Kralın Şehri'ndeki büyük sarayda büyük bir yemek tertip ediliyordu. Büyük salona oldukça büyük bir masa kurulmuş, masanın üstü de hizmetçiler tarafından yemeklerle donatılıyordu.
Bu yemeğin mimarı ise yaşlı ve hasta kral Viserys idi.
Viserys'in bu sabah Kral Eli Otto'dan özel isteğiydi bu. Vaemond'un kellesinin alındığı konseyden hemen önce yaşlı kral bizzat Otto'dan herkesin bir arada olduğu bir yemek düzenlemesini istemişti. Yaşlı kral, bütün ailesini bir arada görmek, onlarla normal bir insanmış gibi konuşup yemek yemek istemişti. Bu sebeple ağrılarına iyi gelen haşhaş sütünden bile içmemişti. Aklını bulandırmak istememişti.
Vaemond'un kellesinin alınmasından sonra fenalaşan yaşlı kral, dinlenmek yerine bu isteğinde ısrarcı olmaya devam etmişti. Alicent ve Rhaenyra başka bir akşamda da yemek yiyebileceklerini söylese de Viserys onları dinlememişti.
Ve şimdi herkes, hazırlanan yemek masanın başındaydı. Hep birlikte yaşlı kralın gelmesini bekliyorlardı.
Matilda Velaryon, sessizce sandalyesinde oturmuş önündeki boş tabağa bakıyordu. Kız çok dalgındı. Kimse ile konuşmak istemiyordu. Bunun nedeni konseyde olanlar ya da sonrasında fenalaşması değildi.
Nedeni, kendisinden biraz uzaktaki adamdı.
Matilda, özellikle o tarafa bakmamaya çalışıyordu. Eğer bakarsa onunla olası bir göz göze gelme durumunu yaşamaktan korkuyordu. Bunu yaşamasının ihtimalini de yüksek görüyordu. Çünkü adamın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.
Aralarındaki konuşmadan sonra, Baela'nın gelişiyle birlikte öylece çekip gitmek zorunda kalmıştı. Aslında Daemon'a yakalanmasını adama söylemekle doğru mu yaptığından emin değildi. Ancak yine de içinden bir yük kalkmış gibi de hissediyordu. Bunu birisi ile paylaşmak bir yana, adamdan günlerce uzak durmasının ardındaki gerekçeli nedenlerden birisini açıklamıştı. En azından şimdi Aemond onu anlayacaktı. En azından adam tarafından bizzat nankörlükle suçlanmayacaktı.
Matilda, önündeki tabağa boş boş bakarken kızın hemen yanında oturan Baela da kıza dikkatle bakıyordu. Kızın dalgın halinin gayet de farkındaydı. Bunun tek nedenini sabah kızın fenalaşmasına yorabilirdi. Ancak arka bahçede Aemond ile ikisini görmüştü. Sör Erryk, Aemond'un kızla kalmak istediğini ve bu yüzden de onu gönderdiğini söylediğini söylemesiyle Baela koşarak arka bahçeye gitmişti. İkisini kavga ederken bulmaktan korkmuştu. Ancak korktuğu başına gelmemişti. Oraya geldiğinde ikisini de konuşurken bulmuştu.
Ne konuştukları hakkında en ufak bir fikri yoktu. Matilda'ya sormuştu ama kız pek bir şey söylememişti. Ancak Baela kızın tavırlarında bir gariplik olduğunun da farkındaydı. Üstelik Baela ve Matilda oradan ayrılırken Aemond'un da kızın arkasından nasıl baktığını görmüştü.
Baela, kızın bu durgunluğunu Aemond'a yormadan edemiyordu. Böyle düşünmesinin en büyük nedenlerinden birisi de şu anda Aemond'un kaçamak bakışlarla kıza bakmasıydı.
Baela, aralarında ne geçtiğini asla tahmin edemezdi. Aklına ilk gelen ihtimal tartıştıkları yönündeydi. Aemond kızın canını sıkmış olmalıydı. Ancak adamın hem kızın ardından hem de şimdiki bakışlarına anlam veremiyordu.
Baela, Matilda'nın kulağına doğru eğildi ve "İyi misin?" diye fısıldadı. Bu fısıldayışı da kızı kendine getirdi. Matilda silkelenerek boş tabağa bakmayı kesti ve kahvelerini kendisine dikti.
Matilda, kibarca gülümsemeye çalışarak "Evet. İyiyim." diye kızı yanıtlamaya çalıştı. Ancak cevabının Baela'yı tatmin etmediğini kızın gözlerinden görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı ve Sinek Valesi
FanfictionHouse Of The Dragon dizisindeki Aemond Targaryen karakteri için yazılmış bir hayali kurgudur. Hikayedeki olaylar diziden ve kitaptan bağımsız ilerleyebilir.