31'

4K 275 52
                                    

Yorum atin arkadaslar🥺💫
Merak ediyorum ne dusundugunuzu🤭
O zaman baslayalim😝

Jungkook, bir kendine bir de elinde tuttuğu kokusuyla karışmış kıyafetlere baktı. Bunları Taehyung'a vermek için gelmişti. Acı içerisinde olduğunu tahmin ettiği alfanın, ruh eşinin yani kendisinin kokusuna ihtiyacı olduğunu biliyordu. Ruh eşi ne kadar inkar etse de ona muhtaçtı. Bu nedense Jungkook'u mutlu ediyordu.

Taehyung'un evinin önüne geldiğinde derin bir nefes aldı. Heyecanlı mıydı? Biraz. Neden heyecanlandığını bilmiyordu. Birkaç saniye kendini sakinleştirmeye çalıştı. İşe yaramadığını fark ettiğinde daha fazla zaman kaybetmemek için pek de düşünmeden zile bastı. Kapının açılması kısa sürse de ona bu süre uzun gelmişti.

Kapı açıldığında uyumak üzere olduğu belli olan Taehyung ile gözleri kesişmişti. Taehyung şaşırmıştı, gerçekten de geleceğini düşünmemişti. "Merhaba." dedi Jungkook. Taehyung'un bu şaşırmış halini gördüğünde büyük bir gülümseme sundu ona. "Geleceğimi söylemiştim."

Taehyung ruh eşini inceledi kısa bir süre. Şimdiye kadar gözüne hiç bu kadar hoş gelmemişti. Kızgınlıktan dolayı olduğunu düşündü. Evet, evet. Kesinlikle o yüzdendi. Düşüncelerinin arasından ayrıldı ve Jungkook'a baktı. Aniden yutkundu. "Gelmene gerek yoktu. Bugün son günüm zaten. O kadar ağır değil." Gülümsedi o da. "Hem alfayım ben. Kızgınlıklarımızın bir omega kadar ağır geçmediğini biliyorsun."

Jungkook'un yüzü düşerken Taehyung gözlerini kıstı, endişeyle baktı karşısındaki alfaya. "Sorun ne?" Taehyung'un zihninde, Jungkook ve annesinin yaşadığı konuşma dönüyordu. Aralarındaki sorunun ne olduğunu bilmiyordu ve bunu deli gibi sormak istiyordu ama Jungkook'un kendisini terslemesinden korkuyordu. Sonuçta birbirlerini daha yeni yeni tanıyorlardı.

Jungkook gülümsedi. "Beni içeri alırsan emin ol daha iyi olacağım." İçeriye girmek için bir adım attığında Taehyung onu durdurdu. "Hayır! Giremezsin." Jungkook kaşlarını çattı. "Hadi ama! Neden?" Taehyung boğazının düğümlendiğini hissetti. Ona asıl sebebi açıkça söylemek istemiyordu.

Hem tanrı aşkına kendisi kızgınlıktaydı ve ruh eşi karşısında duruyordu. Her şey normalmiş gibi davranıyordu. Acaba kurdu feromonlarımı hissetmiyor mu diye düşündü çünkü kendi kurdu onu çok zorluyordu. Jungkook'un kokusuna ihtiyacı vardı. Kurdundan bunun için nefret etti. Her kızgınlıkta bunu isteyemezdi ki ondan.

"Olmaz Jungkook." Taehyung anlamaz bakışları üstünde hissetmeye devam ediyordu. "Olmaz." Jungkook sevgili ruh eşinin ne yapmaya çalıştığını anladığında sırıttı. "Feromonlarından etkilenmemden mi korkuyorsun alfa?" Jungkook, Taehyung'un üstüne doğru yürüdüğünde Taehyung bir adım geri attı.

Jungkook elini ileriye doğru attığında Taehyung'u köşeye sıkıştırmıştı. Bir adım daha geri atarsa ya kapıya çarpacaktı ya da düşecekti. "Ne yapıyorsun Jungkook?" dedi ona anlamsız gelen heyecanla sesindeki. Sırıtmaya devam ediyordu Jungkook. "Ne yapıyorum?" Boştaki eli ile açık olan kapıyı kapattı. Taehyung artık kapı ile onun arasındaydı. "Eğer istemiyorsan girmem içeri." Başı eğik olan Taehyung'un gözlerini görebilmek için çenesini kavradı ve hafifçe yukarı kaldırdı. "Ancak içeride çok güzel şeyler konuşabiliriz."

Bu kadar yakın olmalarından mı yoksa Taehyung'un kızgınlıkta olmasından mı bilinmez ama ikisinin de birbirlerine karşı hissettiği çekim inkar edilemezdi. Etraftaki seslere sağırlardı. Birbirlerine odaklanmışlardı. Zaman durmuştu ve onlar için bile akmıyordu.

"Çok güzelsin." Jungkook'un sözleri Taehyung'un kalbinin hızlı atmasına sebep oluyordu. "Farklı bir güzelliğin var." Taehyung ne diyeceğini bilemedi. O böyle biri değildi. İlk kez ne diyeceğini bilemiyordu heyecandan ve bu onun için garipti.

perfect marriage ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin