Tutkun - Giriş

8.9K 662 116
                                    

Herkese merhaba... Ocak 2021 yılında yazmaya başladığım ancak kurgusu istediğim gibi olmayınca ara verdiğim Tutkun'u iki yıl boyunca sizlerle yeniden buluşturabilmek için çalıştım. Tutkun'u çok soran var. Yazılacak mı? diye. Evet yazacağım. Bu giriş bölümünü de o sebeple bırakıyorum.

Şu an giriş bölümü karşınızda ancak hikâyenin devamını Hemdem bittiğinde paylaşmaya başlayacağım. Belki Hemdem de yaptığım gibi tanıtım amacıyla ayda bir bölüm paylaşırım. Ama net bir şey söylemek istemiyorum olmazsa yalan söylemiş gibi olmak istemem.

Ve yapmak istediğim en önemli uyarı şu; bu hikâye yetişkin içeriklidir. Daha önce yazdığım hiçbir kitabımda olmadığı kadar yetişkin içerikli sahne mevcut. Eğer bu tarz hikâyelerden hoşlanmıyorsanız veya yaşınız on sekizin altındaysa lütfen bu uyarımı dikkate alın.

Ben bu platformda ailecek okunabilecek birçok kitap yazdım ve yazıyorum. Evet onlarda da yer yer yetişkin içerikli sahneler mevcut ama buradaki gibi değil. Dilerseniz o hikâyeleri okuyabilirsiniz :)

Açıklamayı okuduğunuz için teşekkür ederim :)

NOT: 2021 yılında birkaç bölüm yayınlamıştım. O zaman okuduğunuz bölümlerle şu an okuyacağınız bölümlerdeki olay, kurgu, karakterler, şehir, mekân ve meslekler tamamıyla değişmiştir. Daha öncekiyle karşılaştırmadan, sıfırdan başlıyor gibi başlayın lütfen.

###

Mahkeme salonundan çıkıp koridoru hızla geçti ve sol taraftaki odasına girip kapıyı kilitledi. Cüppesini çıkartıp askıya astıktan sonra dosyalarını hızla toparlayıp siyah deri çantasına yerleştirdi. Odadan çıkıp kapıyı tekrar kilitledikten sonra deri ceketini üstüne geçirirken mesai saati son bulduğu için yavaş yavaş boşalmaya başlayan koridoru adımlıyor, attığı her adımda topuklu ayakkabısının sesi etrafta yankılanıyordu.

"İyi akşamlar savcı hanım." Diyen kişinin sesiyle gözlerini sol tarafa çevirdiğinde kâtiple göz göze gelip, başıyla selam verirken mimiklerini tebessüm etmeye zorlamıştı.

"İyi akşamlar Fikri Bey!" Adliyeden çıkıp otoparktaki aracına geçerken birçok meslektaşıyla kısaca selamlaştı ve sonunda şehrin akşam trafiğine karıştı. Sıkışan trafikte çantasından zar zor bulduğu telefonunu eline alıp arkadaşını aramaya başladı.

"Ayten!"

"Efendim canım?"

"Akşam birlikteyiz değil mi? Bir değişiklik yok."

"Hayır Aslım, her zamanki yerde güzel bir akşam yemeği yiyip keyfimize bakacağız." Arkadaşının attığı neşeli kahkahayla gülümserken

"Tamam o zaman, görüşürüz." Diyerek telefonu kapattı ve direksiyonu sola doğru kırıp bir süre daha trafikte ilerlemeye çalıştı. Yaklaşık bir saatlik sürenin sonunda kocaman konağın önüne gelmişti.

Güneydoğu Anadolu esintilerini yansıtan konağı her gördüğünde ilk gördüğü günkü gibi hayran oluyor, ihtişamı karşısında dili tutuluyordu sanki. Öyle göz alıcı, öyle güzel bir mimarisi vardı ki yıllar yıllar sonra ülkenin kıymetli tarihi eserlerinden biri bile olabilirdi.

Birgün bu konak müze olur da kapıları vatandaşlara açılırsa, içine girip her odasını gezen insanlar, içeride yaşanan acıların, akıtılan gözyaşlarının da izlerini görür müydü? Kendisine düşman olmuş bazı aile üyelerinin kininin, nefretinin izi kalır mıydı bu duvarlarda? O izleri de görürler ve yaşadığı acıları hissederler miydi?

TUTKUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin