1.9

340 24 83
                                    

Cem Adrian ve Mark Eliyahu-Kül

"İçimde bir şey kanıyor
Keskin bir vedanın yarası sızlıyor"

Genzo: Bu zamana kadar iyi bile dayandınız siz

Tsubasa: Wakabayashi-kun, sakinleş ve beni dinle. Sen benim tanıdığım en iyi insanlardansın

Genzo: Bunu beni rahatlatmak için söylüyorsun Tsubasa

Tsubasa: Hayır. Sana teker teker anlatabilirim bunları. Sen Nankatsu takımına karşı kötü davranıyordun doğru. Ama maçtan sonra seçmeleri geçebilmesi için İshizaki'yi neşelendirmemize yardım eden sen değil miydin? Bunu ne çabuk unuttun

Genzo: Bir iyiliğim diğer yaptıklarımı değiştirir mi diyorsun? Peki bencilin teki olmam gerçeği?

Tsubasa: Bencillik? Gençler şampiyonasında oynama şansın varken yerini Wakashimazu'ya bıraktığın zamanlar? Üstelik bunu Wakashimazu senin dostun diye yapmadın! Onun başarılı olabileceğini düşündüğün için, iyi bir kaleci olması için ona fırsat vermek istedin!

Tsubasa: Toparlansınlar diye takıma yardım ettin. Senden nefret etmelerini umursamadın ve başarılı olmaları için uğraştın. Bu fedakarlığını da mı unuttun Wakabayashi?

Genzo: Tsubasa, biliyorsun ben daha küçük kızıma bile babalık yapamadım. Bu yaşta neler yaşadı kız ve benim elimden hiç birşey gelmiyor!

Tsubasa: Sakura-chan'ın seni ne kadar sevdiğinin farkında mısın? Sen onun için dünyanın en iyi babasının. Eyer ki onu bilerek sensiz bırakırsan o zaman kötü biri olursun.

Tsubasa: Şimdi ağlamayı bırak ve ayağa kalk! Yaşadığın sorunu hallet.  Karşılaştığın ilk sorunda vazgeçecek biri misin sen? Şimdi kalk ve mücadele et. Mücadele et ki kazanabilesin. Mücadele edersen kazanırsın. Pes edersen kaybedersin!Beni anlıyor musun Wakabayashi?!

Genzo, konuşmanın bitmesinin ardından telefonu kulağından çekti. Kardeşinden gelen mesajları da o an görebilmişti zaten.

Miva: Senin hâlâ bir kızın var unutmadıysan

Miva: Gel hadi, Sakura'nın şu an en çok sana ihtiyacı var

Miva: Tüm zorlukları atlatıcaksın, tabii pes etmezsen onii-chan :')

Kız kardeşine 'geliyorum' mesajını attıktan hemen sonra arabasına doğru yürüdü Genzo.

"Hiç mi için acımadı Laura?"

"Kötü bir niyetim yoktu diyorum Genzo. Neden beni anlamak istemiyorsun?"

"Bunun anlaşılacak bir tarafı yok çünkü! Sakura bizim kızımız. Nasıl yaparsın bunu?!"

"Ama yeter!" Laura, Genzo'nun yanına doğru yürüdü. "Çocuk isteyen sendin. Biz eskiden daha iyi değil miydik? Sık sık güzel yerlere giderdik, arada farklı ülkeleri gezerdik. Şimdi n'oldu? Ben sana çocuk bize sadece engel olur demiştim ama anlamadın."

"Haklısın. Eskiden mutluyduk. Çünkü evli değildik." Genzo, kadından uzaklaşıp dolabının yanına geldi. Kapağını aralayarak pijamalarını çıkardı. "Ben Sakura'nın yanında yatacağım bu gece."

"Ama Genzo!" Laura, eşinin önüne geçerek elini tuttu. "Saçlarını tararken canı yanıyordu ve ağlıyordu. Ben de bu yüzden kestim hem kısa saç kötü mü ki?"

"Hayır. Hayır kısa saç kötü değil. Tabii kendisi istediği sürece ve normal şekilde kestirdiği sürece kötü değil. Kızı ne hâle soktuğunu görmedin mi?!"

"Özür dilerim! Bundan sonra daha iyi bir anne olacağım söz veriyorum! Lütfen ayrılmayalım."

Genzo'nun Laura'nın dediklerine karşı sadece gözlerini devirmişti. Elini kadının elinden kurtararak odanın kapısına taraf gitti.

"Ne istersen yap Genzo! Sen her zaman böyleydin zaten. Her zaman sevgisiz, her zaman düşüncesizdin bana karşı! Madem çocuk istedin, o zaman ilgilen!"

Matsuyama'nın evi

"Benim suçum. Benim yüzümden oldu."

Gözünün önünde canlanan anıları Sakura'nın yeşil gözlerinin dolmasına neden olurken, o gün yaşadığı korkuyu, annesinin bağırarak saçlarını kesmesi, hepsini tekrar hissediyordu sanki.

"Benim yeğenimin yüzü neden hâlâ asık?"

Sakura, halasına doğru çevirdi kafasını. "Bir hata yaptım. Ve benim yüzümden babam da gitti. Liya anne de beni istemeyecek." Gözleri tekrar yaşlarla doldu küçük kızın.

Miva, minik kızı kendine çekerek sıkıca sarıldı.

"Üzülme bebeğim. Hepimiz hatalar yaparız üstelik sen daha küçüksün, masumluğunu kullandı işte."

"Babam peki?"

"Yarım saat önce geleceğini söyleyen bir mesaj attı. Liya annen de seni affedicektir."

"Ö-öyle mi diyorsun?"

"Evet. Herşey yoluna girecek."

Kapının çalmasıyla, Miva yeğenine göz kırparak kapıya doğru yürüdü.

"Sakuracım, baban geldiii."

Sakura, oturduğu koltuktan sıçrayarak kalktı ve babasına koştu. Kollarını babasının boynuna dolamış, sıkıca sarılıyordu küçük kız.

"Benim yüzümden gittiğini sandım!"

"Öyle birşey olmayacak Sakura. Ben seni asla bırakmam. Ne olursa olsun senin yanında olacağım bebeğim."

Miva, son derece sevimli görünen baba kızı yalnız bırakarak üst kata çıktı. Oh, görünen o ki küçük oğlu ve eşi Matsuyama tartışıyorlardı.

"A-anne!" Jun, zora düştüğü gibi annesine koştu. Dolmuş gözleriyle annesine bakarak babasını işaret etti. "Babama birşey söyle! Bana bağırıp duruyor!"

"Neden acaba? Neden bağırdığımı da söylesen Jun bey?"

"Tamam sakin olun önce. Sorun her neyse halledelim." Miva, ikiliyi sakinleştirdi.

"Kardeşinin odasını dağıtırken yakaladım Jun'u. Ben buna bağırmıyayım da, kime bağırıyım?"

"Jun?" Miva, yanına saklanan küçük oğluna baktı. "Doğru mu bu?"

"Evet! Ben kardeş istemiyorum anne. Biz böyle gayet mutluyuz neden kardeşim oluyor ki şimdi?"

"Sana soracaktık zaten çocuk yapıp yapma-" Matsuyama'nın cümlesi omzuna yediği Miva'nın yumruğuyla yarım kaldı. "Elin ne kadar ağır!" Dedi omzunu ovarak.

"Kardeşim daha doğmadan onun yüzünden bana bağırıyorsun! Doğduktan sonra neler yaparsın kim bilir!"

"Sen buna bağırmak mı diyorsun küçük adam? Babam beni ayağının altına alır çığnardı ya. Ben sesimi çıkarmazdım. Biz bi sesimizi yükselttik beyefendinin hâllerine bak!"

"Bu mu çözümün Hikaru?"

"Elbette hayır kardelenim. Ben o anlamda demedim. Ama bu kadar olay çıkarmasına gerek yok! Üstelik haksızken!"

"Tartışmayın!" Diyerek anne babasının arasına girdi Jun. "Sonra kavga edip ayrılırsınız ve babam bana da yeni anne getirir. Böyle şey olmasını istemem."

"Jun, bilirsin benim gözüm annenden başkasını görmez."

"Görürse de o gözleri oyarım ben."

Gökyüzünü Tutamam~Genzo WakabayashiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin