''Sen duydun mu sustuklarımı?''
Oğuz Atay
Mezarlık
Ünal Kaplan'ın ticaret masasının tüm üyeleri, Çakırbeyli ailesi tamamı, Tipi'nin ablası, arkadaşları, akrabaları, mafya aleminin en önde giden isimleri hepsi bu cenazede toplanmıştılar. Tipi lakabıyla tanınan merhum Murat İspirli Hızır'ın en yakın arkadaşıydı. Onunla hapishane arkadaşlığı yapmış, ablasını kendi öz ablası bilmişti. Tipi'nin ablası Emine aynı zamanda masanın bir diğer üyesi Fikret'le evliydi. Fikret'le Tipi de eskiden beri arkadaştılar.
"Çağatay sözünü tuttu, Ünal bey."- Özer Ünal'ın kulağına fısıldadı.- "Kan akıtmadan bizden birinin canını aldı."
"Bizden birinin değil, Özer. Masadan birinin. Benim canımı kimse yakamaz."- Ünal dedi.
"Öyle ya da böyle, Ünal bey kabul edin. Savaşı kaybediyoruz. Bizim masa dokunulmazdı. İlk defa biri bize dokundu."- Özer bildirdi.
"Ve bunun da cezasını çekecek. Hem savaştayız, savaşta kayıplar olur. Abartmana gerek yok."- Ünal kaygısızca söyledi.
Tüm mafya babaları bir hurmet işareti olarak, getirip kendi tespihlerini Tipi'nin mezarına atıyordular.
Tipi'nin ablasının feryadı göklere yükseliyordu. Kocasına ve Hızır'a sarılarak, kardeşinin intikamının alınmasını talep ediyordu.
"Hiçbirinize hakkımı helal etmem. Duydunuz mu? Benim kardeşimin kanı yerde kalmayacak. Yoksa iki dünyada elim yakanızda olur."
Ablası ve Hızır cenazeye gelenlerin taziye dileklerini kabul ederken, iki adam ellerinde kocaman bir çelengle geldiler.
"Başınız sağ olsun. Çağatay Erdenet'den." - yazıyordu çelengin üzerinde.
Bu herkesi şoka saldı. Hızır'ın yüzü sinirden kıpkırmızı oldu, İlyas çelengi getiren adamlara saldırıp "kim? kim yollamış?" diye onları sorguya çekmeye başladı. Tipi'nin ablasının tansionu yükseldi ve baygınlık geçirdi. Meryem ve Ömür onun yüzüne su ve kolonya serpip kendine getirmeye çalıştılar.
Sessizliğini koruyan bir tek Ünal Kaplan'dı. Hatta çaktırmadan gülümsüyordu.
"Aynı babası. Cengiz Erdenet mektebi. Nerde görsem tanırım bu jestleri."- Ünal sessizce fısıldadı.
Cenaze intikam yeminleriyle son buldu. Herkes dağılsa da Tipi'nin ablası ve kocası hala mezarın başındaydılar.
"Bana yemin et, Fikret. Kardeşimin öcünü alacağına yemin et, yoksa bir daha yüzüne bakmam."- dedi Emine.
"Merak etme, Emine."- Fikret söz verdi.- "Ya öcünü alıcam ve kanımızı yerde koymuycam, ya da bu yolda ölücem. Sana söz veriyorum."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak
FanfictionAşk, Tutku, Kan, Gözyaşı, Mutluluk ve Savaş dolu bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?