"Biliyo musun Ji hiç bu kadar uzak olmamıştık."
"Biz son zamanlarda hep uzağız Yongbok."
"Haklısın. Yan yana yürüyen iki yabancıdan farkımız yok bizim."
"Bu bir veda konuşması mı?"
"Hayır, sanırım."
"Sanada öyle mi geldi?"
"Evet. Gider miydin Yongbok?"
"Birbirimize zarar vermediğimiz süre boyunca gitmem Ji."
"Benden hiç gitme olur mu?"
"Olur Ji ama gidersem bil incirler çiçek açtığında geri döneceğim."
"İncirler çiçek açmaz Yongbok."
"Biliyorum Ji."
"Gidersen hiç dönmeyecek misin?"
"Dedim ya incirler çiçek açtığında döneceğim."
Ve Yongbok, yine yalan söylüyordu. Gidecekti. Jisung'u vedalaşmak için çağırmıştı incir ağaçlarının altına. Bu söylediği ne ilk ne de son yalandı. Ve o kaçıyordu. Ardında bıraktıklarını umursamadan. Gitmeyeceğim demeside yalandı,döneceğim demeside. Zordu herşey herkes için ve Yongbok bütün yalanlarını yok etmek için gidiyordu. Ve ortaya çıkacaklardan kaçmak için. Çünkü hiç hoş şeyler olmayacaktı.
Sevgilisinin dudağına kısa duygulu son busesini koyduktan sonra ardına bakmadan gidiyordu.
"Özür dilerim Ji."