0.2

13 4 12
                                    

Ailemin Daegu'da ki basit ve klasik yaşantısından sıkılmasıyla gelmiştik Seul'e. Her ne kadar ikna edici sözler kullanmaya çalışsamda arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kalmanın vediği o hüzün hissi, bu yeni şehirde yalnızlık hissiyle çoğalmıştı içimde.

Sıradan, normal ailelerin oturduğu apartmandan içeriye zemin katta soldaki kapıya doğru elimdeki ağır kolileri taşırken dert edindiğim tek nokta göremememdi önümü. Merdivenlerden dikkatlice çıktmaya uğraşırken çarpıştığım bedenle, az daha deviriyordum elimdekileri. Elimdeki koliyi tutmasıyla az daha düşecek koliyi düzeltirken, kalbim panikten depar atıyordu elimdeki koliyi yere bırakırken hızlıca eğilerek özür dilemiştim. Bir tepki, vehut bir kelime beklerken sessizce bana bakan çocuğun gözlerindeki ufak mahçupluk vardı. ancak tek bir kelime dahi etmiyordu. Göz göze geldiğimizde dondum bir müddet.. Çekik gözleri kahvenin koyu tonu olan gözlerindeki yıldızlar hayranlık uyandıracak türdendi. "Baemgyu!" apartmandan çıkan bir diğer çocuk çarpıştığım çocuğun omzuna elini koyarken, daha fazla izlemek istedim ancak apartman dairesinden seslenen annemle yerdeki koliyi alıp yanlarndan geçtim. Onların gittiğini duyarken safece tek bir dilek diledim.

'Onunla bir kez daha karşılaşmayı..'

İçimden sürekli aynı aparmanda oturmayı dilerken; karşı dairemizden çıkmış olmalarıda beni heycanlandırmıyor değildi.

Ne bilebirdim ki bu çarpışmanın kaderimiz olucağını..

***

Korkuyla gözlerimi aralarken, ter içindeydim. Yatağımın yanındaki sağımdaki kahve rengi komodinin üzerinde duran dijital saate baktım.
Saat öğlen on ikiydi. Ellerim terlemiş uzun ve dağınık saçlarıma giderken iğrenmeyi bir süreliğine geride bıraktım. Küçüklüğümden beri en çok yaşadığım olaydı. Genelde rüyalarımda çizgi filim canavarları tarafından ya kovalandığımı ya da yenildiğimi görürdüm.

Lise öğrencisinin belki bu tip rüyalar görmesi saçmaydı ama olmuyordu işte.

Yataktan çıkıp banyoya giderken içeriden kardeşlerimin bağrış sesleri geliyordu. Gene bu hayvanlar ne yapıyor diye içimden geçirirken; suyu ayarlamıştım şohbenden.

***

Banyodan yeni çıkmış olmanın verdiği rahatlamayla, aşağıda kendime kahvaltı hazırlarken mutfağın dağıldığını gören annem ceza bahanesiyle beni çöpleri attırmaya göndermişti.

Üzerimdeki rezil gri eşortman ve beyaz tişört ve elimdeki Türkçe şarkıyı telefondan açmıştım. Bu şarkıyı Türk olan bir arkadaşımdan öğrenmiştim.

kargo-yıldızların altında şarkısını eşlik ederken kesinlikle dönüşte dün çarpıştığım çocukla karşılaşmayı beklemiyordum.

Utançtan kızarırken, bana ve tuaf davranışlarıma şaşkın şaşkın bakan bu çocuğun önünde daha fazla rezil olmamak için apartman daireme girmiştim. Ben kesinlikle rezil bir insandım.

***

Şimdi ise o anılarımız aklıma gelince gülümsedim. Bedenine daha sıkı sarıldım. Sana olan sevgim fazlamı kabardı bugün?

***

Aşklar düz yazı yazıcağım derken bir roman tarzında ve detaylı değil. Sadece olayları biraz daha zihinde canlandırmaya yönelik. Zaten kurgu max 14-15 bölümlük olucağı için çok detaylı yazarsam uzar.

Sessiz kalpler ||Choi BaemgyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin