Dördüncü Bölüm; Gerçek

651 52 45
                                    

"Merhaba Aemond. Benim... Matilda."

Yıllar sonra karşılaşan ikili, dikkatle birbirlerine bakıyorlardı. Matilda, adamın kendisini tanımadığını düşünerek bu sözleri söylemişti. Ancak geçen onca yıla rağmen kızın sesini duyduğu anda Aemond'un kendisini tanıdığından bir haberdi. Matilda, dik duruşunu bozmamaya çalışarak sessizce adamı inceledi.

"Çok değişmiş." diye düşündü. Nitekim haklıydı da. Geçen 10 yılda Aemond bambaşka bir delikanlı olmuştu. Uzun boyu, yapılı vücudu, sert yüz hatları ve upuzun platin sarısı saçları ile son derece dikkat çeken birisi olmuştu. Ancak adamın en çok dikkat çeken şeyleri şüphesiz ki yüzündeki siyah bandaj ve yara iziydi. Matilda, geçen yıllarda evrim geçirmiş karşısındaki bu genç delikanlıyı onlar sayesinde hemen tanımıştı. Kızın koyu kahveleri adamın suratında kısa bir süre dolaştı. Adamın yüzünü böyle görmek kıza çok garip hissettirmişti. O an gerçekten adamın gözünü merak etti. Siyah bandajın altında her ne varsa Matilda görmek istedi. Ancak sonra bu düşünceleri kafasından kovdu. Aemond'un gözüne ve yara izine diktiği kahvelerini başka bir yöne çekti. Adamın kendisine dik dik baktığını fark etmemesini umdu. Daha gelir gelmez yanlış anlaşılmak ve olay çıkarmak istemiyordu.

Ancak Matilda'nın uzun süre suratında gezinen bakışlarını Aemond fark etmişti. Zaten fark etmemek için ya tamamen kör olması ya da hiçbir şeyden anlamayan bir aptal olması lazımdı. Aemond, ikisi de değildi. Çok akıllı ve dikkatli bir insandı. Kızın gözünde uzun süre oyalanan bakışları adamın sinirini bozmuştu. Üstelik sadece onunki değil, kızın kardeşlerinin de yüzünü gördüklerindeki ifadeleri Aemond'un onlara duyduğu nefreti daha da arttırmıştı. "Gördünüz mü? Bu sizin eseriniz. Nasıl, beğendiniz mi?" diye sormak istedi. Ancak bunu yapmadı. Karşısındaki Strong çocuklarına kinini belli etmekten asla çekinmeyen bir gülümseme ile bakmaya başladı.

"Matilda, sevgili yeğenim. Hoş geldin."

"Hoşbuldum." diye mesafeli bir sesle yanıtladı adamı Matilda. Adamın bakışlarından da gülüşünden de rahatsız olmuştu.

"Aynı şekilde sizler de hoş geldiniz." diye kızın arkasındaki oğlanları da selamladı. Aemond. Sağlam gözü yine uzun süre Luke'un üzerinde biraz fazla oyalanmıştı.

"Kusura bakmayın, hepinizi tanımakta önce biraz zorlandım. Malum, aradan yıllar geçti. Hepiniz de çok büyümüş ve değişmişsiniz."

"Sorun değil..." diye ne dediğini bilmez bir şekilde konuştu Jace. Aemond, elindeki kılıcını Sör Criston'a verdi ve sonra yeğenlerine doğru birkaç adım attı. Aralarında biraz mesafe bırakacak şekilde Matilda'nın önünde durdu.

"Tabi, sizin beni tanımanız daha kolay olmuştur. Beni görür görmez 'Bu kesin Aemond amcamızdır!' demişsinizdir."

Aemond'un bu sözlerinin altında yatan imayı herkes anlamıştı. Aemond bu sözleri söylerken direkt karşısındaki genç kıza baktı ve dikkatle onun tepkilerini inceledi. Kızın yüzündeki bocalamayı ve iri kahvelerinin yine sol gözünde ve yara izinde dolaştığını gördü. Aemond'un içindeki meraklı bir ses "Acaba ne düşünüyor?" diye sordu. Aemond önce o sese kulak vermedi. Ama ses ısrarcıydı. Merak ettiği şeylere cevap bulmak istiyordu. İstediği cevapları alana kadar da susmak bilmiyordu.

"Acaba gözün ve yara izin hakkında ne düşünüyor? Son konuşmanızda onlar için söylediği şeyleri hatırlıyorsun. Acaba yine aynı şeyleri mi düşünüyor?"

Aemond, meraklı aptal iç sesini dinlemek istemiyordu. Dinlemeyecekti de. Onu dinledikçe siniri daha çok bozuluyordu.

Matilda, adamın yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştı. Böyle kibar davranması hikâyeydi. Bakışlarında, yüz ifadesinde, duruşunda onlara duyduğu nefreti baştan aşağı hissedebiliyordu.

Kupa Kızı ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin