Karanlık

109 8 0
                                    

Kırmızı ışıkla olay yerine gitmeye başlamamız uzun zaman almamıştı. Gelen uyarıyla sanki dünyanın üstüne bir çarşaf serilmiş gibi her yer kapkaranlık olmuştu. "Kaptan, ne oluyor?" sesiyle karanlıkta yönümü bulmaya çalışıyordum. "Bilmiyorum San, şuan yapabileceğimiz tek şey olduğumuz yerde kalmak." Hiçbirimiz ışığı göremiyorduk, durumu nasıl idare edebileceğimi bilmiyordum. "Kaptan, arabaya gitmeye ne dersiniz? Araba farlarıyla olay yerine ulaşabiliriz." demişti aralarından biri. "Elbette, gidelim." dedim. Arabaya bindiğimizde ilk işim farları yakmak oldu. Karanlığa alışan herkes koluyla gözlerini kapatmaya çalışıyordu. "Hadi atlayın, olay yerine gidiyoruz!" diye bağırarak hepsini arabaya bindirmeyi başarmıştım. Ne olduğunu ne kadar merak etsem de, üyelere bir şey belli edemezdim. Ben kaptanım ve her zaman soğukkanlı olmalıyım. Araba farları bizi çok idare edemiyordu. Ne olursa olsun yolumuz yine karanlıktı, güneş yok olmuştu sanki.

Yolun sonunda bizi polis barikatlarıyla kaplı, terkedilmiş bir bina karşılamıştı. Böyle bir yerde ne olabileceği beni iyice meraklandırmıştı. "Arkadaşlar, şuraya bakın!" diye bağıran Seonghwa'nın gösterdiği yöne döndüğümüzde, havanın yavaşça aydınlandığını görmüştük. Sanki binanın üstünde bir kara delik varmış gibi, bina tüm karanlığı içine çekmişti. Bu görüntüden sonra hepimiz daha da korkmaya başlamıştık. "Binaya ilk kim girecek?" diye tartışırken, kimi "Hongjoong sen kaptansın, sen gir." diyor, kimi de "Jongho en güçlümüz sensin, sen gir." diyordu. En sonunda Yeosang "Hepiniz susun, ben girerim." diyerek binaya doğru koşmaya başlamıştı. Bunun kötü bir fikir olduğunun farkındaydım ama onu engellersek içeri asla giremeyecektik. Ortaya "Arkadaşlar, Yeosang'ın başına bir şey gelme durumunda arkasından hep birlikte mi gitsek?" şeklinde bir fikir attım. Hepsinin onayıyla Yeosang'ın arkasından ilerlemeye başladık.

İçeri girdiğimizde sırayla dizilmiş maskeli adamlarla, en önde duran mızraklı ve sanırım turuncu saçlı bir adam vardı. "Bu kişi sanırım onların lideri." diyen Yunho'ya hepimiz katılıyorduk. Liderin kafasında kapüşonu vardı ve o dahil maskeli adamların hepsi, kafasını öne eğmiş bekliyordu. Binanın tam ortasında bir boşluk vardı ve adamlar tam boşluğun önünde duruyorlardı. "Orayı koruduklarına göre boşlukta önemli bir şey olmalı!" diyerek adamların üstüne doğru koşan Yeosang, ani hareket ettiği için kimse onu tutamamış ve hepimiz çok korkmuştuk. İleride ne olacağını hiçbirimiz tahmin edemiyor, sadece Yeosang'ı izlemekle yetiniyorduk.

нαℓαzια | ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin