İyi okumalar🤗💜
Genc erkek otel görevlilerine özel ceketinin yakasını düzeltti, kolidorda kimseyle karşılaşmamak için elinden geleni yapıyordu. Yanıp sönen otomatik ışıkların ardından kimsenin onu tanımayacağından emindi. Yine de, geçmişdeki deneyimlerinden dolayı tedbiri elden bırakmak imkansızdı
Şapkasının altından oda numaralarını kontrol etdi ve koridorun sonunda kafasını kaldırdı. Saatin kaç olduğu, ya da yarın sabah saat kaçta otelden çıkabileceği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Eğer babası onu ararsa kullanacak bahanesi bile yoktu
Kapıyı tıklattığı ve içeri girdiği an, tüm riski göze almış olacaktı.
Yine de, elini havaya kaldırdı ve kapıya üç kere vurdu. Buraya kadar gelmişti, artık geri dönüp kaçması imkansızdı.
Belki de imkansız değildi, genç erkeğin kalbi onu kandırmak ve damarlarda dolaşacak adrenalinin tadını çıkarmak istiyordu
Bu sırada, asansörün kata ulaştığını belirten ses duyuldu ve asansörün kapılarının açılmasıyla koridordakı ışıkların birisi yanmaya başladı. İki erkeğin koridorda yankılanıyor, Jeongguk'a doğru yakınlaşıyordu.
Otel çalışanlarına ait üniformayı giyerken yakalanırsa, genç erkeğin yapabileceği bir açıklama yoktu. Bu yüzden yüzünü saklamak için kafasını aşağı indirerek şapkasını yüzüne doğru indirdi. Bunun yüzünü saklamak için yeterli olmasını umut etdi. Ancak,adım sesleri yaklaşmaya devam ediyor ve en kötü senaryoyu Jeongguk'un aklına getiriyordu.
Koridordakı yabancılar, yan odada kalıyor olabilirlerdi.
İçindeki korku ile nefes alış-verişleri hızlanırken, elini kaldırıp bir kez daha kapıya vurmaya hazırlandı. Ne olursa olsun, yakalanmamalıydı. En kötü ihtimalle yardım merdivenine doğru koşacaktı-
Ancak daha fazla düşünmesine gerek kalmadan, "9597" numaralı odanın kapısı aralandı ve esmer tenli genç ardında belirdi. Sonrasında ise anlamlı bir kare gülümseme ve parlayan gözler...
Ne olduğunu bile anlamadan Jeongguk odadaydı
"Sanırım" dedi ve fısıltı gibi çıkan sesiyle gerginlikle güldü Jeongguk. "... bir saniye daha geç kalsaydın, yakalanacaktım"
"Vaktinde yetiştiğim için sevindim" Taehyung karanlıkta zorlukla görünen bir tebessüm sundu ve hafifçe eğilerek genç erkeğin elini avucuna aldı. Ardından, bir çocuğa yolu gösteriyormuşçasına nazik davranarak pencerenin önündeki mindere doğru ilerledi.
Yumuşak zemine oturup mor saçlı erkeğide kucağına aldıktan sonra, bakışlarını Seul'un ışıklarına çevirdi. "Seni tehlikeye attığım için üzgünüm," dedi kollarını genç erkeğin karnında birleştirirken. "Bir sonraki buluşmamızda ben senin yanına geleceğim"
Jeongguk onaylarcasına esmer erkeğin elini sıktı, ardından bedenini Taehyung'un göğsüne yasladı. Hızlanan kalbinin yavaşlaması ve beyninin daha düzgün çalışması için sakinliğe ihtiyyacı vardı. Biran önce mantıklı düşünmeye başlamazsa, pişman ola bilirdi.
Düşünceleri ile boğuştuğu sırada, pencereden giren rüzgardan dolayı irkildi ve elini göğsüne götürdü. Ancak parmakları cebindeki kağıt ile temas eder etmez, titrek bir nefesin dudaklarından kaçmasına izin verdi. Menajerinin onun için hazırladığı ve yanından ayırmamasını tembihlediği belgelerden biri, ceketinin cebinde duruyordu.
Aklından geçenleri okuyormuşcasına, Taehyung öne doğru eyildi ve saçlarının arasına bir buse kondurdu. "Seninleyken," dedi her zamankinden daha derin bir sesle. "Hiçbir şey saklamama gerek yokmuş gibi hissediyorum. Sen, sözlerimi ya da fotoğraflarımı dışarıda paylaşmasından korkmadığım tek kişisin, Gguk"
Duyduğu kelimelerden sonra, elini yavaşca göğsünden indirdi Jeongguk.
Parmaklarının belgenin hissiyatını yavaşça kaybetmesine ve zihninin şübheden arınmasına izin verdi.
Sözlü bir cevap verecek kadar Taehyunga güvendiği söylenemezdi.
Ancak, esmer gencin göğsüne elini koymuş ve dudaklarını birleştirmişti ve bu cevabın onu bir gecelik de olsa tatmin etmesini umuyordu.