yine smut yazmadım 😎
-------
"soobin-ah, demek buradasın." wonyoung'ın sesiyle birlikte bakışlarım narin bedene çevirilmişti. basit bebek mavisi bir elbise, at kuyruğu saçları ve tatlı makyajı ile çok iyi gözüküyordu. yeniden anlamıştım wonyoung'ın neden o kadar popüler olduğunu. "hoş geldin wonyoung-ah, otur lütfen." karşımdaki sandalyeyi işaret ettim. "çok bekletmemişimdir umarım, trafik çok fazla vardı." mahçupça dediği şeyden sonra başımı iki yana salladım. "aksine yeni gelmiştim."
hemen sohbet açılmaya başlamıştı, wonyoung gerçekten çok sosyal biriydi. hemen bir konu başlatıyordu. iki dakikada aramızda koyu bir sohbet olmuştu, çok samimi bir şekilde davranmıyordum ama o sanki bunu yapmamı çok siklemiyor gibiydi. sohbetimizin arasına garson ne istediğimizi sormak için daldığında bakışlarımı wonyoung'a yönelttim. "ne istersin?" biraz önündeki menüye bakıp gülümsedi.
"ben sanırım tteobbokki alacağım. sen?" tteobbokki. yeonjun'un en sevdiği yemeklerden biriydi. her bir yere gidişimizde tteobbokki sorardı. birkaç sene önceden dans kursuna da gidiyordu, onu her kurstan aldığımda ondan yememiz için bana kur yapardı. aklıma geldiğinde gülümsedim. niye aklıma yeonjun geliyordu onu da anlamış değildim bile.
"ben de. ben de aynısından." garsona söylediğimde tekrardan wonyoung'a dönmüştüm. yemeklerimiz gelene kadar yine bir sohbete dalmıştık. ortak derslerimiz, arkadaşlarımız, hobilerimiz derken bayağı bir zaman geçmişti. aşırı eğlenceli biriydi, mizah seviyesi beni bile güldürmeyi başarmıştı. "gerçekten mi? bir şeyi de yapama chris!"
buraya gelmesen, beni rahat bıraksan olmazdı choi yeonjun.
"yeonjun senin yakın arkadaşındı, değil mi?" meraklı bir şekilde konuştuğunda başımı 'eh' anlamında salladım. "öyleydi ama şu sıralar çok konuşmuyoruz." wonyoung'ın meraklı bir şekilde gözleri açıldı. bu durum tuhafıma gitmedi değildi. neden bu kadar ilgilenmişti anlamamıştım. "chris yüzünden mi?" bu kadar ilgili olması beni şüphelendiriyordu. "niye bu kadar merak ediyorsun bunu?"
"haddimi aştıysam özür dilerim, sadece konu bulmaya çalışıyordu-" wonyoung'ın sözü yarıda kesildi. arkamda bir şeye odaklandığını fark ettiğimde refleks olarak ben de arkama döndüm. gördüğüm şeyle bir küfür savurmuştum. "hey wonyoung ve soobin, nabersiniz?" chris'in sesiyle kızgın bakışlarımı ona yönelttim. yemin ederim bu adam kendi canıyla oynuyordu, onu öldürmeme ramak kalmıştı. arkasındaki yeonjun ise ayaklarına bakarak yürüyordu bizim masaya. "oturabilir miyiz?"
"hayır." sert ses tonumla birlikte afallamıştı chris, yeonjun ise benden bu hamleyi bekliyor gibiydi. "soobin-ah, bu kadar kaba olma. lütfen chris, oturabilirsiniz." yeonjun'a değdi gözlerim, gergin bir şekilde chris'in kolunu çekiştiriyordu. "chris, burada oturmasak olmaz mı?" chris onu dinlemeyerek wonyoung'ın yanına oturmuştu. histerik bir gülümseme yayıldı dudaklarımda, bana tercih ettiği kişi onun fikirlerini bile önemsemiyordu. yanımdaki sandalyeyi çekti, oturdu.
"ee, ne yapıyorsunuz? randevu mu yoksa?" yayık yayık konuşurken bakışlarımı ona yönelttim. wonyoung benim yerime cevap vermişti sorusuna. "hayır, sadece daha iyi tanımak adına yemeğe davet ettim." ortamda kısa süreli sessizlik oldu. bakışlarım christeydi. yeonjun'un hayatındaki yerimi kısa sürede doldurması mı yoksa chris'in yeonjun'a değer vermediğinden emin olmam mıydı beni bu kadar kinlendiren? belki her ikisi de. chris ona bakmayı bile hak etmiyordu.
"şu sıralar yeonjun ile çok yakın gözüküyorsunuz." yeonjun ağzını araladı, konuşacakken yine chris tarafından kesilmişti sözü. "yakınız." elini yeonjun'un masadaki elinin üzerine koydu. neden bilmiyorum, kanın beynime sıçradığını hissediyorum. ve yine neden bilmiyorum ama böyle hissedenin sadece ben olmadığını düşünüyorum. o sırada yeonjun şaşkınlıkla bakarken elini çekiyor. "takılıyoruz, diyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can we just be fuckbuddy? // yeonbin
FanfictionTW!! cinsellik Choi Soobin ve Choi Yeonjun en iyi arkadaşlardı. tek bir gecenin, yaşama nedenlerini değiştireceğini nereden bilebilirlerdi? a disneyhouse fanfic.