Bazen, Baekhyun kaderin onu uyarması gerektiğini düşünüyordu, ya da en azından bir işaret vermesi gerektiğini; önüne bak ya da herhangi bir şey, yani onu mecazi olarak kasıklarından tekmeleyip gelinini alıp kaçmadan ve onu orada yalnız, şaşırmış ve ağrıyan bir kasıkla bırakıp gitmeden önce en azından uyarabilirdi.
Aslında, uyarsaydı da Baekhyun büyük ihtimalle aynı tepkiyi verirdi, çünkü, lanet olsun, bunun için hazır değildi.
Kim onu böyle bir tepki verdiği için suçlayabilirdi ki? Böyle bir şeye daha sakin bir şekilde tepki vermek zorunda değildi. Aslına bakarsanız normalde bir insanın verebileceğinden daha normal bir şekilde tepki vermişti.
Ama şimdi, odasında yalnız, kapıya yaslanmış, bütün o koşmadan sonra kızarmış yüzünden aşağıya ter damlaları akıyordu, pişman olmuştu ve suçluluğun yükü omuzlarında ağırlaşmaya başlamıştı, dizlerinin bağı çözülmüştü. Ve kusmak üzereydi.
Ne gariptir ki, daha kötü olacağını düşünmüştü.
-
Her şey bir kaç dakika önce olmuştu.
Her zamanki yerlerinde takılıyorlardı; futbol sahasının önünde ki merdivenlerde, otomatın tam yanında (asla para üstü vermediği için lanetli olduğu konusunda dedikodular vardı.) ve ofis binasının yanındaydı. Hava kararmak üzereydi, gökyüzü turuncunun büyüleyici bir tonuna boyanmıştı. Kuşlar çoktan çıkarabildikleri kadar çok ses çıkararak ağaçlardaki yuvalarına doğru uçmaya başlamışlardı.
Baekhyun kuşlar hakkında sızlanmanın ortasındaydı, uyumaya gidecekleri zaman neden bu kadar olay çıkarmak zorundalar, her lanet gün aynısı-, bir el onu durdurana kadar.
Daha doğrusu, Chanyeol'ün eli.
En yakın arkadaşı, ona olan bakışlarını görünce elini hemen çekti yanaklarından. Chanyeol'den bir boğulma sesi yükseldi, eğer Baekhyun gerçekten onun kendi tükürüğünde boğulacağından korkmasaydı kahkahalara boğulurdu.
Chanyeol'ün yüzünün kızardığını görünce ona doğru eğildi "Seni tekrar hemşireye götürmeme gerek var mı?" diye sordu.
Ve o sırada tehlikeli bir şekilde yakın olduklarını ve Chanyeol'ün nefesinin hızlandığını ve titreyen ellerle ona doğru eğildiğini fark etti-
Oh.
Farkına vardığında, üzerine tonlarca tuğla hızla üstüne düşmüş gibi, sanki dünyası yörüngesinden çıkarılmış gibi hissetti. Baekhyun'ın nefesi kesildi ve ayakları yerden kesilmiş gibi dengesiz hissetti çünkü Chanyeol ona aşıktı.
Chanyeol bunu dile getirdiğinde onun bakışlarında ki teslimiyeti hatırladı. Chanyeol yavaşça kafasını salladı, gözlerini onunkilere sabitlemişti, hafifçe tekrar ona doğru eğildi ve Baekhyun, onu uzun zamandır tanıyordu onun vücut diliyle yaptığı hareketlerini anlayabilirdi, ve fark etti ki (bu kelimelerden nefret etmeye başlamıştı) Chanyeol ona iki seçenek sunuyordu.
Ya oda Chanyeol'e doğru eğilir ve aralarında ki boşluğu kapatırdı; yada onu iterdi.
Byun Baekhyun asla baskı altındayken iyi düşünebilen bir olmamıştı, ve en kolay seçeneği tercih etti.
Kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shoelaces
FanfictionYazar: dancingducks Çeviri: Auphoria İzin alınmıştır. YETİŞKİN İÇERİK.