12.00

79 10 2
                                    

Gün batımına yakındı, sesimi ona asla duyuramıyor olmalıydım ki bir kere bile olsun arkasına dönüp de bakmamıştı. Batan güneş turuncumsu bir renk oluşturmuştu, sahil de bizden başka kimse yoktu. Sadece ben vardım, bir de o. 

Üzerindeki beyaz gömleği tüm vücudunu sarmıştı ve benim yapabildiğim tek şey sırtını izlemekti. Gidiyordu çünkü, yetişemiyordum ona asla. O, hızlı adımlarla yürüyor, ben ise koşuyordum fakat buna rağmen asla yakınına gelemiyordum. 

Endişeliydim. Denize baktım, dalgalıydı. Çok dalgalıydı. Su ayaklarıma geliyordu ve ben üzerimdeki uzun beyaz elbisemi ıslanmasın diye tutuyordum fakat boşaydı bu çabam, ıslanıyordu. Ne kadar çabalasam da denizin dalgaları bacaklarımı dövercesine sert bir şekilde çarpıyordu. 

Bir an durdu ve arkasına döndü. Gözlerimiz buluştuğunda derin nefeslerimin arasında güldüm fakat onun sırıtışını görmemle birlikte gülümsemem yüzümde soldu. "Zayn," diye mırıldandım fakat onun gülüşü daha da büyümüştü. 

Gözlerinin içine bakarken onu ilk gördüğüm an geldi gözümün önüne. Bana yollamış olduğu flörtöz bakışları gördüm, çok zıt olan fakat yine de birlikte olmak isteyen iki kişiyi gördüm. Ellerimiz birbirine değdiğinde kalbimin atışlarının hızlanmasıyla birlikte saçmaladığım anları gördüm. Kalp atışlarımı duydum. Arttı. Arttı. Hem de çok arttı. Şuan da her yer de bir kalp atışı sesi duyuyordum. Stres oldum. 

Beni öptüğü ilk an geçti gözümün önünden. Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına atışı ve dudaklarını dudaklarıma bastırması. Kalp atışlarımı hala duyuyordum. Gözüme gelen her bir anı da daha da artıyordu. Rüzgar artmıştı, dalgalar şiddetlenmişti. Üşüyordum. 

Anılar hala gözümün önündeyken yanıma geldiğini hissettim. Saatlerdir burada onun peşinden gidiyordum ve sonunda beni görmüş, yanımdaydı. Kokusu burnuma doldu. Ferah kokusunu duyduğumda rahatlamıştım, elleri yüzüme çıkmış ve okşuyordu yüzümü. Gözlerimi kapadım, derin bir nefes aldım ki elleri bir an da boğazıma indi ve boğazımı sıkmaya başladı. Aldığım nefes içime tıkandı. Gözlerim büyüdü ve nefes almaya çalıştım fakat asla bırakmıyor, daha da sıkıyordu. 

Gülüşü büyüdü, tutuşu daha da sıkılaşmıştı. "Zayn, n-ne yapıyorsun?" elini çekmeye çalışıyordum, gücüm asla yetmiyordu. Kulağıma eğildi ve fısıldadı, "Anılar, her yerde. Asla peşini bırakmayacaklar." dedi ve elleri gevşedi, dudaklarıma eğildi. Öptü. 

Az önce tüm kuvvetini bana vermemiş gibi yumuşak bir öpüştü bu. Tamamen bıraktığını sanmıştım fakat dudaklarımdan çekilip tekrar boğazımı sıkmaya başladı. Nefesim kesiliyordu. "Z-Zayn, yalvarırım, yalvarırım bırak." diye acı içinde konuşmaya çalıştım. 

Gülüşü daha da büyüdü. Esen rüzgar ferah kokusunu burnuma dolduruyordu fakat kokusu bana bu sefer nefes olmuyordu, elleri nefesimi kesmeye yeminliydi. Dalgalar daha şiddetli bir şekilde çarpmaya başladı. Ayağıma değen buz gibi su ve boğazımdaki eller canımı yakıyordu. 

Güneş batmaya daha da yakınlaşmıştı. Gözümü yakmaya başladı. "Zayn..." diyebildim sadece. Güneş yakmaya başlamıştı, şuan nefes almak bile umurumda değildi. Güneş gitmeliydi, tenim çok acıyordu. Bir an da acı içinde çığlık attığımda güneşin onu da yaktığını anladım, gülüşü gitmişti. Ellerini boğazımdan çekti, yüzünü güneşten saklamaya çalışıyordu. 

Hiç düşünmeden koşmaya başladım o an. Ondan kaçmak. Evet, ondan kaçıyordum. Korkuyordum. Uzun elbisem takıldığı için ayaklarıma, hızla eteklerimi topladım, daha hızlı koşmam gerekiyordu. 

LOVE STORY | ZAYN MALİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin