Şapka

34 6 0
                                    

Şapkasını gözüne indirerek yanımızdan ayrılan Wooyoung, anladığım kadarıyla çatıya gidiyordu. "San sen burada kal, ben peşinden gideceğim." diyerek Wooyoung'un arkasından koşmaya başlamıştım. Çatıya ulaştığımızda Yeosang orada yoktu. "Kaptan, bence buna bakmalısın." "Ne oldu Wooyoung?" "Jongho ve Yeosang da diğerleriyle korkuluğun orada. Ama Yeosang hala zincirli, ne yapacağız?" Aşağı baktığımda Wooyoung'un dediği gibi kaybettiğimiz 4 kişi de korkuluğun altındaydı. Wooyoung aşağı bakarak "Hey, buradayım! Hadi beni de yakalayın!" diye bağırarak geri çekilmiş, maskelilerin gelmesini bekliyordu. "Hongjoong sen git, ben burada arkadaşlarımı kurtarmak için bekleyeceğim." "Ama-" "Git dedim, lütfen." Başımla onaylayıp geri adımlarla Wooyoung'dan uzaklaşmıştım. Olanları görecek şekilde bir yere saklanıp maskelileri beklemeye başladım. Adamlar geldiğinde, Wooyoung taktığı şapkayı yakmış ve bir gök gürültüsü koparmıştı. Sanki birisi sihir yapmış gibi Wooyoung ve maskeliler, bir sis bulutunun ardından kaybolmuşlardı. Artık daha da çok korkuyordum çünkü sadece San ve ben kalmıştık.

Maskeliler ve gardiyan boşluğun altındayken, binanın kalan kısımları boştu. Oraları incelerken, bir kapının arkasından ses geldiğini farkettim. Kapıyı tıklatıp "Kaptan." dediğimde, bir ses "Hongjoong buradayım, ben Yunho. Bu oda kum ve kristallerle dolu. Çok uzun kalabileceğimi sanmıyorum, lütfen diğerlerini kurtar." demişti. "Merak etme, bunu başaracağım." Sessizce San'ın olduğu yere doğru yürüdüm. "Kaptan, ne oldu? Herkes güvende mi?" "Hayır San, maalesef. Sadece Yunho kaçmayı başarabilmiş, diğerleri hâla korkuluğun orada." "Peki, şimdi ne olacak?" "Bilmiyorum ama lütfen sende kendini riske atma, hâla sana ihtiyacım var. Şuan yapabileceğim en iyi şey, sakince düşünüp plan kurmak ama önce mikrofon odasına gitmeliyiz."

San'la birlikte, sessiz bir şekilde mikrofon odasına doğru yürümeye başladık. Herkesi kurtarabilmek için ne yapacağıma orada karar verecektim. Uzun süren bir düşünmenin ardından, planım artık hazırdı. Artık yapmam gereken son şey, planımı San'a anlatıp kusursuz bir şekilde ilerlemesini sağlamaktı.

"San buraya gel, sana planımı anlatacağım. Eğer her şey plana uygun giderse kısa bir süre içinde buradan kaçabiliriz." "Anlat kaptan, dinliyorum." Planı San'a anlattıktan sonra ona bakıp beni onaylamasını beklemiştim, ama tepkisi hiç istediğim gibi değildi. "Ama Hongjoong, bu çok zor ve karmaşık değil mi? Nasıl altından kalkacağız?" "Sen sadece bana güven ve dediğimi yap!"

нαℓαzια | ATEEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin