Chanyeol sinirli görünüyordu.
Aslında, kesinlikle çok öfkeli görünüyordu.
Chanyeol'ün nazik ve saldırgan olmayan doğasından doları, Baekhyun bu bakışı elinin parmaklarının sayısını geçmeyecek kadar az görmüştü, ve bunlardan hiçbiri direk olarak ona değildi. Tabi, Chanyeol mızmız, sinir bozucu ve hoşgörüsüz olabiliyordu, ve bundan dolayı bir kaç (çok fazla) kavga etmiş olabilirlerdi, ama bunlardan hiçbirinde Chanyeol ona bu şekilde bakmamıştı.
Baekhyun biraz gergin hissediyordu( ve belkide biraz korkmuş).
"Lu," Baekhyun nazikçe Lu Han'ı dürttü plastik poşetle. "İçeriye ilk sen gir, tamam? Ve bunuda yanına al."
Chanyeol'ün kolunu tutuşu sıkılaşmıştı, Baekhyun ciyaklamamak için kendini tutuyordu. İzi kalacağını hissediyordu.
Lu Han tereddütle poşeti aldı. Hafifçe Baekhyun'ın kolunu çekti Chanyeol'ün Baekhyun'u tutuşu o kadar sıkıydı ki ceketinin üzerinden tırnaklarını hissedebiliyordu. "Senin onunla bırakmamı bekleyemezsin," dedi Lu Han, Chanyeol'e dik dik bakıyordu.
Chanyeol, Lu Han'a bakmadı bile, onun yerine Baekhyun'a bakmaya devam etti, tutuşunu bollaştırmıyordu ve Baekhyun neredeyse sesler çıkarmaya başlayacaktı çünkü lanet olsun, canı acıyordu.
"Lu," dedi zayıf bir şekilde. "Git."
Lu Han ona biraz daha baktı kafasını sallamadan önce. "En azından gelmezsen kimi suçlayacağımızı biliyordum," diye mırıldandı Baekhyun'ın kolunu son kez sıkmadan önce sonra geri çekilde ve eve girdi.
Baekhyun iç çekti yavaşça kolunu çekiştirmeden önce. "Bırak," diye mırıldandı.
Chanyeol'ün tutuşu hala aynıydı.
"Chanyeol," Baekhyun daha sert bir şekilde çekti kolunu, "bırakman gerek."
"Ya istemiyorsam?" Chanyeol'ün yüzü ifadesizleşmişti ve Baekhyun bunun hiç bir zaman iyi bir şey olmadığını biliyordu.
Baekhyun sersemlemiş gibi hissetti. "Ne anlamda ifade etmiş olursan ol bunu, seni yumruklayacağım." Tekrar çekti. "Şimdi. Bırak. Beni."
"Hayır," Chanyeol, Baekhyun'un elini tutmaya devam ederken boş olan elini Baekhyun'un yakasından çekip kendin daha da yaklaştırmak için kullandı. "Bana az önce ne sikim olduğunu anlatana kadar olmaz." Sesi tehlikeli derecede kısıktı, ve Baekhyun Chanyeol'ün bu ses tonunu kullandığını duymayalı yıllar olmuştu, ve o zamanda iyi sonuçlanmamıştı.
Baekhyun yumruklarını sıktı. "Bu seni nasıl ilgilendiriyor?" Lanet olsun, ne zamandan beri Chanyeol bu kadar güçlüydü?
"Sadece anlat."
Baekhyun derin bir nefes aldı. "Chanyeol," dedi yavaşça, "Bırak. Sana hiçbir şey anlatmıyorum."
"Ne zamandan beri erkeklerden hoşlanıyorsun?"
Baekhyun pekiştirdi. "Seni ilgilendirmez." Kolunu faydasız bir şekilde çekti. "Chanyeol, acıtıyor."
"İyi," tutuşunu biraz bollaştırdı. "Bu sana şu anki hissettiklerim hakkında bir kaç fikir verir."
"Hissettiklerin mi?" Baekhyun acı dolu bir kahkaha attı. "Senin hislerin? Hiç benimkileri dikkate aldın mı? Zerre kadar?" Artık kolunu çekmek için zahmet etmiyordu, onun yerine direk Chanyeol'e bakmayı tercih etmişti. "Bana bu kartı oynama hakkın yok, Park Chanyeol." Boşta kalan kolu yanında sallanıyordu, titreyen elini yumruk yaptı. "Artık yok."
"Hissediyorum," Chanyeol eğildi, nefesi Baekhyun'un yüzüne çarpıyordu, "Hala hissettiğimi biliyorsun."
Ve Baekhyun yemin edebilirdi ki, Chanyeol'ün sesi neredeyse yalvarıyormuş gibi çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoelaces
FanfictionYazar: dancingducks Çeviri: Auphoria İzin alınmıştır. YETİŞKİN İÇERİK.