#7

16 2 0
                                    

Atakan'ı özlemişim.

Çok uzun süre ara vermişim, hikayede planladığım gidişat değişti büyük ihtimalle. Çünkü b12 eksikliğinden ne planladığımı hatırlamıyorum, kesin değişmiştir.

Hala buralarda mısınız? Umarım birileri vardır.

Keyifli okumalar

"Sonra ben de ona 'Sen kimsin amcık, iki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramıyorsun da edebiyat yapmaya mı çalışıyorsun?' dedim. Ama bir gör, herif bir kudurdu..." Abartı tepkisini hareketleriyle desteklemek için eliyle ağzını kapattı, gözleri kocamandı. "Bir kavga çıktı abi, herifler oldukları yerde mitoz bölünme geçirdi amına koyayım. Üç kişinin ardından otuz kişi falan türedi. Ben tabii tıks, topuk. Çelimsiz olan orospu çocuğu çekti beni ensemden tuttu..." Çayından keyifli bir yudum alan adam sanki Kurtuluş Savaşı'nı anlatıyordu. "Sonra beni bir dövdüler, bir dövdüler. Gözümü açtığımda mevlama kavuştum zannettim, hastane floresanlarıymış. Beyaz da çok itici değil mi, insanı tribe sokuyor." Elindeki tespihi çevirip işaret parmağıyla burnunu sildi. "İki hafta falan kalkamadım ayağa işte. Ee, sende yok mu manitacılık ayakları?"

Atakan konunun bu kadar seri değişmesine şaşırırken ne tepki vereceğini bilememişti. Kendinden daha sorunlu olan biriyle tanıştığı için şanslı mıydı yoksa şanssız mı tam olarak kestiremiyordu.

"Yok. Bıraktım o işleri ben." Yanındaki yeşil gözlü oğlan kendisini izlerken çayını yudumladı.

"Niye be oğlum, yakışıklı çocuksun. Kız olsam kesin verirdim sana."

Gökhan güldü. "Sadece Atakan'a mı?"

"Kıskanma, senin de giderin var. Gerçi ben kesin orospu olurdum. Yüce Rabbim biliyor da veriyor işte. Halimize bin şükür."

Atakan gülmekten ağrıyan çenesini ovarken Gökhan'a baktı. Her ona bakışında yeşil gözlerle temas etmek içinde değişik hisler uyandırıyordu. Başını çevirerek kaşlarını kaldırdı ve hem gülmekten hem de saçma sapan kalp atışlarından kurtulmak için nefes aldı. "Siz.." diyerek bakışlarını Gökhan ve arkadaşı Timur arasında dolandırdı. "Ne zamandır tanışıyorsunuz?"

"Sekiz yıl oldu herhalde."

"Ama sor bakayım bu ibneyle yılda kaç kere görüşüyoruz?" diyerek öne eğilen Timur, Atakan'ı kıllandırmıştı.

Yönelimini bilip aşağılamak için söylemiş olamazdı herhalde. Erkeklerin sıradan hitap şekillerinden biri olmalıydı.

"Ben temas halinde olmayı sevmiyorum kardeşim." dedi Gökhan. Sırıtarak bir sigara yaktı.

Timur ise gözlerini büyüterek doğrulttuğu işaret parmağını Atakan'a doğru salladı. "Ulan bu çocukla ne zamandır tanışıyorsun da beraber yaşıyorsunuz, teması onunla mı seviyorsun puşt?"

Atakan gözlerini Gökhan'a çevirdi. Gökhan da ona. "Evet." dedi yeşil gözlü oğlan.

Şüpheyle öne eğilen sarışın çocuk Atakan'a dikkatle bakıyordu.

Olmayan bir şey için şüphelenemez diye düşünen Atakan tedirginlikle Gökhan'a baktı.

"Bak hele. Siz..."

Yutkundu. Kahve gözleri büyüyerek tekrar yeşillere döndü ve yeşil gözlü oğlanın durumdan nasıl keyif alarak sırıttığını görünce algılayamadı.

"... Eve karı mı atıyorsunuz?"

"Biz?" dedi ve sustu. Ne yani, sekiz yıllık arkadaşının yönelimini bilmiyor muydu? Gökkuşağı dövmesini de mi hiç sorgulamamıştı? Nasıl bir durumun içindeydi şu an amına koyayım?

"Eve karı kız atıp seni çağırmadık diye kudurma piç. Ayrıca bizim evimiz kerhane mi?"

"Ne bileyim... Aksiyon varsa beni çağırmazsanız gücenirim."

Gökhan tavana bakarak kahkaha attı. "Evdesin oğlum işte, karı kız görüyor musun? Eve seni attık. Çerezini ye çayını iç, boş yapma."

"Kovsaydın piç. Zaten çayı dayadın çişim geldi. Dışarda olsa white chocolate mochalar için ağlarsın, evde misafirine çay. Neyse, tuvalet nerede?"

Atakan eliyle işaret etti. "Koridorda ilk sol kapı."

"Eyvallah." Kalkıp elindeki cips baharatını üzerine sürerek ilerledi.

Gökhan arkasından baktığı arkadaşına güldü.

"Pislik herif."

"Gökhan..." dedi Atakan. "Bilmiyor?"

"Bilmiyor tabii ki."

Atakan kaşlarını kaldırarak ayağa kalktı ve kendine bir çay daha doldurdu. "Kendini bana öyle bir tanıttın ki herkes seni benim bildiğim gibi biliyor sanıyorum. Her gün bambaşka yanına tanık oluyorum."

"Nasıl biliyormuşsun beni yavrum?" Oturan oğlanın yanağından makas aldı.

Atakan kapıya göz gezdirip tehlike olmadığını fark edince Gökhan'a döndü. "Bildiğin doğru zaten herkes tarafından doğrudur ya da ne bileyim... Sen busun ve seni bu şekilde kabul etmeyenle muhabbete dahi girişmezsin. Ya da en kötü kendini açıklayıp karşındakini ikna edersin."

"Öyle mi yaparım?" Gülüşünü saklamak için dudağını ısırdı yeşil gözlü oğlan. Karşısında yakalanma korkusu olan, etrafa yavru köpek gibi tedirgince bakan oğlan ciddi olmasını engelliyordu.

Korkması gereken bir şey yoktu normalde, yakalansa dahi bir şey olmazdı. Yılda birkaç kez görüştüğü arkadaşını herhangi bir nedenden kaybetmek Gökhan'a koymazdı. Zaten dışarıdan bakıldığında Atakan'lar aralarında çekim harici elle tutulur bir ilişki de halihazırda yoktu. Atakan'ın kendi kendine yarattığı kaostu Gökhan'ı eğlendiren.

"Ne diyorsun abi ya..." Yeşil gözlerde eğlenen ifadeyi gören Atakan sinirlenerek paketten bir dal aldı. "Eğlence malzemen miyim ben senin?"

"Öylesin. Şu hayatta senin mimiklerini izlemek kadar keyif veren bir şey daha yok."

Bakışlarını Gökhan'a çevirdi. Yine güler diye beklemişti ama oğlanın bakışları yutkunmasına sebep olmuştu. Kapıya bakıp ellerini dizlerine indirdi, bakışlarını küllüğe çevirip elinin terini dizine sildi. Camdan dışarıya baktı.

"Sonra benimle eğlenme, ben senin eğlence malzemen miyim diyorsun. Seni utandırmak, sinirlendirmek hoşuma gidiyor."

"Ne utanması?"

"E niye bakmıyorsun bana?" Kemikli parmaklarıyla Atakan'ın çenesine temas edip yüzünü kendine çevirdi. "Ne oldu? Bakınca heyecan mı yapıyorsun?"

Atakan bugün seksen yedinci kez yutkunarak kapıya baktı. Ancak yanağını okşayan parmakla bakışlarını Gökhan'a çevirdi ve daha da çekemedi.

Gökhan'ın göz odağı kendisinin dudaklarıydı.

Ananı sikeyim dedi içinden. Şu an hiç ama hiç iyi değildi.

Ananı sikeyim.

Duyduğu adım sesleriyle ilk toparlanan Gökhan oldu ve elini oğlanın çenesinden çekerek oturuşunu düzeltti. Atakan ise bakışlarını ondan çekemiyordu.

Ananı sikeyim, içinden tekrarlayıp duruyordu.

"Bir işemişim, olay. Sen de iki kilo ben diyeyim beş. Abartısız beş dakikadır işiyorum. Sizin en uzun işeme süreniz ne kadar lan?" Timur'un bakışları alık alık bakan Atakan'a döndü. "Buna ne oldu? Ben yokken yiyiştiniz mi, babası mı çıktın amına koyayım? Bu nasıl bir kitleniş?"

Atakan masaya tutunarak aceleyle kalktı.

Tuvalete gidip kapıyı kapattı. Soğuk suyu açıp yüzünü yıkadı. Yeterli gelmeyince tişörtünü çıkardı, eşofmanını ve baksırını da. Duşa girerek kafasından aşağı soğuk suyun akmasına izin verdi.

Bedeni yanıyordu.

Avucunu kalbine götürdü. Kalp atışları avucunu dövüyordu. Hayatında hiç bu kadar aptala dönmemişti.

*******

Seviliyorsunuz <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 10 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Atakan ||| BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin