Kupa Kızı ve Sinek Valesi

On Birinci Bölüm; Konsey

Hayatta bazen herkesin bunaldığı, bir şeylerden kaçmak istediği ya da ne yaparsa yapsın bir türlü zevk alamadığı anlar vardır. Böyle anlar, fena anlardır. İnsana rahat nefes aldırmaz. Her şey çok boş ve anlamsız gelir. İçiniz sıkılır. Tabiri caizse duvarlar üstünüze üstünüze gelir. Hatta dört duvarın içerisinde olmasanız bile öyleymişsiniz gibi hissedersiniz.

İşte Matilda Velaryon da tam olarak bunu yaşıyordu.

Bir haftadır görünmez duvarların üstüne üstüne geldiğini hissediyordu.

Genç kız yine öyle hissettiği anlardan birisindeydi. Annesi, Daemon ve Jace yanında bir şeyler konuşuyorlardı ama Matilda onları dinlemiyordu. Daha doğrusu dinleyemiyordu. Aklını, dikkatini bir türlü onlara veremiyordu. Çünkü aklını kurcalayan başka şeyler vardı.

Aemond ile gerçekleştirdikleri şehir gezisinden ve sonrasında Daemon'a yakalandığından beri içini bir kurt yiyordu. Matilda o kurt yüzünden dış dünyadan soyutlanmış gibiydi. O kurdun içini yavaşça kemirişine de engel olamıyordu. Yapabildiği tek şey, o kurdun aklına soktuğu fikirler üzerine düşünüp durmaktı.

"Matilda, beni duyuyor musun?"

Genç kız, yanına oturan Jace'in sesi ile kendisine gelebildiği. Dikkatini genç adama vermeye çalıştı. Gülümsemeye çalışarak ona baktı.

"Evet, duyuyorum." diye yalan konuştu. Ancak bu yalanını hem Jace hem diğerleri anladı.

"Aklın burada değil gibi." diye konuşan kişi bu sefer annesi oldu. Kızına dikkatle bakıyordu şimdi.

Rhaenyra, bir haftadır kızında garip haller olduğunun farkındaydı. Matilda, bir haftadır son derece sessiz ve içine kapanık birisi olup çıkmıştı. Kimseyle konuşmuyor, gerekmedikçe odasından çıkmıyor, kendi kendine düşüncelere dalıyor gibiydi. Rhaenya birkaç kez bir şey olup olmadığını sormuştu ama kızı onu geçiştirmişti. Sarayın içerisinde sıkıldığını söylemişti. Hatta Jace de bunun üzerine saray dışına gezmeye gidebileceklerini söylemişti. Rhaenyra normalde bu fikre karşı çıkardı ama kızının durumu yüzünden gerekli tedbirler alınırsa izin verebileceğini söylemişti. Ancak Matilda kesin bir dille bunu reddetmişti. Kızının hem sarayda çok sıkıldığını söyleyip hem de saray dışında gezmeye gitmemek istemesini garip karşılasa da sesini çıkarmadı. Zaten sonrasında da daha büyük meseleler bir anda patlak vermişti.

Matilda, ne diyeceğini bilemez bir şekilde baktı annesine. Evet, aklı kesinlikle burada değildi. Ancak bunu söylerse bu sefer de annesi ne olduğunu soracaktı. Matilda annesine asla olup biteni anlatamazdı. Zaten kadının arkasından iş çevirdiği için kendinden yeterince utanıyordu.

Matilda'nın gözleri annesininkilerden ayrıldı. Bu sefer de annesinin hemen yanında oturan Daemon'un mavileri ile buluştu kahveleri. Matilda, bir haftadır olduğu gibi yine o gözlere baktığında gerilmişti. Bu bir hafta içerisinde adam onu gerecek ya da üzecek hiçbir şey yapmamasına rağmen ne zaman Daemon'u görse ya da onunla yan yana gelse Matilda geriliyordu.

Matilda, bakışlarını kendisine sakince bakan adamdan çekip tekrar annesine çevirdi ve tebessüm ederek konuşmaya çalıştı.

"Canım sıkıldı biraz. Zaten bu meseleler de son derece can sıkıcı."

Rhaenyra bir şey söyleyeceği sırada Daemon araya girdi.

"Aynen öyle. Mesele yeterince can sıkıcı ve biz bu can sıkıcı meselede ne yazık ki dezavantajlı durumdayız."

Rhaenyra'nın dikkati böylelikle yine Daemon'a odaklanmıştı. Kadının yine sinir tepesine çıkmıştı. Annesi iki gündür bu haldeydi. Her şey bir sabah Beala'dan gelen bir mektupla başlamıştı. Savaşa gidip de dönmeyen Lord Corlys'in akıbeti belli değildi. Sadece adamın yaralandığı biliniyordu. Kendisi yıllardır olmadığı için de onun yerine eşi Prenses Rhaenys Driftmark'ta liderlik yapıyordu. Kurallara göre Eğer Lord Corlys ölürse onun yerine Driftmark lideri olacak kişi Luke olacaktı. Ancak Lord Corlys'in kardeşi olan Lord Vaemond buna karşı çıkıyordu. Driftmark'ın yeni lordunun kendisi olması gerektiğini iddia ediyordu. Neden böyle istediği ise belliydi. Lord Vaemond, onları asla benimsememişti. Adam, gerçek bir Velaryon'un Driftmark'a liderlik yapması gerektiğini iddia ediyordu. Ve ona göre Luke bu standartlara uymuyordu.