perfect marriage ✓

25

Krystal
Jimin
O
Geri dondu

Jimin
Nasil simdi

Krystal
Yıkılmıs
Omzumda agladi
Sakinlestirmeye calistim onu ama
Pek ise yaramadi
Odasina girdi
Ne girmeme izin veriyor ne de kendisi cikiyo

Jimin
Yalniz birak simdilik onu
Dusunmeye ihtiyaci oldugunu biliyorsun

Krystal
Ben bir karar verdim jimin
Eger ikimiz de birbirimizin gitmesine izin veremiyorsak
Gitmesine izin verecek kisi ben olacagim
O yapamiyorsa ben yapmaliyim

Jimin
Ayrilacak misin ondan?
Krystal
Taehyung sensiz yapamaz

Krystal
Ona iyi gelmiyorum
Bunun farkindayiz
Belki biraz uzulecegim ama
O mutluysa
Gerisi onemli degil
Hic onemli degil

Jimin
Diyecek bir sey bulamiyom gercekten
Tek dilegim ikinizin de bu kararindan sonra mutlu olmasi
Mutlu olun
En cok sen mutlu ol krystal|
[Görüldü]

•

"Taehyung! Konuşmamız lazım. Ya sen çıkarsın o odadan ya da ben gelirim oraya." Krystal tırnaklarını avuç içine bastırırken canı her ne kadar yansa bile umursamadı. Gergindi. Sevdiği adamın gidişini izleyecekti bu güzel gecede.

Krystal, onu kurtaracaktı.

Hiçbir cevap alamadığında kapıyı açtı ve içeri girdiğinde Taehyung'u sessizce ağlarken gördü. Şaşırmıştı. Taehyung'u uzun zamandır tanımasına rağmen ağlarken iki defa görmüştü onu sadece.

Taehyung bir alfaydı. Toplumun ona dayattığı gibi sert olmaya çalışırdı hep. Alfalar güçlüydü, ağlamazlardı. En azından o belli bir zamana kadar böyle zannediyordu. Ağlamazdı o yüzden. Tutardı kendini bir şekilde. Ancak şu an dayanamıyordu. Ruh eşi onu reddetmişti. Sevgilisinin kollarında, ruh eşine ağladığı için o kadar utanıyordu ki.

Bencillik yaptığının farkındaydı. Krystal'ı düşünmediğinin farkındaydı. O, bu mahvettiği zavallı kadını bırakmak istiyordu. Onu özgürlüğüne kavuşturacaktı. Kendisi gibi biriyle olmamalıydı ki. Ruh eşi olan bencil bir alfayla olmamalıydı.

Krystal, Taehyung'a baktı. Ne yapacağını bilemedi. Sarılmak istiyordu deli gibi ama bu fikir ona garip gelmişti. Taehyung'a sarılma fikri ona garip gelmişti. Vay canına. Hiç böyle hissedeceğini bilmiyordu. "En başından beri biliyordum." dedi Krystal. "Neyi?" dedi Taehyung hıçkırıklarının arasında. "Sana, onu unutturacağımı söylemiştim ya. Sana yalan söyledim Taehyung. Ben o gün ilk kez yalan söyledim sana. Biliyordum ki deli gibi seviyordun onu. Unutamayacaktın da. Ben..." duraksadı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. "Beni sevmeyeceğini biliyordum Taehyung. Sen her zaman arkadaşın olarak gördün beni."

"Kızgın değil misin?" Taehyung ağlamayı kesmişti ancak yine de titriyordu. "Ona gittiğim için." Krystal acı bir şekilde gülümsedi. "Hayır." dedi. "Ben seni seviyorum Taehyung. Sana sahip olmak değildi hiçbir zaman istediğim. Ben seni sevdiğim için yanında olmak istedim. Güldüğünde ne kadar mutlu oluyorum, bir bilsen."

Krystal, Taehyung'un yanına adımladı. O da Taehyung gibi yatağın üstüne oturdu. "Gitmek istiyorsun. Gitmemi istiyorsun. Mutlu olmadığını da biliyorum. Gitmemek için hiçbir sebebimiz kalmadı gibi artık." dedi hafifçe gülerek. "Jungkook'dan kaçamazsın. Senin kaderin o çocuk. Biliyorsun."

"Reddetti beni. Kaçan ben değilim." Krystal ayağa kalktı, terleyen ellerini pantolonunun üstüne sürttü. Hâlâ gergin hissediyordu. "Onunla konuş Taehyung. Duygularını daha derinden anlat. Ne kadar güzel sevdiğini biliyorum. Sevgin fazla saf senin. Eminim o da yola gelir." Krystal kendini hazırladı. Söyleyeceklerini tarttı son kez. "Gidiyorum ben artık. Bunun ne demek olduğunu biliyorsun." Taehyung başını salladı. "Ayrılıyorsun benden."

"Arkadaş olarak görüşebileceğimizi umuyorum." Krystal'ın gözleri doldu. Taehyung bunları görmesin istedi. Yerin dibine gireyim de görmesin bu çaresiz halimi diye düşündü.

Ardından Krystal ikisini de şaşırtacak bir hareket yaptı. Onu gördüğünden beri yapmak istediği şeyi yaptı. Sarıldı Taehyung'a. Gitmesi gerektiğini bile bile. Çekmedi kokusunu içine. Özlemek istemiyordu onu. Fısıldadı. "Teşekkür ederim Taehyung. Bana hissettirdiğin her duygu için minnettarım."

Taehyung da sarılışına karşılık verdi. Gözyaşları yanaklarından süzülürken ikisi de bunun bir veda olduğunun farkındaydı.

Oylar neden bu kadar dusuk😪