2.9

318 20 62
                                    

Barış Akarsu-Gözlerin

"Gözlerin boşluğa dalıp gider
Sahipsiz bakışların
Benim olsun isterim"

"Wakabayashi, kim bilir ne kadar mutlu olmuştur!" Dedi Yayoi.

"İstemez diye korkuyordum. Ama tahminim aksine çok mutlu oldu. Hatta bir bebek istiyormuş."

"Hey, neden istemesin ki?"

Liya, oturduğu kanepeye yasladı sırtını. "Bilemiyorum. Sadece Sakura'yla ilgilenmemi, sadece Sakura'ya annelik yapmamı ister diye düşünmüştüm. Aslında Sakura'ya da haftalardır bu yüzden söyleyemiyorum kardeşi olacağını."

"Anlıyorum." Desteklercesine omzunu sıvazladı arkadaşının. "Ama Wakabayashi gayet mutlu. Sakura da sevinecektir. Hem, ilk öğrendiğinde endişelense bile sen onunla konuşursun. Sonuçta onu ne kadar sevdiğini iyi biliyor."

"Annee, sarı saçlı peri bebeğimi gördün mü?" Diyerek yanlarına gelen Sakura'ya doğru döndüler.

"En son nereye bırakmıştın annecim?"

"Uhm..." Oyuncağıyla hangi odada oynadığını hatırlamaya çalıştı. Annemle babamın odasındaydı. Annemin takılarını bebeğime takmaya çalışmıştım.

"Hatırladım! Sanırım odamda bırakmışım." Hızlı adımlarla merdivenlere doğru gitti.

"Hikaru'yu neden getirmedin? Sakura'yla oynarlardı ne güzel."

"Babasıyla birlikte antremanı izlemeye gitti o. Ordan çıktıktan sonra Matsuyama'ya uğrayıp, sonra da buraya geleceklerdi."

Liya, anladığını belli edercesine başını salladı.
"Matsuyama ve Misugi, oğullarına neden bir birlerinin isimlerini vermişler?"

Yayoi, kıkırdadı. "17 yaşındalarken verdikleri bir sözmüş. Yani Matsuyama'nın dediğine göre devam filmi." Diyerek gülmeye devam etti.

İki gülmeye devam ederken, Sakura tekrardan yanlarına geldi. Anlaşılan bebeğini bulmuştu ama elinde başka birşey daha vardı. Bebek patikleri.

"Bunlar kimin?" Dedi patikleri annesine göstererek. "Benim olmadığı kesin."

"Ah...bu şey..."

"....ney?"

"Hadi." Diye fısıldadı Yayoi. "Saklama artık."

"Kardeşinin patikleri bunlar."

"Kardeşim mi?!"

"E-evet. Sana daha önce söyleseydim keşke. Ama vereceğin tepkiden endişe ettiğim için söyleyemedim bir türlü."

"Oh..." Sakura'nın yüzü düştü aniden. Başka bir kardeş. Bu kulağa hiç hoş gelmiyordu onun için. Herşeyden önce kendini dışlanmış hissetmekten korkuyordu, hem de çok. Sonuçta doğacak kardeşinin annesi babası evli olacaktı, bir birlerine aşıklardı. Liya'nınsa kendi bebeği ve Sakura arasında ayrım yapıp yapmayacağı Sakura için belli değildi bile.

"Neden endişelendiğini az çok biliyorum Sakura." Küçük kızın ellerini tuttu Liya. "Sen beni annen olarak kabul etmişken, ben nasıl sizin aranızda ayrımcılık yaparım ki? Hem sen benim kızımsın. Kan bağı olmasa da biz kalben bağlıyız bir birimize."

Bu sözler Sakura'nın endişeli kalbini rahatlatmış gibiydi. Yeşil gözlerindeki kaygılı bakışlar yerini sevinç dolu bakışlara bıraktı.

Elindeki oyuncağını sehpanın üzerine bırakıp annesi ve Yayoi teyzesinin ortasına oturdu. "Kız mı erkek mi kardeşim?"

"Daha belli değil."

"Peki kız kardeş mi, yoksa erkek kardeş mi isterdin?" Gülerek sordu Yayoi.

"Sanırım erkek. Babamın tek kızı olmak istiyorum çünkü."

"Güzel sebep."

Kapı zilinin sesi odada duyulunca açmak için ayaklandı Liya. Gelen kişi Misugi ve küçük oğlu Hikaru'ydu.

"Sakura-chan, sen perileri ve pony'leri çok sevdiğin için sana perilerden bahseden resimli bir kitap getirdim. Umarım hoşuna gider." Üzerinde beyaz puantiyeler olan pembe rengindeki poşeti kıza uzattı Hikaru.

"Teşekkür ederim Hikaru-kun! Ve evet perilere bayılırım."

O esnada eşinin işaretini fark eden Yayoi ufaklıkları Sakura'nın odasına yolladı. "Sakura'nın resimli kitaplarına bakın isterseniz."

"Sorun ne?" Dedi hiç beklemeden.

Misugi, tekli koltuklardan birine otururken konuşmaya başladı.
"Kavga ediyorlardı, o sırada Wakabayashi geldi. Ben de baktım ayıramıyorum bırakıp geldim."

"Umarım onlar için herşey bir an önce yoluna girer." Dedi Yayoi. Miva'yı bu hâle getiren bebeğini kaybetmesiydi. Belki de Matsuyama ve Miva'nın tekrar bebeği olursa düzelirlerdi. Miva, da yeni bebeğiyle birlikte iyileşirdi.

Ortama aniden rahatsız edici bir sessizlik hâkim olmuştu. Bunu konuşmak istemiyorlardı. Çünkü üzücü olmakla beraber dostları için ellerinden hiç birşey gelmiyordu. Onlara yardımcı olamıyorlardı.

Liya, bir kaç atıştırmalık ve çay hazırlamak için mutfağa gitti. Misugi de Liya'nın gitmesiyle oturduğu koltuktan kalkarak eşinin yanına oturdu. Yayoi'nin dolmuş kahverengi gözlerini o an farketti.

"Sevgilim? Mesele nedir?" Dedi kızın yüzüne elini koyarak.

"Liya'yı böyle görünce aklıma geldi...sen biz daha nişanlıyken de söylerdin. Hem kızımız hem oğlumuz olsun. Ama Hikaru'yu bile iki düşükten sonra kucağımıza almışken bu gerçek olmayacak."

Misugi, Yayoi'yi kolunun altına alarak alnına küçük bi' öpücük kondurdu.

"Üzülme lütfen. Bana kalırsa önemli olan bi' çocuğumuzun olması. Sen de bunun için ağlama sakın." Yanaklarına düşen yaşları sildi.

"Haklısın." Dedi Yayoi eşine gülümseyerek. "Beni iyileştiren Hikaru'mun doğmasıydı. Belki Miva da aynı şekilde düzelir."

"Umarım her ikisi iyi olur." Dedi .

" Dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gökyüzünü Tutamam~Genzo WakabayashiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin