Bölüm 11

2.1K 83 0
                                    

"Arven, merhaba!" Devrim kızına doğru bir adım attı ve onu kucağına aldı küçük kız ilgi ile onun yüzünü inceledi.
"Öpmeyecek misin?" Dedi Devrim, kızına.
Arven masumca küçük dudaklarını adamın yeni tıraş olmuş yanağına değdirdi.
"Merhaba, Devrim. Sürpriz misafir sen misin?" dedi. Devrim'in içi gitti kızına. Benim kızım dedi içten Dilem'den olan bir çocuğum var. İçten içe sürekli bunu tekrar ediyordu. Gözleri kapıda onları izleyen kadınla buluştu. Dilem'in ağzından kısık bir "hoş geldin." Çıktı. Devrim kafasını salladı. Bu sürede Dilem'in içinde ise fırtınalar kopuyordu. Baba ve kız o kadar güzel duruyordular ki keşke dedi hiçbir şey böyle olmasaydı.
"Ah! Kapıda kaldın, geçsene içeri." Dilem kendine geldi. Devrim, Dilem'in davetiyle içeri doğru ilerledi. Ferah bir ev ile karşılaştı sonra da kendisi için hazırlanmış olan masayı gördü.
"Ne zahmet ettin, bu kadar hazırlıkla."
"Misafiri iyi ağırlamak kültürümüzde vardır." Dedi kaçamak bir cevapla.
Dilem devrimin elinde olan çiçek ve ekleri aldı.
Bu sırada Arven tüm dikkati ile Devrim'i inceliyordu.
"Devrim, senin de saçların sarı benim de."
"Evet, güzelim."
"Annem hep saçlarımı ve gözlerimi babamdan aldığımı söylerdi. O zaman babam da sana mı benziyor?" Küçük kız yaşından büyük mantıklar kuruyordu. Devrim ile Dilem birbirine bakakaldı.
"Anne, babam da bir gün gelir mi?"
"Kızım, misafirimiz gelmiş bunları sonra konuşalım mı?" Dilem dolu gözlerle kızına baktı.
"Hep böyle diyorsun. Babam çok kötü biri gelip görmüyor bile beni." Dilem kızını anlayamadı normalde bu kadar hassas olmazdı ama Türkiye'ye gelince babasını görüceğini düşündüğünü anladı.
Kızı ağlamaya başlayınca Devrim de ne yapacağını bilemedi.
Dilem kızını kucağına aldı. Sakinleştirdi.
"Söz veriyorum sana baban gelecek."
Arven gözlerini annesine dikti İspanyolca "söz mü?"diye sordu. Dilem kafası ile onayladı.

"Hadi bakalım yemeğe geçelim!"
Devrim masaya oturdu sessizdi. Kızının yanında olmadığı her dakika için lanet okudu kendine.
Ailecek eğlenerek sohbet ederek yemeklerini yediler.
"Arven kızım hadi sen geç içeri. Ben de burayı toparlayayım."
"Tamam anne hemen gelin ama."
Kızı içeri geçtiğinde Dilem Devrime baktı.
"Sen de geç içeri."
"Olmaz sana yardım edeyim."
"Gerek yok."
"Dilem, hadi konuşma çok al bakalım şu tabakları."
Dilem sessizce itaat etti. Kafası çok doluydu. Hızlıca toparladılar etrafı.
"Dilem, ne kadar üzgün olduğunu görebiliyorum."
"Devrim ben kızımda nasıl yaralar açmışım görmüyor musun? Her an babasını görecek beklentisiyle duruyor." Dilem ağlamaya başladı.
Devrim yavaşça kadına yaklaşıp sardı onu gögüsüne yatırdı. Dilem'in ağlaması şiddetlendi.
"Hişş güzelim, tamam içeride kızımız var. Bizi bekliyor. Söz veriyorum sana her şeyi telafi edeceğim. Yaptığım tüm hataları düzelteceğim."
Dilem Devrim'in kokusunu içene çekti. Ne olursa olsun Devrim'e aşkı onu ele geçiriyordu. Adama sarılmak bile ona cenneti bahşediyordu. Kendini toparlaması lazımdı Dilem'in uzaklaşmaya çalıştı ama Devrim beline sardığı elini gevşetmedi. Bir süre göz göze baktılar birbirine Devrim kızarmış gözlerle ona bakan kadına daha fazla bakamadı. Dudaklarını dudaklarına değdirdi. Bir süre bekledi tepkisiz. Dilem'in itmesini, vurmasını bekledi. Gelmedi beklediği şey. O an her şey koptu onda dudaklarını hareket ettirdi. Kadının alt dudağını ağzının içine aldı. Dilem şok olmuştu. Yıllar sonra gelen bu öpüşmeye, tepki veremedi. Sonra, içinden geleni yaptı. Karşılık verdi adamın öpücüğüne.
Birbirlerini sanki çölde su bulmuş gibi öptüler.
Devrim kendini kontrol etmeye çalıştı. Tüm iradesiyle kendini geri çekti alnını kadının alnına yasladı nefesleri birbirine karışıyordu.
Kadın gözlerini kaçırdı. İnanamıyordu kendine, nasıl yaşanırdı böyle bir şey.
"Devrim, bırak beni."
"Bundan sonra mı, asla."
Kadın şok olmuş gözlerle baktı ona.
"Devrim bu bir daha yaşanmayacak, yaşanmamalı."
" Yaşanacak hatta daha fazlası yaşanacak."
"Devrim!"
"Adımı haykırmanı özlemişim." Devrim kadının aklı dağılsın diye, onunla uğraşıyordu.
"Sen, sen iflah olmaz bir adamsın."
"Öyleyim."
"Anne, Devrim?" Kızının sesini duyar duymaz itti Devrim'i Dilem.
"Kızım, biz de tam geliyorduk içeri."
"Devrim annemle daha çok mu eğleniyorsun?" Diye sordu küçük Arven suratını asarak.
Devrim, Dilem'e muzip bir bakış attı. Kadın olduğu yerde kızardı.
"Nereden çıktı o küçük hanım?"
"Onunla daha çok zaman geçiriyorsun gelmedin yanıma." Küskün bir ifade ile kollarını birleştirdi.
"Miniğim, olur mu öyle şey. Sadece mutfağı topluyorduk sadece."
"Ama ben gördüm annemi öptün."
Şok olmuşlardı. Dilem'in eli ayağı birbirine karıştı o an.
"Kızım olur mu öyle şey."
"Gördüm işte seni öptü beni öpmüyor demek ki seni daha çok seviyor."
Dilem nasıl açıklayacağını düşündü ama bulamıyordu.
"Arven insanlar birbirini severse öpebilirler. Ben anne sevdiğim için öptüm. Seni de sevdiğim için öpüyorum. Annen de beni sevdiği için onu öpmeme izin verdi." Diye kendince açıkladı Devrim.
"Ondan mı annemin saçını öptün?" Dilem rahat bir nefes almıştı öpüştüklerini görmemişti.
"Evet ondan öptüm."
"Anne Kevin seni öptüğünde ona vurmuştun. Onu sevmediğin için mi istemedin?"
Dilem avcunun içini alına bastırdı sabır diledi Allahtan. Kızı neden normal çocuklar gibi şeyler sormuyordu.
Devrim'in bakışları Dilem'in gözleri ile buluştu. Kıskanmıştı, kadını bir başkası nasıl öperdi? Devrim sakinleşmeye çalışıyordu. Kadına karışma hakkı yoktu. Farkındaydı.
"Kızım, herkesin özel alanları vardır. Eğer sana biri izinsiz dokunuyorsa, ona karşı çıkabilirsin." Genel bir açıklama yapmıştı Dilem.
"Anladım anne."
Dilem kızının elini tutarak oturma odasına geçti.
"Hadi Devrim'e yaptığın resmi göster."
Arven heyecanlı heyecanlı yaptığı resmi Devrim'e gösterdi. Devrim ilgi ile kızının resmini inceledi.
Zaman su gibi akarken Devrim'in tek ilgi odağı Arven olmuştu. Dilem'i bile unutmuştu o arada. Küçük kız babasının kollarında uyuya kalınca Devrim ayaklandı. "Nereye yatırayım?"
Takip et beni der gibi eliyle işaret etti Dilem. Genç kızken olan odasına götürdü Devrim'i.

Dikkatlice, yatağa yerleştirdi kızını. Saçının üstünden minik bir öpücük kondurdu. Kızıyla zaman geçirdikçe babalık hissi onu ele geçiriyordu.
Dilem de kızının üstünü örttü. Kapıyı aralık bırakıp çıktılar.
Dilem Devrim'e dönüp "kahve?" Dedi.
Devrim kafasını yere eğerek güldü. " Türk kahvesi yapmayı öğrendin mi?"
Dilem yalancı bir kızgınlıkla " İçte gör bakalım."
Eskiden hiç yapamıyordu, Devrim ise hep dalga geçiyordu.
Dilem yaptığı bol köpüklü kahveye bakıp gurur duydu kendiyle.
"Al bakalım."
"Geliştirmişsin kendini."
"Hep iyiydim de pratik gerekiyordu."
Devrim kahveden bir yudum aldı, tam istediği gibiydi.
Karşılıklı oturdular.
"Arvenle zaman geçirmek bana çok iyi geldi."
"Özür dilerim Devrim. Senden kızını mahrum bıraktığım için."
"Dilem, yaşına oranla verdiğin karar çok cesurca bir karardı. Seni suçlamıyorum."
"Ben hep aramak istedim seni. Çok zorlandım. Hamileliğim zor geçmemişti tabii üzüntü ve stres etkiliyordu beni ama kızım üzmemişti beni. Doğum yaptığım zaman çok zordu. Arven 1 ay küvezde kaldı. O süreçte kimse yoktu yanımda. Her gün yalvarıyordum kızıma kavuşmak için."
Devrim ilgi ile dinledi kadını.
"Sonra?"
"Arven kuvezden çıktıktan sonra, Ezgi geldi. Günlerim daha güzel oldu ama sana olan ihtiyacım hiç bitmedi. Bazı geceler beş dakika uyuyabileyim diye Arven'e yalvarıyordum."
Devrim kadına bunları yaşattığı için kendine kızdı.
"Dilem, hamile olduğunu ne zaman anladın?"
Dilem gözlerini bardağına dikti.
"Çok sonra anladım. Seninleyken biliyorsun reglim düzenli değildi. Kistim vardı. Öyle zannettim olmadı. Sonra biz bitirdik. Ben dağıldım. O sürede ne zamandır regl olmadım diye düşünecek halim yoktu. Bir süre sonra normal hayatıma döndüm, sürekli bir yerlerde uyukluyordum. Koku hassasiyetim artmıştı. Bir gün Ezgi regl sancısı çekiyordu. O sırada ben de 3 aydır regl olmadığım aklıma geldi."
Devrim tüm dikkatini vererek genç kadını dinledi. O da o günlerde nişanlısı ile evlilik hazırlığı yapıyordu. Kendine lanet okudu.
"Ezgi'ye dediğimde hamile olma ihtimalimi sorguladı. Ben ise böyle bir şeyin olmayacağını direttim, sonra ikna etti beni. Test yaptım hem de dört tane hepsi de pozitifti."
"Gelip söylemek, hiç gelmedi mi aklına?"
"Devrim, söylemek geldi ama nişanlın düğün yeri baktığınıza dair bir hikaye atmıştı. Dedim beni hayatında istemeyen ve yeni bir hayata başlayan adama hamileyim nasıl derim."
"O dönem seni unutabilmek için hayatımdan çıktığını kabullenebilmek için hızlandırdım her şeyi. Her telefona baktığımda senin adını görmeyi bekledim."
"Bilemezdim. Ertesi gün bir özel hastaneye gittim. 14 haftalık hamileymişim. Çok zayıf olduğum için ve o dönem çok yemek yiyemediğim için kilo alımım hızlı olmamış. Aldırmak için çok geçti zaten. İstemedim de aldırmak çok kavga ettik Ezgi ile. Sonra yurtdışından teklif gelmişti kabul ettim aileme de bir mesajla açıkladım durumu. Babam evlatlıktan reddetti beni. Annem arada kaldı. Ama anne olunca anladım ne olursa olsun evladından vazgeçemiyor insan."
Dilem çok konuşmuştu ama içini dökmeye en çok ihtiyacı olan adamla yıllardır hayal ettiği konuşmayı yaptı.
Devrim Dilem'in elini tuttu.
" sana yaşattığım her şeyi nasıl telafi edebilirim bilmiyorum. Dilem keşke bunlar olmasaydı. Ben seninle bu hayatı yürümeyi çok istiyorum. O dönem düğünü hızlandırsam da olmadı yapamadım dokunamadım bile ona. Sonra aldım karşıma konuştum ayrıldık. Ben kendi içime kapandım. Ben seni ve Arven'i görünce dedim Allahım keşke Dilem'in çocuğunun babası ben olsaydım. Allah kabul etti dileğimi."
Dilem gözleri dolmuş halde adama bakarken üçüncü bir ses duydu seslenen "Dilem?"
"Baba!"

DilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin