Bu efe. Burda ne işi var? Bi an bana doğru öfkeyle yürüdüğünü ve dövücek gibi bakmasını görüyo gibiydim. Korkmadı da değilim. A doğru. Cemal amcanın oğlu. Bi an unutmuştum. Neyse. Cidden çok kötü bakarak bana doğru yürüyo. Ben tam bunları düşünürken birinin beni hırpalamasıyla bütün düşüncelerimi geri de bırakıp gerçek hayata döndüm. Efe beni öyle hırpalıyodu ki , dövse daha iyiydi. Kodumun çocuğunu itmeye çalışsam da bi işe yaramıyodu. Başımda geveliyo, ne dediğini anlamıyodum. Sinirden çılgına dönmüş, konuşurken yüzüme tükürüyodu. 'Yıkanmış oldum sağol' diyesim geldi bi an. Ama söylesem bile duyması imkansızdı. Abi kulağımı sikti. Babam efenin kollarından tutup çekti. Bayılıcak gibi oldum. Yanımdaki duvardan destek alarak kendime geldim. Efe o kadar sinirliydi ki ilk defa onu böyle görüyodum. Benden nefret ediyo, bundan eminim. Ama babasıda iyi bişey yapmadı ki abi. Sen kimsinde çocuğunu seven kızın evini soyarsın? Soymanı geçtim , kaçıcağınız yerde ellerimizi bağladınız. Lan ağzımızıda bantladınız. Bu evde bizim oturduğumuzu da biliyolardı. Haftada 2 defa gelip çay içerlerdi. Yani hala aklım ermiyo. Neyse. Biz konuya gelelim. Efeyi bi polis amca alıp götürdü. Gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım. Ve yaşlarımın gözlerimden süzülmesine izin verdim. Babam gelip bana sarıldığı an kendimi olduğundan fazla güvende hissediyodum. Fazlasıyla.
"İyi misin elisa?"
"E-evet. İyiyim." diyip babama sımsıkı sarıldım ve eve gitmek için babama "gidelim mi?" bakışı attım. Beni anlamış olmalı ki elini omzuma atıp karakoldan çıktık. Evimizi soymaya gelen adamların cezaevine gönderilmesine mi seviniyim , efenin benden nefret edip hırpalamasına mı üziliyim bilmiyorum. Sadece uyumak istiyodum. Eve gidip anında odama doğru koşarak kapıyı kapattım. Ve kendimi yatağa fırlattım. 5 dakika boyunca tavanı izledikten sonra gözlerimin kapanmasına izin verdim.Ahhh kapı çalıyo. Lanet olsun. Anneee. Nerde bu kadın? Off. Lanet olsun. Lanet. Lanett. Kapıya doğru sersem bi şekilde gittim. Ve kapıyı açtığım da karşımda gördügüm kişiye lanet etsem de şok oldum. Efe bu. Abi dün olanlardan sonra efeyi görmek istemiyorum. Kapıyı kapatmaya çalışsam da elini kapının kapanmaması için ittirdi. Ve bende daha fazla zorlamadım. Efe sakindi. Evet. Oldukça sakindi. Ayakkabısını çıkarmadan oturma odasına yöneldi.
"Şş napıyosun sen ya? Canına mı susadın? Çık şu evden!" beni takmasa da cümleme devam ettim.
"Bari ayakkabılarını çıkarsaydın salak." ve yine her zaman ki gibi beni takmadı. Bende kapıyı kapatıp efenin olduğu yere doğru gittim. Koltuğa uzanmış bana bakıyodu.
"Oo efe bey çay kahve ister misiniz ne getiriyim?"
"Ben bi kapiçino alıyim."
"Sersem. Kalk şu koltuktan." diyip onu kaldırmaya çalıştım. İkidebir esniyodu. Sarhoş lan bu.
"Sarhoş musun lan sen? A doğru sen buraya başka nası gelirsin ki."
"Sarhoşsam sarhoşum sanane lan sanane?" diyip çıkıştı.
"Ne söyliceksen söyle ve git. Annemler her an gelebilir. Seni dinliyorum." diyip koltuğa oturdum.
"Elisa."
"Dinliyorumm?" diye uzatınca
"Çok tatlısın" dedi
"Sarhoşsun sen kalk git bi elini yüzünü yıka."
"Bıdıı bıdıı ne konuşuyon be. Yapış dudaklarıma bekliyorum hadi."
"Sikicem seni de dudaklarını da haa siktir git şurdan seninle mi uğraşıcam ben?" diyip efeyi kaldırıp kapıya dogru götürdüm. Kapıya gelince sırıtmaya başladı. 'Ne gülüyon yarram?' bakışını atmayıda unutmadım tabi. Kapıyı açıp gitmesini izledim. Tamam. Efeyi seviyodum. Hemde fazlasıyla. Ama abi babası cezaevinde çocuğun. Ve cezaevinde olmasının sebebi benim. Ki haklıyımda. Herneyse. Efe kapıdan dışarı çıktığında bana bi bakış atıp öpücük atıp gitti. 'Deli bu yemin ederim' diyip kapıyı kapattım.