•
Püripak hislerle bezenmiş biricik öpücüğün ardından Minho aşkının gövdesine kafasını yaslayıp hızlı kalp atışlarını dinlemekle meşguldü. Yani, biraz utandığı da söylenebilirdi.
Jisung'un şokla açılmış gözlerini söylediği tatlı cümlelerle absorbe etse de minik yüreğini aynı şekilde pış pışlayamamıştı haliyle. O da çareyi uykum geldi gibi yaratıcı bir yalanın arkasına sığınıp sıcacık göğüse gömülerek buluvermişti.
Jisung'un dakikalardır sakinleşmeyen adeta yarış atı gibi sertçe gümbürdeyen kalbi ona ninni gibi gelse de ve neredeyse harbiden uyuyacaksa da diğerinin öylece peşini bırakmayacağına emindi.
Esmerin eli bağladığı saçlarına gittiğinde nefesini tuttu. Her an uçup gidecekmiş gibi sıkı sıkı sarıyordu bir kolu sırtını, diğeri de tokasını yavaşça çekip çıkarıvermişti. Minho bebeğinin göğsüne iyice yüzünü yaslayıp ömrü boyunca oksijen yerine çekmek istediği o kokuyla dinginleşmeye çalıştı.
Jisung'la her daim temas delileri olsalar da zavallıcığın kalbi hiçbirine tam olarak hazır olamazdı. Hep bir telaş, heyecan, mutluluk ve tutkuyla doluverirdi. Jisung'unun hiçbir hareketi onun için sıradan veya alışılagelmiş olmuyordu. Olmayacaktı da.
Serbest bıraktığı saçlarında dolanan el ufak ufak masaj veriyor ve parmaklarına doluyordu kahve tutamları. Kalbi biraz daha sakinlemişti şimdi esmerin. Minho saçlarıyla oynarken dinginleşmesine kocaman sırıtırken buldu kendini.
"Uyumadığını biliyorum küçük kedi." dedi sessizce Jisung. Minho da biliyordu. Uyumadığını bildiğini.
Oğlanın beline doladığı kollarını sıkılaştırıp pet isminin hakkını verircesine yüzünü sert göğüslere sürttü. Jisung onun tatlı hareketlerini kıkırdadı ve saçlarında elini dolaştırmaya devam etti.
"Bir anlaşma yapalım mı?" dedi fısıldayarak. Teklifi sunan o olsa da pek emin tınlamamıştı.
Minho kaşlarını havalandırıp kafasını yukarı kaldırdığında Jisung'un ona kısık gözleriyle baktığını gördü. Ve kırmızı dudaklarını. Derhal gözlerine asıldı yeniden. Bebeği bir soru sormuştu. Hayvanlığın yeri değildi.
Kafasını sallayıp devam etmesini söyledi. Jisung gözlerini odada bir süre gezdirip gerginliğinin boyutunu sezdirdi. Minho da hızla yerinden çıkıp eski pozisyonuna, yüzyüze konumuna dönüverdi. Ellerini de evren güzelinin şeker yanaklarına koydu. "Ne oldu? Anlat hadi." dedi şeker damlıyorken sesinden.
Jisung ona kurtuluş yoluymuş gibi çaresizlik ve umut dolu bakıyordu. Arafta sıkışıp kalmış gibiydi.
Minho aşkından beter olduğu sevdalısını böyle görmekten deli gibi nefret ediyordu. Bir kez daha okşadı yanağını. Gülümsedi en içten. "Lütfen söyle aşkım." diye mırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş düşü, minsung
FanfictionGünün sonunda Jisung içinde halledemediği bir dolu kavgası olan gitgelli ateşten bir oğlandı.