manitam sub olmamı istiyor

612 84 125
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ev üzeri Starbucks'a oturan yaralı ceylan Minho, kapıdan girecek sarışını bir kere bile teklemeyen yorgun kalbiyle bekliyordu şimdi. Jisung uğruna daha kaç masum sabiyi tuzla buz edecekti bir fikir geliştirmemişti, pek umurunda olduğu da söylenemezdi.

İğrenç pumpkin spiceını içerken beklediği oğlan içeri girdi. Saçlarını siyaha çevirmişti ve Minho görür görmez bunu sarıdan daha çok sevdiğine karar verdi.

Ayağa kalkıp el salladığında yüzünde şapşal bir gülümseme asılıydı. Ona doğru yaklaşan oğlan ise gerginlikle tırnak etlerini oymaya çalışıyordu. Minho hemen elini uzatıp kendisiyle aynı boyuttaki patileri avucuna aldı kurtarmak adına. Hiç yüzü de yoktu anlaşılan.

"Hoşgeldin, ne alayım sana?" diye sordu gergin havayı tek bir nefeste dağıtmak mümkünmüş gibi. Felix tokalaşmalarını kesip karşısına oturduğunda ona çatık kaşları ve karışık kafasıyla baktı.

"Minho taşak mı geçiyorsun?" Sesi sinirli gelse de hafiften kırıktı. Minho kendi amına koymak istedi. Yerine geri otururken garip bir kahkaha attı. "Nedenmiş ki ya?" dedi a0 dil becerilerini konuştururken.

Felix siyah saçlarını karıştırıp ona angry bird bakışlarından atıyordu. Minho bunları sevimli bulurdu hep. Eskiden.

"Abi üç ay ömrüm kaldı diye mesaj attın altında da buranın konumu? Delirdiğini düşünüp geldim. Derdin ne?" dedi Felix hiçbir noktayı öbürüyle birleştiremezken.

Minho ise Jisung'la her tartışmalarının ardından nöronlarını daha da yitirdiğine artık emindi. Hayal gücü sekteye uğruyordu aşk acısından. N'apsındı?

Dirseklerini bacaklarına dayayıp öne eğildi ve çok önemli bir şey anlatacakmış gibi bir ifadeyle yüzünden bile aklının bir dünya olduğu anlaşılan eski sevgilisine baktı.

"Tekrar denemek istiyorum." dedi tekte. Felix'in tokatıysa cümlesini bitirmesinin ardından sadece bir saniye sonra kadar ulaştı ona. Ağzı şokla açılıp iki eliyle yanağını tutarken gözleri doldu istemsizce.

Felix anlık gelen aşağılanma ve hüzün dalgasıyla yapıştırmış olsa da köpekler gibi aşık olduğu Minho'nun gözlerini gördüğünde beyninden vurulmuşa döndü. Hızla yerinden kalktı, oğlanın bileklerine sarıldı ve dizleri önüne çöktü.

"Minhocum çok özür dilerim. Yemin ederim bilerek yapmadım. Bir an benimle alay ediyorsun sandım. Çok mu acıdı? Çok özür dilerim!" diye sıraladı bir bir.

Minho ise bundan deli gibi hoşlandı, hemen toparlanıp gözlerini siliverdi. Bileklerine sarılan minik elleri avucuna alırken dibindeki endişeli surata gülümsedi. "Lütfen tekrar deneyelim Felix." dedi hiçbir şey olmamış gibi.

Felix'in ne Minho'nun ne de Jisung'un frekanslarını yakalayacak kabiliyeti yoktu. O ikisi bambaşka bir evrendeydiler adeta. Aralarında neler dönüyor, neler konuşuluyor asla anlamıyordu. Bu yüzdendi korkusu.

güneş düşü, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin