altıncı gün

3.9K 336 77
                                    





SELAMLAR MINIK YESIL ELMALARIM

NASIL AMA BEKLEMIYORDUNUZ DIMI

valla ben de beklemiyordum tum gun yattim mal gibi evde
dedim mal gibi yatacagina bolum yazsana busra
sonra size bayilacaginiz bir bolum yazdim

bolum duz yazi ve mutlu olacaksiniz bu bolum endiselenmeyelim 🤸🏻‍♂️

hadi iyi okumalarr

ONCEKI BOLUMU OKUMAYANLAR KONTROL ETSIN KIB BYE







*
*
*









"Geçen geziyorum tamam mı? Sıcaktan Sultanahmet'in orada bayılmışım."

"O nasıl oluyor ya?"

"Sus sen, bayıldım ben işte. Bir açtım gözümü başımda bir sürü turist var, hepsi benimle İngilizce konuşuyor. Onlar benimle İngilizce konuşunca ben de İngilizce karşılık vermeye başladım tabii. Sonra köşedeki dayılardan biri yanındaki dayıya dönüp ne dedi beğenirsin?"

Hoseok, pür dikkat dinlediği hikaye karşısında Jin hyungun sorularını büyük bir merakla yanıtlıyordu. "Ne dedi?"

"Kodumun ecnebisine bak, ülkemizde gezmekten yorulup bayılıyor." Hoseok kahkaha attığında Jin hyung umursamadan devam etmişti hikayesine. "Dedim dayı... Ne ecnebisi?"

Hoseok hala daha kahkahalarla gülerken ben bıkkın bir nefes verip sehpanın üzerindeki sıcak çikolatamdan bir yudum daha almıştım. "Oğlum nereden buluyorsun böyle komik hikayeleri?"

"Hikaye değil kanka bunlar yaşanmışlık!" Jin hyung Hoseok'un sorusu üzerine yüksek perdeden, kaşlarını çatarak konuşmuş, Hoseok ile amansız bir tartışmaya girmişti.

Çalan zilin ardından televizyondaki Kısmetse Olur programından gözümü almış, ayaklanıp kapıya gitmiştim, bu sırada ise Hoseok ve Jin hyung çalan kapıyı duymamış, tartışmalarına kaldıkları yerden devam etmişlerdi.

Kapıyı açtığımda gördüğüm Yoongi hyung içerisinde kaybolmak üzere olduğu siyah şişme montundan gülümseyerek bana bakmış, "Bebeğim, gelmedi mi o iki hödük hala?" demişti şirin bir tavırla. Ardından dışarısı yeterince soğuk olduğu için daha fazla kapıda kalmamak adına içeri adımını atmış, montundan ve botlarından kurtulmuştu. Elindeki poşetlere gözüm çarptığında, "Bunlar ne?" demiştim.

"Depresyon takviyesi canım. Nerede o iki köpek?" Holden salon kapısının ardına baktığında Jin hyung ve Hoseok'u görmüş, "Lan şerefsizler, Taehyung'umun evine gelip Taehyung'uma hizmet mi ettiriyorsunuz siz? Üzerinizde smack down oynarım şerefsizim." diye parlamıştı.

O kadar moralim bozuktu ki, ne onların güldürme çabalarına tepki verebiliyordum, ne de ettikleri küfür ve hakaretlere kızabiliyordum. Dün akşam Jungkook'la olan iç boğucu konuşmamdan hemen sonra ağlayarak Yoongi hyungu aramış, ona Jungkook'un benimle konuşmak istemediğini, özrümü kabul etmediğini söylemiştim. Yoongi hyung ise Jungkook'un sakinleşmesini beklememizi söylemiş, eninde sonunda barışacağımıza dair tatlı ikna edici cümleler kurmuş ve beni telefonda susturmayı başarmıştı. Bunun üzerine gece yarısına kadar dram filmleri izleyip ara ara ağlamış, ara ara Jungkook aklıma geldiği için daha çok ağlamış ve yalnızca... ağlamıştım.

My Jealous Boyfriend [TK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin