Minseol's pov
Tamı tamına bir haftadır yataktaydım. Gözümde ulaşılmaz bir hayal olan yataktan hiç çıkmayacağım bir hafta dileklerim gerçek olmuş böylece ne kadar berbat bir hayal kurduğumu bana göstermişti. Yatak sevgim bile yataktan tiksinmişti artık.
Herkesi yoklayan, sonra birden ce-e yapan çok değerli mevsim zıkkım geçişleri sayesinde iyi soğuk yemiştim ve sonu da işte, yatakta bitmişti.
Son iki gündür hastalığı biraz atmıştım üzerimden, bugünse tam anlamıyla -yani bence- iyileştiğime ikna olmuştum. Ve doğrusu iyileşmesem ne yapardım bilemiyordum çünkü vizeler kapıdaydı. Bölümümden kaynaklı olarak çok görüşmesek de benim biraz da olsa kitap yüzü görmem gerekiyordu.
Gözümü açtıktan sonra kendime bir süre gitmesi gereken yarım saatlik motivasyon konuşmamı yaptıktan sonra popomu yataktan kaldırabildiğimde boyundan başlayan detaylı bir kütletme rehabilitasyonundan sonra kendime gelmiştim resmen. Bu kadar mı fark eder?
Bir haftadır mideme bir şeyler girmesi için okuluna gitmeden bana kahvaltımı yaptıran Soohye, odaya girip yatağımı toplanmış halde gördüğünde yeryüzündeki ilk uzaylıyı görmüş triplerine girmişti.
"Gözlerimi açıyorum kapıyorum açıyorum kapıyorum yine de gerçekliğine inanamıyorum. Seol yatağın sonunda zayıflamış!"
Gülüp ayağımı poposuna vurmak için kaldırdığımda az önce iyileştiğime ikna olmamasıyla ilgili olan sorun çözülmüş turp gibi olduğum kanısına anında varmıştı.
Yazıktı ona da, canım annem.
Derse yetişmek için çoktan hazırlanmış olan Soohye'nin kolunun altına girip ikimizi mutfağa ilerletmiştim. Bugün kahvaltısını hazırlayarak ona bir kıyak çekmeliydim! Hayır, gevrek basit bir kahvaltı değil onu küçümseyemezsiniz!
Soohye'nin enfes kahvaltı sofrasını hazırlayıp önüne koyduğumda Eun Byeol'ün dersinin ne zaman başladığını düşünüyordum. Ki biraz sonra kafasında göz bandıyla, yeni uyandığı için kıvırcık saçları havada karmakarışık halde olan bir adet Eun Byeol mutfağa giriş yapmıştı.
Daha gözünü açamazken, bebek gibi vücudumu henüz kullanabilmenin mutluluğuyla Eun Byeol'ün üstüne atlamıştım.
Normalde mutfağa giren birinci canavarın, üstüne atlayan ikinci canavarla bir tık şaşırmış olması gerekliydi. Kollarını açıp son derece pofuduk bir şekilde ona sarılması değil.
Kucağından inip masaya oturduğumuzda, sabah sabah bu enerjiyi nereden bulduğum hakkında konuşması gereken Eun Byeol'ü hala minik minik gülümserken görmeyi beklemiyordum. Az evvel Soohye'nin gördüğü o uzaylıyı gören bu sefer ben olmuştum. Niye bu kadar mutlu olduğuyla ilgili bir düşünce içerisine girmiştim. Rüyasında beni mi görmüştü acaba?
Biraz sonra aklıma gelen şeyle hadi canım gibisinden göz devirmiştim, olamazdı değil mi? Soohye'yle gözlerimiz birleştiğinde aynı şeyi düşündüğümüzü anlamak zor olmamıştı, "Jisung.."
Minik gülümsemesi sırıtışa dönen Eun Byeol her şeyin cevabıydı.
Dün Ji'yle buluşmasının garip belirtilerini hala gösteriyordu anlaşılan. Resmen Eun Byeol'ü kaybetmiştik, ellerimden kayıp gidiyordu nurdanem...
Seungmin's pov
"Hayır yani nereye yetişiyorsak anlamıyorum, sanki şimdi gitcez sonra nolcak yani, atlı mı var arkamızda kovalayan ya" nidaları ve benzerleri yola çıktığımızdan beri hiç susmuyordu.
"Söylenme Jisung, söylenme. Geç kaldık zaten bitmiştir şimdiye her şey" diyerek sinirlenmemeye çalıştım.
Sürekli alışveriş yaptığım zincir marketin yeni bir açılışı vardı ve afişlerden gördüğüm kadarıyla almak istediğim kulaklık büyük bir indirimle satıştaydı. Şunun şurasında hepimiz öğrenciydik, yeni şeyler için indirim lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
perfect, seungmin
FanficMimarlık öğrencisi Seungmin ve güzel sanatlardan Minseol olağan olaylar silsilesinin bir getirisi olarak kendilerini, birbirlerinin içine düşmüş olarak buluyorlar. (Korkmayın can yakıcı bir düşüş değil öyle ki ikisinin de geri çekilmek ister gibi bi...