~9. Bölüm-

98 93 106
                                    

.
Nihayetinde kızlar restorana varabildiklerinde, kapıda halihazırda bekleyen görevli genç; “hoş geldiniz efendim” diyerekten misafirlerini güler yüzle, kibar bir ses tonuyla karlamıştı. Bayanların ceketlerini almak için hamle yapıtında esmer gence fırsat vermeyen Eylül,  adamdan hemen önce davranarak el atmıştı duruma. Arkadaşının rahatsızlığından ötürü kendisi yardımcı olmak istemişti. Kumaş ceketi Güneş’in üzerinden sıyırarak kendisininkiyle beraber bekletmeden genç adama uzatmıştı. Teşekkürlerini ettiklerinde mekanın içine doğru adımlamışlardı. Görevli elindekileri askılığa astığında yeni gelen müşterilerle ilgilenmeye devam ediyordu.

“Zahmet ettin halledebilirdim ben aslında. Omuzuma kadar sıyırınca bileğimden kolay çıkartabilirdim. Yine de sağ ol yardımın için.”

“Zahmet de ne neymiş? Duymamış olayım. Altı üstü ceketini çıkartmana yardım ettim. Zaten vicdanım halan rahatsız. Sana bir şey olmuş olsaydı eğer, kendimi asla affetmezdim. Sonuçta yemek teklifini yapan bendim. Hadi hadi diye direten de bendim. Aceleci davranışım yüzünden başımıza ummadık bela geldi bizi buldu.”

“Uzatıyorsun. Lafı nereden nereye saptırıyorsun. Unut gitsin demiştim.  Anlattıklarım bir kulağından girip ötekinden  çıkıyor mu? Maalesef ki bazı şeylerin sadece gerçekleşir ve biz istesek de önüne geçemeyiz. Olan oldu, zamanı geri alma şansımız olsaydı eğer, hepimiz geçmişimizdeki hatalarımızı düzeltmek için uğraş vermez miydik?” 

“Vay be. Dirayetli davranışına bir kez daha hayranlık duydum. Başkalarını bilemem ama benim gibi birisi, sevdiklerinin tırnağı kırılsa bile gözyaşı dökerken onunla beraber kendini de parçalayandır. Dediklerimin ne kadarı önem arz ediyor bilemem de, anlayan anlamıştır işte. Anne yüreği, anne şefkati anlatılmakla anlaşılmaz... Ay aman neler diyorum ben ya? Pek de beceremem böyle edebiyat laflarını, benimkisi içgüdüsel gelişiyor sadece.”

“Evli olduğunu biliyordum da, çocuğun  olduğunu şimdi yeni duyuyorum. Dur bakayım, Eylül hanımdan daha neler öğreneceğim acaba, merak içerisindeyim?”

“Ayaküstü anlatılacak konular değil bunlar, masamıza gecelim sırayla dökeriz eteğimizdeki taşları.”

Koridor kısmını geçip oturma bölümüne gelmişlerdi. Güneş kararsızlıkla mekanı boydan boya göz gerdirirken düşüncelerini de harekete geçirmişti. Çok kere tanık olduğu mekanlarla kıyaslayarak ambiyansı incelediğinde ,*amiyane bir tabirle; “sadelik her zaman ortamı sıcak gösterir.” Demekten geri kalmamıştı.

“Mimar hanım tedarikli anlaşılan. İleriki günlerde kim bilir adını dahi duymadığımız şeyleri işiteceğiz desene. Sende bu hırs, azim olduğu sürece bizim holding başı çeker demedi deme. Düşünsene günün birinde holdinge de sahip oluyormuşsun, ahamda yazıyorum şuraya ağzım iki karış açık avel avel bakarım her hâl.” Dedi işaret parmağıyla yazı yazar gibi taklit etmişti.

“Göreceğiz. Zamanla anlayacağız. Eğer ki; hayal kurmak serbesttir, dediğin gibi holding sahibi olursam ilkin seni yanıma alırım.” Dedi içten bir gülüşle göz kırpmıştı arkadaşına.

Duvar kenarında oturan insan seliyle masalar tamamıyla kapılmıştı. Oturulacak yer kalmayınca otomatikman baştan elemişti o ihtimali. Orta kısımlardaki topluluğa bakılacak olunursa, iş arkadaşlarıyla kurdukları sohbet ortamı hayli hararetliydi ve coşkuları hallerinden anlaşılıyordu. İki masayı birleştirerek yakın oturmayı tercih eden, kızlı erkekli gurubun henüz dağılmaya niyetleri yok gibiydi. Orası da elenince tek ihtimal cam kenarı seçeneği kalıyordu. Ön masalarda ise sandalyelerinde tek tük yalnız oturan kişiler vardı. Hareketlerine bakılırsa aceleciydiler. Yemeklerini soluksuz ağızlarına tıkıştırıyor oluşları hoş bir görüntü sergilemezken, tabağını bitirenler ayaklandıkları gibi mekanı terk ediyorlardı.

RÜYALARIMDAKİ MELEK_Visâl (Devam Ediyor). ~ Kara Sevda Serisi. 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin