Bölüm 1

114 13 42
                                    

Evet, yeni bir hikayeyle tekrar karşınızdayım. Yeni dediğime bakmayın! 

Burada aynı zamanda Kar Külleri'nin de devamı olan Miranda ve Tarner'ın hikâyesini okuyacaksınız.

Daha öncesini okumayanları lütfen dışarı alalım ve hikayeye baştan başlamaları için Kar Külleri'nin kapısını çalalım.


***

Soğuk... Hava soğuk... Toprak soğuk...

Miranda, yani Leydi Adlar Leydi Satya'nın tabutunun üzerine atılan toprağın da elleri gibi buz kestiğine yemin edebilirdi. O yaşlı kadının, son yıllarını birlikte geçirdiği ve gerçek halası yerine koyduğu kadının son yolculuğuna hazırlanmasını kendisi uykudaymış gibi izlerken ikinci annesi gibi olan kadını mezarda bırakıp nasıl eve gidecek gücü bulacağını düşünüyordu.

Omuzlarına dolanan ince bir kolun varlığıyla buğulanan bakışlarını tabuttan kopardı. Anicia'nın siyah şapkasının altından görünen yanakları ve burnu soğuktan, gözleri ise tutmaya çalıştığı yaşların ağırlığıyla kızarmıştı. O esnada mezar taşlarının arsından bir yabancının hızlı adımlarla Sheran'a yaklaştığını gördü. Yüzünü seçemeyecek kadar uzakta olmalarına şaşırdı. Arkadaşı biraz önce onunla birlikte merhum için dua eden rahibi dinliyordu. Etrafına bakındığında rahibi de göremedi. Yanında mezara toprak adam iki adamın haricinde Anicia ve kocası kalmıştı. Caswell'in Kent'ten uzaklığı nedeniyle Leydi Satya'yı uğurlamaya zaten az kişi katılabilmişti.

Kendi umutsuzluğuna fazlasıyla gömüldüğü aşikârdı. Anicia'nın yönlendirmesiyle birkaç adım ancak atmıştı ki Lord Bardalph'ın desteklediği Sheran'ın yorgun yürüyüşünü az önce gördüğü yabancının böldüğünü fark etti. Adam şapkasını çıkardığında rüzgârla dağılan saçları, boynuna sarıldığı kız kardeşiyle aynı tondaydı. Yıllardır görmediği sevgili eşi Lord Tarner Adlar halasının cenazesine bile geç kalmıştı.

Lord Bardalph kederli eşini tekrar kollarının arasına aldığında Tarner Adlar de halasının taze mezarına doğru döndü.

Anicia'nın desteğine minnettardı. Yine de uzun zamandır görmediği adam yanlarından yürüyüp geçtiğinde bu kadar kırılgan görünmekten hoşnut değildi. Belli Lord Adlar'in onları görecek hali yoktu çünkü durdurulmadan kilisenin girişindeki yola dizili arabalara vardılar.

Arabaya binmeden önce omzunun üzerinden geriye bakan Miranda, gri mezar taşlarının arasında taze mezara doğru yürüyen kocasının eğik sarışın başını gördü. Adamın üzüntüsü gerçek görünüyordu lakin bu geç kalmanın pişmanlığı mıydı, emin değildi.

Koltuğa oturduğunda mezarlığı gören pencereyi örttü ve son yıllarda ona kol kanat geren kadına içinden veda etti. Artık şu hayatta gerçekten hiç kimsesi kalmamış gibi hissediyordu. Bunu daha sonra düşünmelisin Miranda, diye düşündü. Şimdi yasını tutmalısın.

***

Odasında hareket eden hafif adımları dinleyerek gözlerini ısrarla kapalı tuttu. Uyanmıştı uyanmasına lakin bilmelerini istemiyordu. Şöminedeki ateşin karıştırıldığını odunların yanarken çıkardığı çıtırtılardan anladı. Şimdi de birkaç mum yakılıyordu. Ardından perdelerin kapatıldığını işitti.

Mezarlık dönüşü Miranda'nın cenaze için gelen konuklara ev sahibesi rolünü üstlenmesine izin verilmemiş ve Anicia tarafından odasına gönderilmişti. Ortalardan kaybolmak belki bencillikti yine de bu teklifi ikiletmeden arkadaşına minnettar kalarak odasına çekilmişti. Konuklar Leydi Satya'nın eski dostları ya da akrabalarıydı. Son dört yıldır yaşlı kadının teşvikleriyle Caswell'in hanımı gibi davranmış olsa da mezarlıktan eve kadar gelen insanlar için o bir yabancıydı.

Aslında yatağa girdiğinde uyuyabileceğini de düşünmemişti fakat yorgunluk galip gelmiş ve başı yastığa değer değmez dalmıştı. Karanlığı dağıtan ışıktan rahatsız olarak yorganı başına çekti.

"Beth lütfen mumları söndürür müsün?" dedi Miranda gözlerini açmadan.

"Beth mutfağa yardım ediyor."

Miranda Sheran'ın sesini duyduğuna şaşkın bir şekilde doğruldu ve uzun boylu kadını başucunda dikilirken buldu. Yatağın kenarına oturan genç kadın her zamanki gibi derli topluydu, lakin siyahlar içinde olduğundan daha solgun görünüyordu. Gözleri ise kızarıktı.

"Anicia bir şey yemediğini söyledi," dedi Sheran şefkatle elini tutarken.

Kendi soğuk parmaklarını kavrayan el sıcaktı.

"Canım istemiyor," dedi Miranda arkadaşının elini sıkarken. "Aşağıda size yardımcı olmalıydım. Bu kadar rahat uyuyabildiğim için kendimden çok utanıyorum. Böyle bir günde misafir ağırlamak insanı daha fazla yorar. Annemin cenazesini hatırlıyorum da..." Miranda o günleri hatırlamak istemediğinden sözlerini tamamlayamadan sustu.

"Birçok şeyi hizmetçiler halletti, bize oturup yiyip içerken halamın ne kadar harika bir hayatı olduğunu birbirimize anlatmaktan başka bir şey bırakmadılar merak etme. Sen de bir hayli yorgun olmalısın. Bayan Minerva iki gece boyunca halamın yanından ayrılmadığını ve bakımıyla bizzat ilgilendiğini söyledi." Sheran Miranda'nın konuşmaya niyetlendiğini görünce hemen devam etti. "Bunun için sana ne kadar müteşekkir olsam kâfi değil. Halamın son anlarında bile yalnız olmadığını bilmek inan benim için büyük bir teselli kaynağı."

"Hep sizi sayıkladı," diye mırıldanan Miranda bakışlarını kaçırdı. Uzun zamandır görmediği kendisi yüzünden Caswell'den uzak duran yeğeni Tarner'ı daha çok çağırdı diyemedi.

Sheran durduramadığı yaşları eliyle aceleyle sildi. "İyi olup olmadığını bizzat görmek istedim." Ayağa kalktı ve o da bakışlarını kızdan uzaklaştırarak odada dolaştırdı. "Konukların bir kısmı ayrıldı, yatıya kalanlarla akşam yemeği için sade bir masa hazırlanıyor. Kendini iyi hissedersen bize katılmanı çok isteriz."

"Günlerce yataktan çıkmak istemesem de..." Miranda omzunu silkti. "Nereye kadar saklanabilirim." Kendimden, kaderimden, diye içinden devam etti.

Sheran eğilip arkadaşın yanağından öptü ve "Hiçbir şeye mecbur değilsin," dedi şefkatle. "Ailemizden olduğunu sakın unutma." Kapıyı açmadan önce dönüp Miranda'ya baktı. "Beth'i hazırlanmana yardım etmesi için göndereyim mi?" diye sordu.

Miranda "Lütfeni," dedi, lakin yatağın içine kaykılmayı da ihmal etmedi.

GÜZ SANCISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin