasına: loncalar, Birlik, insan tüccarları, paragözler, hırsızlar... Nevadir, insan... İyi, kötü... Çatışmalar ve birbirine bağlı hayatla...