Chapter: 9 - I gave the world, just for you.

270 29 63
                                    

Hoş geldin, iyi okumalar :) Lütfen yorum bırakmayı unutma 💜💚

İçeriye girdiklerinde hırkalarını asıp mutfağa doğru yürüdüler. Eunwoo ellerini yıkayıp dolaptan malzemeleri çıkarttı. Jeongguk da sorup sormamak arasında kaldığı soruyu cesaret edip sorabilmişti sonunda.

"Sen yemek yaparken ben evini gezebilir miyim?"

Eunwoo malzemeleri yıkarken omuzunun üzerinden Jeongguk'a baktı ve gülümsedi.

"Tabii ki gezebilirsin."

Jeongguk da tebessüm edip salona doğru ilerledi ve etrafı inceledi. Salona beyaz renkler hakimdi. Tatlı bir koltuk üzerinde beyaz polar bir battaniye vardı. Koltuğun önünde üzerinde mumlar olan bir sehpa vardı. Koltuğun arkasında da diş hekimliği ile ilgili kitaplar yine çerçeveleri beyaz, camlı bir kitaplığın içinde özenle dizilmişti.

Salondan çıktıktan sonra yatak odasına gitti ve sürekli yanıyor olduğunu düşündüğü gece lambası çarptı gözüne ışığı açmadan hemen önce. Işığı açtıktan sonra da kocaman bir yatak karşıladı onu. Yine orası da beyaz ve minimalist bir şekilde dekore edilmişti. Yatağının üzerinde küçük uzun bir raf ve rafın kenarlarında yaprakları aşağıya kadar uzanan bir sarmaşık vardı. Rafın arka tarafında ise beyaz çerçevelerde oda ile uyumlu birkaç fotoğraf yerleştirilmişti. Yatağının karşısındaki küçük masanın yanına gidip Eunwoo'nun parfümlerini kokladı bayılarak.

Oradan da çıkınca mutfağa döndü mutfakta küçük iki kişilik bir masa vardı. Yine küçük bir tezgah ve tertemiz beyaz dolaplar vardı. Kendi evi ve Jimin'in evi ile kıyasladığında bu ev onların evinin yarısı büyüklüğündeydi. Jeongguk için bu kadarcık bir ev de olsa yeterdi ancak Taehyung evi aldıkları zamanlarda en büyüğü en güzeli olsun diye bakmıştı. Jeongguk'un rahatlığı ve huzurunu ön plana çıkartacak eşyalarla doldurmuşlardı evlerini. Ancak huzur evde olsa da iki insanın arasında bittiğinde evinizi dünyanın en pahalı eşyalarıyla da donatsanız bir işe yaramıyordu.

Sandalyelerden birine oturup Eunwoo'yu izlemeye başladı.

"Bir insanı en çok yaşadığı yerden tanıyabilirmişsin." dedi ona arkası dönük olan Eunwoo'ya bakarak.

Eunwoo bir anlığına kafasını ona çevirdi.

"Ve?"

"Seni çok iyi tanıdım." dedi Jeongguk gülerek.

"Anlat bakalım doğru tanımış mısın?"

Eunwoo bir yandan malzemelerini doğruyor diğer yandan ocaktaki tavayla ilgileniyordu.

"Aah hayır~... şakaydı."

"Beni yaşayarak tanımanı tercih ederim. Cansız şeylerde arama. Bak, karşındayım."

"Ben de böyle düşünmüştüm. Ne hazırlıyorsun bana?"

"Uzakdoğu usulü tavuk yapıyorum. Alerjinin olduğu herhangi bir şey var mı?"

"Yok."

"Harika..."

Eunwoo tavukları da tavaya eklediğinde Jeongguk kalkıp yerlerini kendisi keşfederek masayı hazırlamaya başladı. İşi bittiğinde tezgaha yaslandı ve seyretmeye devam etti.

"Bizim için içecek seçer misin?" dedi Eunwoo ona bakarken.

"Zevkle. Neredeler?"

"Dolapta."

Jeongguk buzdolabını açıp inceledi ve kırmızı şarap aldı eline. Sonra da yine dolapları açarak kadehleri bulmaya çalıştı. Bu sırada yemek hazır olmuştu. Eunwoo ocağı kapatıp servis tabaklarına koydu ve masaya bıraktı tabakları. Jeongguk da kadehleri yerleştirdi.

Kayıp - TaeKook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin