bölüm 17

1.8K 165 77
                                    

60 yorum sınır

🕊💜

Uraz oğlunu son 1 aydır olduğu gibi bugün de Eralp'e teslim edip işe gitmişti. Eralp ise zaten Fıratın eve nadir gelmesiyle bu durumdan memnun minik Ash'e bakıyordu.

Evet, adı annesinden dolayi yabancıydı. Sarhoşluk beraberinde bir çocuk da getirebiliyordu canım, bunlar absürt şeyler değildi. Uraz yanında bir kadın olmadan oğluna epey iyi bakıyor, Eralp'in hayranlığını kazanıyordu.

"Ash bunu da ye hadi güzelim. " Eralp'e çok alışmış olan oğlan çekingenliğini üzerinden çoktan atmış çirkefliğini konuşturuyordu çoğu zaman.

Tabağı ısrarla itiyor, çikolata istiyordu. Evde babası kesinlikle izin vermiyor zararlı olduğunu söyleyip duruyordu ama Eralp amcası öyle mi! Arada izin veriyordu ona. O da afiyetle çikolata yiyordu.

"Çikoyataaaa!" Eralp ofladı, kesinlikle en başında vermemeliydi. "Olmaz, baban bana kızıyor sonra."

"Yayancı kışmıyo, şefiyo şeni. " duyduklarını bir an algılayamadı Eralp. İyi anlaştıkları için Ash de öyle düşünmüştü sanırsa.

"Ama ya kızarsa?!" Kaşıktaki patates püresi hala duruyordu ve soğumuştu. "Beynde ona kışarım. " Kaşlarını çatarak sert sert bakıyordu.

Eralp gülümsedi, o da baba olmak isterdi. Fakat eşcinsel olduğu için bu ihtimali hep göz ardı etmişti.

Ash'le uğraşırken telefonu çaldı. "Efendim?"

"Merhaba Eralp bey, istediğiniz sonuçlar geldi. Helin hanımın karnındaki çocuk Fırat beye ait." Eralp olduğu yere çöktü.

İki hafta önce karnı burnunda bir kadın gelip sevgilinden hamileyim demişti ve Eralp inanmak istemese de test yaptırarak sonucu öğrenmek için elinden geleni yapmış, Fırat'tan örnek almıştı.

Bebek Fırat'tandı.

Acı gerçekle yüzleşmenin onu bu kadar yıpratacağından habersiz böyle bir şeyin olmayacağını düşünüyordu. Fırat ona göre arada başkalarıyla takılan ama kendisine aşık bir adamdı.

Hatalarının hepsini kendi kendine affetmişken bu çok fazlaydı işte.

"Teşekkürler, iyi günler."

"İyi günler efendim."

Bu kadardı.

Akşama kadar melankolik ruh haliyle Uraz'ın gelmesini bekledi Eralp, önce Ash'i teslim etmeli, daha sonra Fırat'la konuşmalıydı.

"Eralp kötü gözüküyorsun, resmen rengin atmış. Ash mi üzüyor seni yoksa? Ben özür dilerim." Cidden mahçup hissediyordu.

"Hayır asla, Ash mükemmel bir çocuk. Sevgilimle sıkıntılarım var da." Genel olarak yaşadığı her şeyi anlatmıştı Uraz'a.

"Problem ne? Yani irdelemek istemem tabii ama kötü görünüyorsun. " Uraz her zaman gözlerinin içi gülümseyen bu adamı neyin üzdüğünü merak ediyordu.

"Dedim ya DNA testi için örnek verdim Fırat'tan alıp da. Bebeğin babası Fıratmış. Ne yapacağımı bilmiyorum, bu akşam konuşup evden ayrılabilirim." Uraz sıkıntıyla nefes aldı.

Eralp gibi birini nasıl bir gerizekalı aldatır ki diye düşünüyordu içten içe. Etrafına neşe saçan ve gayet nahif bir kişiliğe sahip birini ne diye aldatır ki insan?

"Eralp yanlış anlamazsan bir şey diyeceğim sana ben? Buraya önemli bir ameliyat için geçici olarak geldim aslında biliyorsun. "

Başını salladı Eralp "Biliyorum. "

"Normalde Ankara'da yaşıyorum. Sana evin anahtarını vereyim, eğer evden ayrılırsan direkt Ankara'ya git. Orada kal ben gelene kadar, sonra gitmek istersen gidersin, kalmak istersen de ev arkadaşım olmuş olursun."

Bu beklenmedikti.

"Ben.. Ben bilmiyorum Uraz. Çok teşekkürler, yani kimse yapmazdı böyle bir şey. " Uraz gülümsedi ve kucağında mışıl mışıl uyuyan oğluna baktı.

"Kimse de senin yaptığını yapmazdı. " Eralp utançla eğdi başını, Uraz cidden iyi bir adamdı, insana varlığıyla bile güven veriyordu.

"Tamam, gelip anahtarı alırım senden yarın." Uraz kocaman gülümsedi ve Eralp'in koluna dostça dokundu. "Her şey güzel olacak. Yeter ki inan."

Eralp ise burukça tebessüm etti. O inancını yitirmişti. İkili kapı önünden evlerine dağıldıktan bir kaç saat sonra eve Fırat geldi.

Önce elini yüzünü yıkadı, ardından hiçbir şey yokmuş gibi yemek yedi. "Fırat, konuşmamız lazım."

"Konuş hayatım." Maç özetlerine bakıyordu aynı zamanda.

"İki hafta önce bir kadın geldi. Konuştu benimle, senden hamile olduğunu söyledi karnı burnunda bir şekilde. Inanmayıp test yaptırdım ve babası sen çıktın Fırat."

Fırat oturduğu yerde doğruldu. "Helen mi geldi buraya?"

"Ne? Fırat sizin aranızda ne vardı? Bak şuan olanlara inanamıyorum. " sıkıntıyla derin bir nefes aldı Fırat.

"Bir süredir oldu bir şeyler. Eralp Helen'e bir şey yapmadın değil mi? Onun bir kabahati yok. " inanılmazdı.

"Inanilmazsin, gerçekten sana inanamıyorum. Hani beni seviyordun? Hani aşıktın? Biz kaç yılı devirdik Fırat beni nasıl bu şekilde aldatırsın?" Eralp çok büyük bir hayalkırıklığı yaşıyordu.

Bu şehre Fırat için gelmişti.

"Eralp evde arkadaş gibiyiz, benim de erkek olduğumu unutuyorsun. Kaç yaşında adamım hala senin hazır olamamanla uğraşıyorum. Bana güvenmemek senin suçun." Fırat tam bir hayalkırıklığıydı.

"Şimdi de suçu bana mı atıyorsun? Birbirini seven insanlar için birlikte olmak önemsizdir Fırat. Neden tam tersini hissettiriyorsun bana. Hayat senin belinin altından mı ibaret yani?" Fırat bu konuşmayı yapmak istemiyordu.

"Eralp konuşmaya gerek yok, olan oldu. Hiçbir şeyi geri döndüremem. Bak o kadınla da yaşamayacağım, çocuğuma babalık yapacağım bu yaştan sonra. Yapmam gereken de bu zaten, bence hepimiz kendi yolumuza bakalım. "

Eralp ortama histerik bir gülüş koyuverdi.

"Boş bir çabasın." Daha da bir şey demeden eşyalarını toplayarak çıktı evden. Uraz'ın evine geldi önce. Orada Uraz'ın kolları arasında bir kaç saat ağladıktan sonra yine Uraz'ın ayarladığı bir otele gidip sabaha kadar düşündü Eralp.

Ankara onu bekliyordu artık.

Bu şehir ona zehirdi.

💜🕊🌿🕊🌿🕊💜

Bölüm nasıldı???

Bakalım eralpi nasıl bir hayat bekliyor

Sizi seviyorum 🌿💫


Kazanırsam Kaybedersin(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin