8- Kanadalı.

576 59 178
                                    

Hürkan ve Emre, birbirlerinde soluklanmayı daha yeni bırakmışlarken, Hürkan gözlerini açmaya çok korkuyordu.
Emre'nin nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordu bu yüzden içini bir endişe kaplamıştı. Ya kötü bir tepki verirse, ya her şey daha da kötüye giderse diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu.

Emre ise gözlerini zorluklara açarak dibindeki yüze bakmıştı. Ne diyeceğini ne yapacağını bilemeden öylece Hürkan'a bakarken ellerinin titrediğini hissetti.
Aynı tempoda kalbi de titriyordu, az önceki anı tekrar yaşamak için verebileceği çok şey vardı. O an nasıl bakıyordu Hürkan'a, bilemiyordu ama Hürkan gözlerini açtığında bu yüz ifadesini beklemiyordu.

Emre'nin gözleri dolmuştu ve ne diyeceğini bilmez bir şekilde bakıyordu. Hürkan bu manzara karşısında kalbinin sıkıştığını hissetti. Onu rahatsız mı etmişti, ya da Emre'nin hoşuna gitmemiş miydi?

Emre ise tam tersini düşünüyordu, çok güzeldi. Asla bıkmayacağına emin olduğu o dudakları tekrardan öpmek ve nefesinin böyle boşa gitmemesini istiyordu. Ondan uzak durduğu her saniyesi zaman kaybı gibi geliyordu.

Hürkansa, bu bakışları tamamıyla yanlış anlamış olmanın getirdiği suçlulukla hızlıca konuştu.

"Emre ben..."

"Ne?"

Emre, Hürkan aniden sessizliği bozunca irkilerek kaşlarını çatmıştı. Hürkan ise bu kaş hareketini Emre'nin sinirlenmesine bağlayarak yapmaması gereken, daha doğru söylememesi gereken o cümleyi kurmuştu.

"Özür dilerim ben...aniden oldu."

Emre, anlamaz bakışlarını Hürkan'a atmaya devam ederken, Hürkan beklemeden devam etmişti.

"Nasıl yaptım bilmiyorum, Emre..." Dedi, Emre'nin ellerine uzanırken. Emre, ellerine değmek üzere olan elleri reddederek geriye adımladı.

Neden özür diliyordu?
Sorun neydi?
Yanlış bir şey mi yapmıştı Emre?

Emre'nin aklından geçenler buydu ama bunun yanı sıra Hürkan'ın aklından da;

Benden nefret edecek.
Dokunmak bile istemiyor.
Büyük bir hata yaptım..

Düşünceleri geçiyordu. Aslında her biri yanlıştı ama ikili olaya başka yönlerden baktıkları için bir çıkmaza sürükleniyorlardı.

"Olmamış varsayalım." Dedi Hürkan.

Bu cümle Emre'nin beyninin içinde tekrar ederek duvarlara çarpıyordu. Kafasına muazzam bir ağrı girmişti ve gözleri yanıyordu.
'Ne demek olmamış varsayalım?
Hepsi bir hata mıydı ona göre?' şimdi de aklından bunlar geçiyordu Emre'nin.

Belki de orada kalarak Hürkanla biraz daha konuşsaydı her şey tatlıya bağlanırdı. Ama her hikayenin sonu güzel bitmezdi. Bu hikaye de böyle mi bitecekti yani?

İkisinin de aklında binlerce soru işareti.

Emre, titrek bir nefes verdi dudaklarından. Hürkan, Emre'nin gözlerine bakacak cesareti bulamıyordu kendinde.

"Özür dilerim Emre amacım sana böyle hissettirmek değildi. Sadece, bunu yaşanmamış sayalım. Olmaz mı?"

Vicdansız gibi cümlelerine devam ederek yaralıyordu Emre'nin kalbini. Ama kalbi yaralanan tek Emre değildi. Hürkan, Emre'nin beğenmediğini, rahatsız olduğunu düşündüğü için bunları çıkarıyordu ağzından.

Yoksa nasıl bile isteye üzerdi onu?

Emre, ağlamamak için güçlü durmak zorundaydı. Zorluka yutkunduktan sonra kendini toparladı.

Çoban Yıldızı - Mengola √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin