#3

233 28 12
                                    

Yıllar olmuş.

Selamlar.

"Nereden bulacağım bunun sansürsüz halini anasını satayım?"

Atakan gözlerini ovuşturup bilgisayarına bakıyordu. Behzat Ç.ye başlamak istiyordu ama sansürsüz halini bulamıyordu ve yaklaşık bir buçuk saattir bunu takıntı etmiş, her siteye bakıyordu. Google aramasında otuz yedinci sonuca gelmişti ama yoktu.

"Heves ettiğim her şey böyle gidiyor zaten. Kapat, amına koyarım şimdi Behzat Ç'sinin de bilgisayarının da sansürünü koyanın da..."

Sıkıntıdan patlıyordu. Gökhan yeni birisiyle tanışmıştı ve ilk buluşmasına gitmişti. Kendisi ise ot gibi, bilgisayar başından kalkmadan hayatını sürdürüyordu. Artık değişmek için gram çaba sarf etmek içinden gelmiyordu.

İşe başlamıştı. Başlarda güzel gidiyor olsa da yanında çalışan çocukla, patronun yeğeni olduğunu bilmeden kavga ettiğinde, yaklaşık bir ay çalışmış olsa da hiçbir ücret alamadan kovulmuştu. Arayana iş çok diyorlardı ama yoktu işte.

Başvurduğu işler lise mezununu geç, ilkokul mezunlarının dahi çalışabileceği işlerdi ama sürekli kendisine üstten bakılıyordu. Birkaç iş denese de başaramamış, bir süredir üç beş kuruş kazandığı parayla geçiniyordu.

Boşlukta olduğu yetmezmiş gibi geçim sıkıntısı derdine düşmüştü. Kimseye belli etmiyor; ailesine çalıştığını söylerken Gökhan'a, ailesinin para yolladığını söylüyordu.

Belki gurur yapmanın mantığı olmayabilirdi ama elinde kalan tek şey gururuydu. Ondan da ödün vermek istemiyordu.

Pencerenin kenarına gidip üç dal kalmış sigarasından bir dal alıp yaktı. Zamların ardından alamadığı için sigarayı da azaltmıştı.

Pes etmek istemiyordu, güçlü durmak istiyordu. Güçlü durmak değil, güçlü olmak istiyordu. Ama her şey o kadar üst üste gelmişti ki üstesinden gelemiyordu.

Dumanı ciğerlerine çekerken gözleri doldu.

"Şu dünyada hiçbir şey olamadım lan. Hiçbir sikime balta olamadım."  Sesi o kadar güçsüzdü ki her an devrilecek gibiydi.

Karşı apartmanda bir noktaya odaklanmış, orada hiçbir şey olmamasına rağmen gözlerini kırpmadan izliyordu.

Dolan gözlerinden yaşlar aktı. Silmeye tenezzül bile etmedi. Bitmesin diye yavaşça içtiği sigarasının külü mermer zemine düştüğünde boğazından bir hıçkırık kaçtı.

İki elinin avuç içlerini gözlerine yasladı sertçe. Ağlamak istemiyordu artık, çok fazla ağlamıştı.

O sırada kapının açılma sesini duymamıştı. Gökhan, içeriye girip poşetleri mutfağa bıraktığında ceketini çıkarırken balkonda, pencere kenarında oturan oğlana baktı. Gözlerini kısıp anlamaya çalıştığında ağladığını fark etmişti.

İçi bir tuhaf oldu. Atakan'a ağlamak yakışmıyordu.

Ağlarken onu utandırmak istemediği için ceketini eline alıp poşetleri avucuna aldı ve kapıya gitti. Yavaşça açıp dışarı çıktığında aynı yavaşlıkta kapıyı kapattı.

Başka birisi olsa yanına gidip destek olurdu ama Atakan farklıydı. Ağladığını kimsenin görmemesini istiyordu.

Merdivenlere oturup yarım saat kadar bekledi. Atakan kendisini aradığında soğuktan akan burnunu koluyla silerek cevapladı.

"Neredesin?" Sesi fena değildi.

"Yaklaştım yavrum. Alt kapıyı açsana." Doğrulup poşetlerle aşağı indi.

Atakan ||| BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin