Merak ediyordum.
Neden ben?
Benim bu sarayda ne işim vardı?
Kaçmak istemiştim ancak her yerde korumalar vardı.
Kaçamayacağımı anladığımda sarayda gezmeye başladım.
Belki bir umut çıkış bulabilirdim.
Kaybolma riskim çoktu çünkü saray çok büyüktü ancak neyime güvendim bilmiyorum ama Alex'in teklifini geri çevirmiştim.
Çünkü Alex yanımdayken kaçamazdım!
Gerçi yanımda olmasa da kaçamayacağımı anlamıştım.
Odadan çıkmadan önce Alex küçümseyen bakışlarıyla dikkatli olmamı söylemişti.
Sanki karşısında 9 yaşında çocuk vardı!
Ona cevap vermeden göz devirip çıkmıştım odadan.
Saray gereksiz yere çok büyüktü. Sanki evrendeki herkes bu sarayda yaşıyordu.
Odalara da bakmaya çalışıyordum ancak korumaların ters bakışları beni ürkütüyordu.
Koridorlar çok karanlıktı.
Bunlar önünü nasıl görüyordu!
Koridorun sonu kocaman bir odaya çıkıyordu.
Galiba burası yemek yedikleri yerdi.
Odanın ortasında kocaman bir yemek masası vardı. Karşısında ise alev alev yanan bir şömine.
Ellerimi sandalyelerin üstlerinde gezdirirken odanın en köşesinde bir piyano gördüm.
Piyano çalmayı çok severdim.
Annem küçükken öğretmişti piyano çalmayı.
Annem gittiğinden beridir hiç önünden bile geçmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRENİN OYUNU
Teen FictionHer yer çok karanlıktı. Tek yapabildikleri kaçmaktı. Tek istekleri ise kurtulmak. Yaptıkları şey çok büyük bir suçtu ve ileride bunun cezasını canlarından çok sevdiklerinin canıyla ödeyeceklerinden habersizlerdi. Bunu bilselerdi böyle bir şeye kalkı...