3.bölüm

89 14 0
                                    

🖤

Herzamanki gibi harika geçen denemenin ardından elimde kalan kitapçıkta işaretlediğim cevaplara göz atmaya başladım herzaman oturduğum okulun arka kısmına doğru konumlandırılmış bankta. Bir yandan da kantinden aldığım çayımı yudumluyordum. Yanıma birinin oturduğunu farkettiğimde hemen kim olduğuna bakmak için kitapçıktan kaldırdığım bakışlarımı yanımdaki parfümü rahatsız edecek derecede ağır olan yüze çevirdim. Ateş'le aynı sınıfta olan Yelda ise asla görmeyi beklemediğim bir yüzdü. Ateş'in bir dönem takıldığı kızlardan sadece bir tanesi...

Sesimi çıkarmadan tekrar bakışlarımı kitapçığıma çevirdim ama uzun sürmedi soru cümlelerinin üzerinde dolaşmaya başlayan bakışlarımın gezintisi.

"Adın neydi senin?"

Kendinden emin, karşısındakini küçümseyen tavırdaki sorusuna fısıltıdan hallice sesimle cevap verdim. "Zehra."

"Ateş'le aranda ne var Zehra?"

"Ateş'le mi? Onu nerden çıkarttın?"

"Bir süredir sürekli bir arada görüyorum sizi."

"Sadece ders çalışıyoruz."

"Sadece o kadar yani? Aptal mı sanıyorsun kızım sen beni? Ateş gibi popüler birinin senin gibi biriyle ne işi olur bilmiyorum ama ondan uzak dur."

Güçlü olmaya çalışarak ayağa kalktım. "Aklından neler geçiyor bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Ben sadece benden yardım isteyen iki okul arkadaşıma yardımcı oluyorum o kadar. Bunun dışında bir sorunun varsa Ateş'le halletmeni öneririm."

Başka birşey söylemesine fırsat bırakmadan sınıfa doğru ilerledim. Hayatım boyunca pek sinirlendiğimi hatırlamam. Sakin bir mizacım olmuştur hep ama Yelda'nın söyledikleri canımı sıkmıştı. Dışardan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama ben duygularımın asla karşılığı olmayacağını biliyordum ve bu şekilde ithamlarda bulununca ilk kez iliklerime kadar sinirlendiğimi hissettim. Demek ki benim kadar sakin birinin bile bam teli olabiliyormuş ve birisi sadece o telin önünden geçince bile öfkelenebiliyormuş.

Sınıfa ulaşıp kafamı biraz olsun boşaltıp sakinleşmek adına iki gün önce başlayıp şimdiden ortasına geldiğim kitabı açıp okumaya başladım. Neyse ki kısa sürede kitabın sürükleyiciliğiyle o ruh halinden uzaklaşmayı başarmıştım.

Kitap bir süre sonra elimden alınınca kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdım. Ateş'le gözgöze gelince kaşlarım düzelse de yaptığı şeyi anlamlandıramadım.

"Sanırım oldukça güzel bir kitap. Bukadar kendinden geçermesine okuduğuna göre..."

Kitabı incelemeye başlayınca yavaşça çektim elinden. "Benim için her kitap güzeldir. Sadece bazıları daha özel ve sürükleyici."

"Güzel olmayan kitaplar da var."

"Ben açıkçası emek verilmiş, üzerine düşünülüp hayaller kurulmuş her işin güzel olduğunu düşünürüm."

"Daha önce konuştuğumuz gibi, işini sadece çıkarları için yapanlar da var unuttun mu? Buna yazarlar ya da yayın evleri dahil değil mi sence?"

"Sadece çıkar için hayal kurmadan kitap yazmak mümkün mü sence?"

"Neden olmasın?"

"Bunun için o insanın duygularının olmaması lazım. Duyguları olmayan bir insan nasıl kitap yazabilir ki?"

"Çok iyi niyetlisin Zehra. Ve bu iyi niyetini seviyorum."

Yutkunamadım...Gerçekten yutkunamadım bile. Söyleyecek kelimelerim boğazıma dizilince gözlerimi kaçırıp mahçup bir gülümsemeyle karşılık verdim sadece. O an ağzımı açacak durumda değildim çünkü.

Yalnız Çiçek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin