5 Bölüm

53 6 5
                                    

Sizlere söz verdiğim gibi yeni bölüm ekledim. Umarım beyenirsiniz.




"Ben onu aklımdan atamazken o başka biriyle baş başa yemekteydi, belkide ordan adamın evine gidecekler, sonra o adam ona dokunacak....ne dokunması ya" diye kendine , kurduğu senaryoya sövmeye başladı. Mert onu düşünen genc kızdan habersiz içinde baş kaldıran kıskançlığı yok etmeye çalışıyordu ama nafile.... Kıskançlığı azalmak yerine artıyordu. Ta ki kapıdan içeri girenleri görene kadar........


.................................................


Ayhan beyin gözü hep kapıdaydı. Sanki birini bekliyordu. Ve gözlerindeki tebessüm beklediği kişinin geldiyinin kanıtıydı. Evet en yakın arkadaşı gelmişti. Ne kadar kendinden , mutsuzluğundan uzak tutmaya çalışsa da içten içe onunla konuşmadığı için kendine kızıyordu. Nazif onun için kardeşten bile öteydi. Tüm hayatları birlikte geçmişti.

"Baba nereye bakıyorsun öyle" diyerek Elif de babasının baktığı tarafa çevirdi başını ve gelen kişiyi görünce gülümseyerek ayağa kalktı.

"Hoş geldiniz Nazif amca"

"Hoş buldum kızım."

"Ayhan, dostum nasılsın? Seni yeniden görmek çok güzel."

"Seni de Nazif, iyiyim çok şükür sen nasılsın?" diyerek arkadaşına sarıldı. Onunla hep akşamları bu restorana gelir, sohbet edip eski günleri anarlardı. O günler yine gözlerinin önünden film şeriti gibi geçti bir an.


"Buyur bizim masaya" diyerek arkadaşına kendi yanında yer gösterdi.

"Olur"

Nazif beyde yemek sifarişini verdikten sonra yemekler gelmişti. Hep birlikte eski günlerdeki gibi yemek yediler, konuştular... Bir ara Elif müsade isteyip masadan kalktı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde birden-bire rostoranda işıklar söndü. Herkes ne oldu diye düşünürken birden iki qarson ellerinde pastayla Ayhan beyin yanına doğru ilerlemeye başladılar. Mekan yavaş-yavaş hafif işiklandırıldı. O gece canlı müzikte olduğu için şarkı söyleyen genç kız mikrofonu eline alarak Ayhan beyden mumları üflemesini istedi. Sonra da doğum günü şarkısı çalmaya başladı.

Ayhan ne diyeceyini bilemiyordu. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Şimdiye kadar hiçbir doğum gününde bu kadar mutlu olmamıştı. Hep kutlardı, ama bu sene daha farklıydı. Eskiden eşi yapardı böyle sürprizleri, şimdi ise kızı yapıyordu. Tam mumları söndürecekken Elif "babacım dilek dile" dedi. Tabiki dileyecekti. Ama kendi için değil küçük meleği için dileyecekti bu sefer.


Pastanın mumları söndürüldü, pasta kesildi. Şimdi esas meseleye geçtiler. Tabiki hediyelere..... Nazif arkadaşına kendine yadigar olan büyük dedesinden kalma cep saatini hediyye etmişti. Karısının hediyyesi daha özel olduğu için daha sonra verecekti. 

Elif de babasına önce sarıldı, sonra da konuştu.

"Canım babam, bu güne kadar sen bizim için çalıştın, elinden gelen herşeyin en iyisini yaptın. Artık sıra bende. Sen beni büyütdün bu yaşa getirdin. Biliyorum nasıl oldu diye soracaksın, belki kabul etmek istemeyeceksin ama ben artık senin üzülmeni istemiyorum. Biliyorum ki söylemesen bile eski günlerimizi özlüyorsun. Ne kadar belli etmek istemesende üzülüyorsun. Ve ben artık senin üzülmeni istemiyorum." Babasının önüne zarfi koyarak açmasını bekledi. Babasının gözlerindeki soruyu görene kadar sustu.

Senli -Sensiz GünlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin