Bilinmeyen denizlere yelken açan küçük kızın hikayesine hoşgeldiniz....Siyahın içinde ki beyaz noktanın hikayesi.
Sessiz bilinen her çocuk sessiz miydi gerçekten yoksa insanlar mı çok sağırdı. Çok çığlık atıldı bu dünyada, çok şey anlatılmaya çalışıldı ama kimse duymadı yada anlamak istemedi. Bir derdin olduğun da hep yaşına bakıldı, küçük yaşta isen "Daha yaşın kaç senin, bu yaşta ne derdi" dendi hep, ama kimse o kişinin içinde ki fırtınayı tahmin edemedi. Şiddet sadece fiziksel değil ruhsal da olabiliyor. Çok kez Şiddet uygulayıcı sözleriniz ile Kalp kırdınız, çok kez ruhları intihar ettirdiniz, çok kez gökyüzünde ki aydınlığı karanlığa çevirdiniz, çok kez insanları bir karanlığa hapsedip bir ömür mahkum bıraktınız. Bedensel şiddet geçiyor da, ruhsal şiddet bir ömür kalıyor. İnsan bir vakitten sonra kendine sığına bilecek bir liman arıyor, bulduğun da ise o limanın onu daha çok boğacağından habersiz sığınmaya başlıyor sonrada o limanın suyun da nefessiz kalıp gidiyor....
İlk görüşte aşk nedir, nasıl hissettirir bilemezdim hiç, yada birisine çok yakınken bir o kadar da uzak olmanın hissini. Küçücük yaşta tattım bu duyguyu masallarda ki gibi bir var bir yoktu.
Onunla aramız da gönül mesafeleri vardı.
Küçücük yaşta ona bağlanmış bir kalbi taşırken buldum kendimi... Hani aşkın yaşı olmaz derler ya benimde aşkımın yaşı yoktu işte, aramıza yılların gireceğini bilmeden onunla evleneceğimi söylerdim hep. Onbir yıl ondan habersiz bir şekilde geçiyordu zaman, her şey aynıydı ama bir şeyler farklıydı içinde, kalbim de anlam veremediğim bir boşluk vardı, bu boşluğu ne çözebilmiştim, nede doldurabilmiştim.Onbir senenin ardından tekrar bir araya gelmiştik o iki çocuk, iki ayrı Kalp, ama bilmediğimiz bir şey vardı, ikimizin gönül kuşu çoktan bir kafese tıkılıp mahkum bırakılmıştı. İnsan koşmak istediği yere adım atamayınca anlıyormuş bazı gerçekleri, ben tonlarca kelime konuşmak isterken ağzımdan tek bir kelime bile çıkmıyordu. Bizim ki yazın ortasında ayazı yaşamak gibiydi, ben senin ayazın da üşüyüp, Karanlığın da kaybolurken buluyordum kendimi. Bir gün tüm cesaretimi toplayıp seninle konuşmaya çalıştım, İlk orda anladım yıllardır eksik olan parçamın sen olduğunu.
Seninle sohbet edebilmek için kaç kez feda ettim ellerimi göğe bilemezsin.Ilk burda anlamıştım diğer insanlar gibi olmadığını sende farklı bir şeyler vardı beni kendine çeken, kendine hayran bırakan. Sende de bir şeyler farkediyordum diğer tüm kızlara buz gibiyken bana güneş kadar sıcak olmana anlam veremiyordum. Belki de sadece kafamda kuruyordum bunu bilemiyordum tek bildiğim ise dünya da ki hiç bir insana benzemiyordun tektin ve özeldin hiç olmadığı kadar. Sana karşı olan hislerimin seni abim olarak gördüğüm içindir diye düşünmemeye çalışıp durdum sende beni kardeşin olarak gördüğün için tek bir kelime edemeyip sustum, bütün bu düşünceler içimi yiyip bitirirken bana sadece susmak düşüyordu elimden başka bir şey gelmiyordu.
Kıskançlık da aşka dahil miydi? Peki ya nefret duygusu oda dahil miydi? Sen akıl ve Kalb arasında kalınan en büyük çaresizliğimsın, sen benim en büyük çaresizliğim oldun. Senin peşinden adım adım gelen kızın orada hayal kırıklığı oldun. Kalbin kırıklığı her zaman dışa vurmazmış, Bazen kalp ağlar sen gülermısşin. İnsan da bazen gülerek ağlayabiliyor sadece insanlar bunu anlamıyor.
O manzara karşısın da yapabileceğim tek şey izlemekti sadece sevdiğim çocuğu izlemekti elimden gelen tek şey ise gülmekti acımı gizleyip gülmem, her zaman olduğu gibi yine yüzümde ki maskeyi takmıştım ve bu seferde kimse farketmemişti. Hep merak ettiğim bir şey vardı şu hayatta, oda varlığımdı beni gerçekten gören biri var mıydım bilemiyordum, görünmez gibiydim kimse beni ne görüyordu nede farkediyordu. İnsan içine kapanık doğmuyormuş insanlar o kişiyi dört duvar arasın da mahkum bırakıp kapıyı kitleyip gidiyorlarmış, sonra da bunun adını sen içine kapanıksın koyuyorlarmış, bunu geç anladım tıpkı insanın onca kalabalığın içinde yanlız hissetmesi gibi. İçim de ki alev git gide beni yakıp kavururken siz o ateşe daha çok ateş oluyordunuz ilk burada bu kadar çok yanmıştı içim. İlk defa içim bu kadar yanmıştı neden bu kadar acı çekip duruyordum içimde ki ateş beni neden takip kavurup bitiriyordu anlam veremiyordum çünkü sen benim sadece abimdin seni sevemezdim sen bana yasaktın kürtcen'ın yasak olduğu gibi yasaktın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mevsimi 2018
RomansaKaranlığa aşık olan bir çocuk ve o karanlıktan korkan küçük bir kız çocuğunun aşk hikayesine hoşgeldiniz... Bir nefes kadar yakın bir nefes kadar da uzaktın, tutsam sıkacakmışım korkusu bıraksam gidecekmişsin korkusu...